DOLAR

38,6084$% 0.1

EURO

43,9138% 0.51

STERLİN

51,7821£% 0.87

GRAM ALTIN

4.211,36%1,88

ÇEYREK ALTIN

6.935,00%1,48

ONS

3.387,39%1,62

BİST100

9.128,85%0,18

BİTCOİN

฿%

TETHER

$%

Ankara PARÇALI BULUTLU 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
  • Tivi 6
  • Gündem
  • Özgür Özel açıkladı: Sırrı Süreyya Önder’in sırrı ne?

Özgür Özel açıkladı: Sırrı Süreyya Önder’in sırrı ne?

ad826x90

CHP lideri Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu.

ad826x90

Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Pazar günü, ömrü boyunca kardeşliği, barışı savunmuş olan bir güvercini yolcu etmeye gittik. O gün sadece Sırrı Süreyya Önder’in, barışın ve kardeşliğin konuşulması gereken gündü. Bende bir emaneti vardı. Bir Cumhuriyet Şarkısı filmini izleyip izlemediğimi sormuştu. Henüz izlememiştim. O filmi bir izle görüşelim dedi. Ben de gözyaşları içinde o filmi izledim. Döndük Ankara’ya geldik. Dedi ki ne gördün? Filmin ne mesajlar verdiğini söyledim. ‘Şimdi içim rahat etti’ dedi. Ben ölene kadar sana bir emanet vereceğim dedi. ‘O filmin senaryosunu ben yazdım’ dedi. Niye söylemiyorsun dedim. Tabii o zamanlar şeytanlaştırıldığı dönem, partisine selam verene, bayramlarını kutlayana ‘siz terörle iş birliği yapıyorsunuz’ denilen dönem. ‘Sırrı Süreyya’nın Filmi derler başka yere çekerler. Ben ölene kadar sırrım sana emanet. Ne gün ölürüm, söyle millet duysun’ dedi.

‘ÖNDER KONUŞULACAKKEN SALDIRI KONUŞULDU
Sırrını söyleyeceğimiz gün, onu öbür dünyaya yollayacağımız gün başka bir şey oldu. Bir saldırı gerçekleşti. Evlat katili canımızı yakamaz, o gün canımı yakan Sırrı Süreyya Önder’in yaptıkları konuşulacakken, saldırı konuşuldu.

Açık ve net olmak lazım. Saldırı, bana, size hepimize yazılmış mektuptur. İlk gün dediğim yerdeyim. Hiçbir siyasi partiyi bundan sorumlu tutmuyorum. ‘Şu yapmıştır, bu yapmıştır’ asla demem. Kimin yaptığını araştırmak devletin görevidir.

ad826x90

İlk andan itibaren STK’ların, derneklerin, bunca zaman kime dokunmuşsak, herkesin bütün dostların üzüntü beyanlarını duyduk, açıklamalarını okuduk, iyi dileklerini dinledik. Dönemediklerimiz hakkını helal etsinler. Çok önemli tespitler vardı. Bu noktada ilgili bakanlar, Cumhurbaşkanı, AK Parti’den önemli isimler… Arayan herkesin göstermiş olduğu, o andan bu ana kadar ki sorumlu dile teşekkür ederim. Bizi, içinde bulunduğumuz bu atmosferden çıkaracak samimi adımların atılması gerekiyor.

‘Onu iki saat orada biz beklettik ve sana sokakta saldırttık’ diyor. Yoksa AKM’de yanı başıma da oturtabilirlerdi. Diyor ki partinizde oturun, planımızı bozmaya, genciyle yaşlısıyla Türkiye’yi ayağa kaldırmaya, hakkınızı aramaya kalkmayın. Bu mektubu yazdılar mı, yazdılar Yolladılar mı, yolladılar. Okuduk mu, okuduk. Bir cevabımız olacak mı, olacak. Yarın akşam Beyazıt Meydanı’ndayız. Cumartesi Van’dayız! 19 Mayıs’ta İzmir’deyiz. Cevabımız budur. Cevabı okudunuz mu? Hadi oradan!

