40,2356$% 0.16
47,0064€% -0.15
54,0825£% -0.26
4.321,51%-0,30
7.003,00%0,33
3.348,84%-0,20
10.241,94%-1,12
฿%
$%
Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer almaktadır. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu’daki kırık sistemleri, ülkeyi ciddi bir deprem riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Ülke tarihinde birçok deprem olmuştur. Özellikle 1999 Marmara Depremi, 2020 Elazığ Depremi ve 2023 Kahramanmaraş merkezli depremler, bu gerçeği tekrar tekrar gözler önüne sermiştir. Ülke’nin tamamına yakınında çok sayıda hergün irili ufaklı depremler olmaktadır. Fakat bazıları çok yıkıcı olmuş çok sayıda can kaybı yaşanmış ama maalesef bu yaşananlardan ders alınmadığı görülmektedir.
Depremlerin Türkiye’de Yarattığı Etkiler
Türkiye’de depremler yalnızca can kaybına neden olmamakta, aynı zamanda büyük ekonomik yıkımlara da yol açmaktadır. Özellikle yerleşim yerlerinin aktif fay hatlarına çok yakın olması, gerekli tetkikler yapılmadan, yapılaşmadaki hatalar ve denetimsizlik, bu yıkımı daha da artırmaktadır. 2023 Kahramanmaraş depremlerinde 13 şehir doğrudan etkilenmiş, elli binin üzerinde insan hayatını kaybetmiş, yüz binlerce kişi evsiz kalmıştır. Birçok deprem yaşanmış olmasına rağmen hiçbir tedbir ve önlem alınmadığına da şahit olmaktayız. Bu tablo, Türkiye’nin deprem konusunda yeterince hazırlıklı olmadığını ortaya koymakla beraber herhangi bir önleyici plan ve programda bulunmamaktadır.
Başlıca Sorunlar
1. Yetersiz Kentsel Planlama: Türkiye’de birçok şehirde yapılaşma, fay hatları dikkate alınmadan yapılmıştır. Özellikle düşük gelirli bölgelerde, plansız kentleşme ve kaçak yapılaşma hâkimdir.
2. Denetim Eksikliği: Yapı denetim sisteminde ciddi zafiyetler mevcuttur. Ruhsatsız veya denetimsiz yapılan binalar, depremlerde kolayca yıkılmaktadır. Mevcut yapıların önemli bir kısmı, deprem yönetmeliğine uygun değildir. Yönetmeliğin aksayan yönlerinin bugüne kadar revize edlmediği ve caydırıcı cezai hükümlerin yetersiz kaldığı görülmektedir.
3. Deprem Bilincinin Zayıflığı: Toplumun önemli bir kesimi, depremle ilgili yeterli bilgiye sahip değildir. Deprem anında ne yapılması gerektiği, afet sonrası nasıl hareket edileceği konusunda bilinç eksikliği söz konusudur. Bu konuda AFAD ve ilgili kurum, kuruluşlar tarafından bilinç oluşumu için herhangi bir toplumsal bilinç eğitimi verilmemiştir.
4. Afet Yönetiminde Koordinasyon Sorunu: Afet anlarında AFAD koordinasyonunda ilerlemesi gerekirken, kurumlar arası koordinasyon eksiklikleri yaşanmakta, yardım çalışmaları geç başlamakta ya da düzensiz ilerlemektedir.
Çözüm Önerileri
1. Riskli Yapıların Dönüştürülmesi: Türkiye genelindeki yapı stoğu acilen gözden geçirilmeli, özellikle 2000 yılı öncesi inşa edilen yapılar denetlenerek, riskli olanlar yıkılmalı veya güçlendirilmelidir. Kentsel dönüşüm çalışmaları, sadece rant amacıyla değil, gerçekten riskli bölgelerde ve halkın yararına olacak şekilde yürütülmelidir. Özellikle dar gelirliye devlet desteği sağlanmalıdır.
2. Afet Eğitimi ve Tatbikatları: Toplumda deprem bilinci artırılmalı, okullarda ve kamu kurumlarında düzenli olarak tatbikatlar yapılmalıdır. Televizyon, sosyal medya ve belediye aracılığıyla halk sıkça bilgilendirilmelidir. Özellikle ilk ve orta dereceli okullarda 8 yıl boyunca deprem eğitimi zorunlu olmalıdır.
3. Yapı Denetim Sisteminin Güçlendirilmesi: İnşaat sürecinde sıkı, şeffaf ve bağımsız denetim yapılmalı, imar afları gibi uygulamalardan kesinlikle vazgeçilmelidir. Hem denetleyen firma hem müteahhit 1.derece sorumlu tutulmalı ve çok ağır cezai yaptırımlar uygulanmalı. Kaybedilen canın bedeli ucuz olmamalı, yapanın yanına kar kalmamalıdır Ayrıca inşaat mühendisliği eğitimi daha nitelikli hale getirilmelidir.
4. Afet Yönetiminde Teknoloji Kullanımı: Erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı, akıllı telefonlara entegre edilecek uyarı sistemleri geliştirilmeli ve yerel yönetimler afet sonrası hızlı müdahale için dijital altyapılar kurmalıdır.
5. Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi: Belediyeler, kendi bölgelerindeki risk haritalarını çıkarmalı ve bu doğrultuda hazırlık planları yapmalıdır. Ayrıca deprem anında kullanmak üzere açık alanlar, çadır kent yerleri ve lojistik merkezleri önceden belirlenmelidir. Toplanma yerleri aktif tutulması sağlanmalıdır.
Sonuç
Deprem, Türkiye’nin kaçamayacağı bir gerçektir. Ancak doğru politikalar, bilimsel yaklaşımlar ve toplumsal bilinç ile bu doğal afetin etkileri büyük ölçüde azaltılabilir. Devletin, yerel yönetimlerin ve bireylerin bu konuda sorumluluk alması, gelecekte yaşanabilecek felaketlerin önüne geçebilmek için zorunludur. Artık “deprem olacak mı?” değil, “hazır mıyız?” sorusunu sormanın zamanı gelmiştir.;
Turabi KÜÇÜK
Konkordato alarmı: Gaziantep üretimi zorluyor