40,2592$% 0.13
46,7280€% 0.07
53,9463£% 0.2
4.309,12%-0,18
7.021,00%0,34
3.335,67%0,36
10.222,02%-0,03
฿%
$%
Türkiye, tarihsel, coğrafi ve kültürel konumuyla Ortadoğu’nun en önemli aktörlerinden biridir. Hem Batı hem de Doğu arasında bir köprü olan Türkiye, özellikle son yirmi yılda Ortadoğu ekseninde daha aktif, daha bağımsız ve çok boyutlu bir dış politika izlemeye çalışmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerinde hem fırsatlar hem de riskler yaratmıştır. Tabii Türkiye bu bölgeye mesafeli yaklaşmakla çok şey kaybetmiştir diyebilir miyiz? Sanmıyorum. Çünkü bölge yıllara sari istikrarsız konumunu hep korumuştur. ‘BOP’ planı çerçevesinde gerçekleştirilen ‘Arap Baharı’ ile birçok ülkede yönetimler egemen güçler isteği doğrultusunda değişmiş ama zihniyet, kültürel yapı değişmemiştir.
Türkiye’nin Ortadoğu’daki Tarihsel ve Coğrafi Rolü
Türkiye’nin Ortadoğu ile olan ilişkileri Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanır. Osmanlı, yüzyıllar boyunca bu coğrafyada siyasi, dini ve kültürel bir otorite olmuş, bölgede kalıcı izler bırakmıştır. Modern Türkiye Cumhuriyeti ise uzun süre dış politikasını Batı ekseninde şekillendirmiş, Ortadoğu’ya mesafeli durmuştur. Bu duruşla ülke sınır güvenliği bağlamında faydalı da olmuştur. Ancak özellikle 2000’li yıllardan sonra bu yaklaşım değişmiş, Türkiye bölge ülkeleriyle daha yakın ilişkiler kurmaya yönelmiştir. Bu yönelişte inanç birliği etkili olmuştur. Kurulan ilişkinin ülkeye ne katkısı olduğunu kamuoyunun taktirine bırakıyorum.
Coğrafi konum açısından Türkiye, Ortadoğu’nun kuzey kapısıdır. Irak, İran ve Suriye gibi ülkelerle olan sınırları; ‘Arap Baharı’ çerçevesinde gerçekleşen konjonktürel değişim nedeniyle enerji koridorları, göç yolları ve güvenlik tehditleri açısından stratejik önem taşır. Özellikle Suriye iç savaşı sonrası Türkiye’ye mülteci akını nedeniyle bölgedeki gelişmelere kayıtsız kalması mümkün olamamıştır. Suriye’deki iç savaş nedeniyle sınırlarımız kontrolsüz hale gelmiş ve sonrasında rejim değişikliği yaşanmıştır. Bu gelişmeler Türkiye ‘ye ağır yükler getirmiştir.
Siyasi ve Diplomatik Açılımlar
AK Parti iktidarıyla birlikte Türkiye, “komşularla sıfır sorun” politikasıyla Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmeye çalıştı. Başlangıçta bu politika ile Suriye, İran, Irak ve Körfez ülkeleriyle yakınlaşma sağlansa da, Arap Baharı ve Suriye iç savaşı sonrası dengeler değişti. Türkiye, Esad rejimi karşıtı tutumuyla Suriye muhalefetine destek verdi. Bu durum, Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin kopmasına neden oldu.
Ayrıca, Mısır’daki Sisi yönetimiyle yaşanan gerilim, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile de dalgalı ilişkiler yaşanmasına neden oldu. Öte yandan Katar ile güçlü bir ittifak kuruldu. Bu ittifak, Türkiye’nin Körfez’deki en güçlü siyasi ve ekonomik partnerlerinden biri haline gelmesini sağladı.