Gazi partisi o mektubu böyle okur kardeşim. Hadi şimdi o evlat katilini çıplak yollayana söylüyorum. Cesaretin varsa elini doldur da yolla.Bu ülkede 36’sı çocuk 76 kişi öldü. Bana Sayın Cumhurbaşkanı telefon açtığında, arkadaşlar gereğini yapacak emin olun dedi. Benim meselemden önce Kartalkaya’da önce çıkmış olan Bilirkişi raporunu geri çektirenlere, tehdit ettiniz sonra başka bir heyet buldunuz. Sonra o heyetle yola koyuldunuz. O heyetin ikinci raporunda bakan yok. Ama o sorumlular arasında Kültür ve Turizm Bakanı ve yardımcılar var. Kendisi dünyanın neresinde olursa olsun istifa etmesi gereken birisi. Kapıda koca koca bakanlık sorumlu demesine rağmen. İlk dakika da ben sorumlu değilim diyen birisi. O bakan, kendisi istifa etmeyen bakan, bu sorumluların da yargılanmasına izin vermiyor. Bakın, yargılanmasına izin vermiyor. Sayın Erdoğan, arkadaşlar gereğini yapacaksa benim evlat katili ile olan meseleden önce gereğini yapın.

Siz bu bakanı görevden alın, yeni bakanınız da soruşturmaya izin versin. Tabii içinde bulunduğumuz süreci arkadaşlar gereğini yapacaklar derhal bekliyoruz ama eğer üzerinde mutabakata vardığımız gibi yapılan saldırı siyaset kurumuna yapılıyorsa, yani siyasetin sözle yapılmasına bir ölüm tehdidiyle ayar verilmeye çalışılıyorsa, yapılacağı yere ayar verilip buradan çekilin, bu şehre gelmeyin, miting yapmayın deniyorsa, bu şiddete hep birlikte karşıysak, yargı şiddetine de, yargı tacizine de, yargı eliyle siyaset dizaynına da İstanbul’un bundan bir seçim önce, daha bir yıl önce seçilmiş belediye başkanına ve 15,5 milyonun ilan ettiği cumhurbaşkanı adayına, geleceğin cumhurbaşkanına yapılan darbeye de aynı samimiyetle meydan okumak gerekir.

ad826x90

Aynı samimiyetle. Bu yüzden bu yüzden bu milletin 200 yıllık demokrasi kültürü var. Bu milletin atasından emanet sandığa sahip çıkışı var. Aç kalıyor, susuyor bazen. İşsiz kalıyor, susuyor. Dünya kadar haksızlığa susuyor ama biri gelip sandığı almaya kalktı mı orada ayağa kalkıyor. Niye? Biliyor ki, biliyor ki sandık olmazsa kimse dönüp onun yüzüne bakmaz

Sandık olmazsa tebaa o. Sandık varsa vatandaş. Sandık varsa millet. Sandık varsa eninde sonunda bir hesap görebileceği, hesap sorabileceği yer var ve bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün boynunda idam fermanıyla ölümü göze alarak ve bütün Türkiye’yi önce kurtuluşa sonra kuruluşa ikna edip her yetkiyi verelim dediklerinde yetki milletindir diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sarılıyor sandığa sarılırken.

Sayın Erdoğan’ın bu darbe sürecinde, bu vakitten sonra bu millete, siyaset kurumuna saygısı varsa hızla tutuksuz yargılamayı savunup, adil yargılama için gereğini yapıp, elini kolunu yargının üzerinden çekip siyasi rakipleriyle sandıkta hesaplaşmaya varsa, işte şimdi oldu Erdoğan, şimdi demokrasi emareleri göstermeye başladın!

