DOLAR

39,3663$% 0.37

EURO

45,6429% 0.81

STERLİN

53,5572£% 0.65

GRAM ALTIN

4.304,50%-0,54

ÇEYREK ALTIN

7.059,00%1,19

ONS

3.404,10%-0,75

BİST100

9.350,01%0,41

BİTCOİN

฿%

TETHER

$%

Ankara PARÇALI AZ BULUTLU 20°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
  • Tivi 6
  • Genel
  • Zam Yağmuru, Borç Dağları ve Sessiz Çöküş

Zam Yağmuru, Borç Dağları ve Sessiz Çöküş

Ekonomi yönetimi, yıllardır aynı reçeteyi topluma yeniden ve yeniden sunuyor: “Sabredin, düzelecek.” Ancak sofradaki ekmek küçülürken, devletin faiz yükü katlanarak büyüyor. Her geçen gün vergiyle, cezayla, zamla ayakta durmaya çalışan bir ekonomi modeli karşımızda. Artık sadece krizden söz etmiyoruz; bu, bir çöküş senaryosunun sessiz provası.
Orta Doğu’daki savaşların küresel etkileri konuşulurken, içeride yaşananlar çok daha derin bir kırılmaya işaret ediyor. Petrol fiyatları 70 doların üstünde seyrederken, bu artışın ülke ekonomisine yansıması sadece “zam fırtınası” olarak halka geri dönüyor. Raflara, akaryakıt istasyonlarına, doğrudan mutfağa yansıyan bu fırtına; sabit gelirlilerin sığınağını da, umutlarını da yerle bir ediyor.
Bir başka trajik tablo ise devletin bütçe dengelerinde görülüyor. 2025’in sadece ilk sekiz ayında 699 milyar TL anapara, buna karşılık 1 trilyon 132 milyar TL faiz ödenmiş. Bu oran, borç sarmalının kontrolden çıktığını gösteriyor. Artık borçlar ödenmiyor, borçlar finanse ediliyor. Ekonomik yönetim, bu borç döngüsünü “istikrar” diye sunuyor. Oysa bu, ancak kısa vadede bir nefes; uzun vadede ise toplumsal bir boğulma sürecidir.

Üretim cephesinde de manzara iç açıcı değil. Çiğ süt üreticileri, her litre sütü zararına satıyor. 2020 yılında litre başı 20 kuruş zarar eden üretici, bugün litre başı 4 liraya kadar kayıp yaşıyor. Beş yılda maliyetler yüzde 720 artarken, üretici fiyatı yüzde 645’te kalmış. Kağıt üzerinde büyüyen fiyatlar, üreticinin cebine değil, aracıların kasasına akıyor. Bu tablo sürdürülebilir değil. Çünkü sadece üretici değil, gıda zinciri çöküyor. Süt yoksa, et de yok, yem de yok. Tarım değil, borç besleniyor.
Haziran ayı, sadece yeni bir fiyat belirleme dönemi değil; üretimin kaderinin belirleneceği tarih. Maliyetlerin altında kalan bir fiyat, kırsalın fişini çekmek anlamına gelir. Oysa kırsal çökerse, kent ayakta kalamaz.

Ekonomik politikalar bugün vatandaşa adeta bir tuzak gibi işliyor. Radarlardan kesilen cezalarla, vergilerle, dolaylı yüklerle devlet gelir yaratıyor. Ama bu, üretimi değil, günü kurtaran bir anlayışı besliyor.
Özetle, artık mesele sadece ekonomi değil; bir yönetişim krizidir. Çünkü ekonomi yönetimi sadece borçla ve ceza ekonomisiyle ayakta kalıyorsa, orada artık bir reform değil, köklü bir değişim ihtiyacı vardır. Ve bu değişim, sadece rakamları değil, zihniyeti de değiştirmek zorundadır.

ad826x90

ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Nemrut’a uzanan yolculuk: Geleneksel yayla göçü işte böyle başladı

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.