Güvenlik ve Enerji Politikaları
Ortadoğu’daki istikrarsızlıklar, Türkiye açısından ciddi güvenlik sorunları yaratmıştır. Özellikle Suriye iç savaşı sonucunda Türkiye milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmış, sınır güvenliği tehdit altına girmiştir. PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin faaliyetleri, Türkiye’nin askeri olarak sınır ötesi operasyonlara yönelmesine neden olmuş ve sınır güvenliği açısından zorunluluk halini almıştır.
Enerji açısından ise Türkiye, bölgedeki doğal gaz ve petrol rezervlerine doğrudan sahip olmamakla birlikte, bu kaynakların Avrupa’ya taşınmasında önemli bir enerji koridorudur. Irak ve Azerbaycan’dan gelen boru hatları, Türkiye’yi enerji geçiş ülkesi haline getirmiştir.
Yeni Dönemde Diplomasi ve Normalleşme Süreci
Son yıllarda Türkiye, Ortadoğu’da yeni bir normalleşme süreci başlatmıştır. İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ile yeniden diplomatik ilişkiler kurulmuş, ekonomik ve stratejik iş birlikleri geliştirilmiştir. Bu açılım, hem bölgesel yalnızlığın aşılması hem de ekonomik çıkarların korunması açısından önemlidir.
Ayrıca Filistin meselesinde Türkiye, hem diplomatik hem de insani boyutta aktif rol oynamaya devam etmektedir. İsrail’in Gazze politikalarına karşı çıkan Türkiye, uluslararası alanda Filistin’e destek sağlayan önemli aktörlerden biridir. Fakat İsrail’e yaptırımlar konusunda uluslararası mekanizmanın devreye girmesinde başarılı olunamamıştır. Hatta geçici ateşkes konusunda aracı rolünü Katar ve Mısır’la birlikte üstlenmiş ama ateşkeste Mısır ve Katar’ın daha etkili olduğu ileri sürülmüştür.
Türkiye, Suriye’de iktidara gelen Ahmet Şara yönetimiyle iyi ilişkiler kurmuş hatta ülkenin aya kaldırılması konusunda birçok altyapı işlerini yüklenmiştir. Bu konuda Türkiye’ye ekonomik, stratejik nasıl bir katma değer sağlayacak ilerleyen zamanda göreceğiz.
Terörsüz Türkiye kapsamında PKK’nın silah bırakma merasimi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM partiyle birlikte yol yürüyeceklerini açıklaması ve sonrasında DEM’in sadece süreç için birlikteyiz söylemi konunun nereye evrileceği merak edilmektedir. Çünkü bu yaşananları kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt yönetiminin varlığı, Suriye’de 15 bin Suriye askerine karşın 100 bin ypg, pyd’nin ‘SGD’ birliğinin olması burada nasıl bir yapı oluşturulmaya çalışıldığına karşın Türkiye’nin tutumu hangi yöndedir. Buralardaki gelişmeleri ülkemizdeki gelişmeler bağlamından ayrı düşünülemez. Türkiye, buradaki gelişmelere nasıl yaklaşıyor ve ne tür önlemler aldı, alıyor çok net bilinmemektedir.
Sonuç
Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolü dinamik, çok boyutlu ve zaman zaman çelişkili bir yapıya sahiptir. Hem jeopolitik konumu hem de tarihsel bağları Türkiye’yi bu bölgede vazgeçilmez bir aktör yapmaktadır. Ancak bu rol, dengeli ve gerçekçi bir dış politikayla sürdürülmelidir. Bölge ülkeleriyle yapıcı ilişkiler kurmak, güvenlik tehditlerini bertaraf etmek ve ekonomik çıkarları korumak, Türkiye’nin Ortadoğu ekseninde daha etkin ve sürdürülebilir bir aktör olmasını sağlayacaktır. Emperyalistlerin bölgedeki emelleri asla unutulmamalıdır. Türkiye, bilimsel ve akılcı yaklaşımla politikalar yürütmelidir.
Gelecek kaygısı ve tükenen gençler
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.