Bir kişi demokrat mı değil mi seçim kazandığı akşam belli olmuyor işte. Seçimi kaybettiği akşam belli oluyor. Seçimi kaybettiği gün millete saygım sonsuz, kusur bende deyip de ertesi sabah siyasete, millete kafa tutarak, ona meydan okuyarak, ona direnerek, onun seçtiğine kumpas kurarak değil de elini yüzünü yıkayıp hatayı nereden yaptım diye başlıyorsan sen demokratsın kardeşim. İsmet Paşa gibi en büyük yenilgim en büyük zaferimizdir. Özlediğimiz cemiyet düzeni kurulmakta. Yönetecekler seçimle gelip seçimle gitmektedir diye gurbetteki evladına kaybettiğin seçimin sabahı mektup yazıyorsan demokratsın. Yok, İstanbul’un seçtiğine kafa tutuyorsan, kumpas kuruyorsan kusura bakma o zaman otokratsın, demokrat değilsin.

Burada dedim ki saldırı olduğunda kimseyi mesul tutmuyorum. Açılan telefonu önemsiyorum ve buradan sonra atılacak adımlara, bizim soruşturma açısından da, Kartal Kaymakamı açısından da, tutuksuz yargılanma açısından da o kötücül akılla yani bize ayar veren, tehdit eden, darbe kurgulayan kötücül aklı sahiplenme fırsatı, imkanı da var şimdi iktidarın önünde. Bir fırsat olarak ondan ayrışma ve bu süreçte yapılanların özeleştirisini verip demokratların safına katılma imkanı da var. Hodri meydan, kullanın bakalım bu imkanı. 48 gün geçti. Güya 30. gün birbirimizin yüzüne bakamaz halde olacaktık. Evlatlarımızın yüzüne bakamaz halde olacaktık. 48 gün ilk günden bugüne atılan bütün yalanlar perişan oldu ama bir yandan da şunu hatırlayalım: 10 yaşında çocuğu evde bırakıp anasını alıp götürmeler, çocuğun kulağındaki küpeye dedektör tutup altın saplı kaydedin alın deyip çocuğun kulağındaki küpeye saldırılmalar, karton, karton kumbaradan birikmiş 3.000 lirayı tutanak altına alıp evde ele geçirilen para diye kaydetmeler hep bu 48 günün utançlarıdır. Unutmayalım, hızla tazeleyelim. İnsanları itibarsızlaştırmak için aileyle uğraşan, çocukla uğraşanlar, dünya kadar iftira atanlar sonra da o attıkları yalanları unutup susanlar var. Örneğin 560 milyar yolsuzluğu bütün televizyonlara böyle yazdılar. İki gün, üç gün. Sonra sonra bir, bir hesap makinesi, bir çarpı tuşuna rezil oldular. İstanbul’un 6 yıllık bütçesi çalındı denen paradan küçük çıktı. 497 milyar. %70’i maaş diye ödenmiş. 560 milyar değil 400, 400, 497 milyarı çalsan 6 yıl ne beton atılıyor ne kanal, su kanalları yapılabiliyor ne aydınlatma ne temizleme ne çöp toplanıyor. Bütün parayı çalsan. Tak sustular. O yalanı atanlar şimdi ne yapıyor? Vallahi bir köşede utanarak otursalar bir şey demeyeceğim. Aynı ekranlarda o günün yalanını bıraktılar, bugünün yalanını atıyorlar. Bakın dediler ki: İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1.200 telefon aldı, delegelere dağıttı. Çıkardık telefonları. Baz kayıtları burada. 1.200 değil, 120 değil, 12 değil. Bir tanesini bulun be kardeşim. Yok, sustular. Şimdi o, o gün ekranlarda olanlar CNN’in ekranında, TGRT’nin ekranında, TV100’ün ekranında, bütün TRT’nin ekranında servis ediyor adam. Servis ediyor. Bu oldu diye yer alanlar bugün yok. İddianamede de yok, olmayacak. Sorusu sorulamadı da, sorulunca cevabı alındı da, kanıtı da yok ama sadece alçakça tartışıldı. İmamoğlu birtakım insanlarla bir araya geldi. Büyük bir rüşvet çetesi vardı. Dediklerinin hiçbirisi HTS kayıtlarından çıkmadı.

1200 değil, 120 değil, 12 değil. Bir tanesini bulun be kardeşim! Yok. Sustular. Şimdi o, o gün ekranlarda olanlar, CNN’in ekranında, TGRT’nin ekranında, TV 100’ün ekranında, bütün TRT’nin ekranında servis ediyor adam, servis ediyor, “Bu oldu.” diye yer alanlar bugün yok. İddianamede de yok, olmayacak. Sorusu sorulamadı da, sorulunca cevabı alındı da, kanıtı da yok ama sadece alçakça tartışıldı. İmamoğlu birtakım insanlarla bir araya geldi. Büyük bir rüşvet çetesi vardı. Dediklerinin hiçbirisi HTS kayıtlarından çıkmadı. Şimdi sustular. Kamerada valizin içinde para var dediler. İki gün parayı konuştular. Açtık, jammerı gösterdik. 10 gün de jammerı konuştular. Sonra sordular: “Hangi ihtiyaçtan kullanıyorsunuz? Bu jammerı neden aldınız?” Dedik: “Biz almadık. Rahmetli Kadir Topbaş’tan İBB envanterine kalmış. Kadir Bey kullanıyormuş. Hatta onun makam aracının arkasında bir jammer aracı da gidiyormuş.” Bunu da yakın siyaset arkadaşları doğruladı. Ekranlarda soruldu, cevap alındı. Hangi ihtiyaçtan jammer kullanıyorsun? Bugünkü Cumhurbaşkanı hangi ihtiyaçtan kullanıyorsa yarınki Cumhurbaşkanı da o ihtiyaçtan kullanır. Memlekette anket var. Telefonlar dinleniyor mu? Yüzde 70 evet. Seninki dinleniyor mu? yüzde 75 evet. Köşede poğaça satıyor adam, telefonu dinleniyor. Anasını arıyor poğaçacı, WhatsApp’tan arıyor. Ondan sonra efendim, bu hangi ihtiyaçtan? Her şeyi bilmek zorunda mısın? Her konuştuğumuzu kayda almak zorunda mısınız? Ya da bakın, dünya kadar tehdit, saldırı, bilmem ne. Bunlarla ilgili sizin canınız can, tedbir alıyorsunuz da bizim Cumhurbaşkanı adayımızın canı can değil mi? Ekibi tedbir alacak jammer, araç, bak. Bakın bilgi vereyim. Bilgi vereyim. Arkadaşlar detaylarını paylaşsınlar. Bu yılın ocak ayında dünkü bebek, evlat katili saldırgan İBB’ye gelir. “Benim koğuşta birlikte yattığım arkadaşlar şimdi tutuklamaya sevk etmişler. Işık hızıyla da tutuklamışlar. Bu soru sorulmadıysa bir geri çağırsınlar. İBB’ye gelmiş. ‘Koğuşta birlikte yattığım arkadaşlara talimat verildi. İmamoğlu’na suikast yapılacak.’ demiş. İhbar etmeye geldim demiş.” Bakın nasıl bir koğuşta yatmış? Bu irtibatta olduğu arkadaşları kimmiş? Bizimkiler polisi çağırıp, iki kişi, iki polise vermişler. “Alın, dinleyin. Bu böyle iddiada bulunuyor.” diye.

Mehmet Şimşek enflasyonu düşürmeye geldi. O gün enflasyon yüzde 38, bugün yüzde 38. Bir arpa boyu yol alamamış. Gitmiş para bulmuş, o paraları Ekrem İmamoğlu korkusuna yakmış, saçmış. Sorulunca da ‘Biz o rezervleri bugünler için biriktirdik’ dedi. Mehmet Şimşek o lafı ettiği günden beri bu darbenin mali ayağıdır.

Biz bu darbe girişimiyle sandıkta hesaplaşacağız. O Mehmet Şimşek’in o gece yüzünü göreceğiz. Ama Mehmet Bey, kaçarsan… Vallahi kaçamazsın. And olsun ki peşini bırakmayacağız. Gittiğin ülkede hangi işe girmeye niyetlenirsen niyetlen, gittiğin ülkede perdeyi açacaksın, billboard kiralayacağım seni dünyaya rezil edeceğim. Yaptıklarının hepsini bütün dünyaya anlatacağız.

ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Gazeteci Ayşenur Arslan beraat etti

HIZLI YORUM YAP