39,1720$% 0.04
44,9713€% 0.75
53,2430£% 0.34
4.247,43%0,62
6.894,00%0,71
3.372,68%0,57
9.474,96%2,13
฿%
$%
tv100’e konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Başak Şengül’e kritik açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu “CHP’ye kayyum atamayı akıldan geçirmek bile bir siyasi çılgınlıktır” dedi. Dervişoğlu, cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin de konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TV100’de Başak Şengül’ün sorularını yanıtladı. “Bu iktidar bana göre cunta değildir ama öyle uygulamaları var ki cunta yöntemlerine rahmet okutur” diyen Dervişoğlu, iktidarın bir kayyum gibi devletin başına çöktüğünü söyledi. İttifak tartışmalarının zamansız olduğunu belirterek ‘bütünleşik muhalefet” çıkışında bulunan Dervişoğlu, Parlamenter Demokratik Sistem’e geçilmesi gerektiğini vurguladı. Dervişoğlu, “İktidardan düşmeleri halinde bunu en çok AK Parti isteyecektir. Çünkü bu yetkileri Erdoğan dışında birinin kullanması en çok AK Parti’yi rahatsız eder” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TV100 ekranlarında Başak Şengül’ün gündeme dair sorularını yanıtladı.
Gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı’nın gündeme getirdiği CHP’ye kayyum atanacağı yönündeki iddialar sorulan Dervişoğlu, “Cumhuriyet Halk Partisi’ne kayyum atamayı akıldan geçirmek bile bir siyasi çılgınlıktır” dedi.
Can Atalay hakkında AYM kararını Meclis’te okutturan TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca’nın bir daha Meclis’i yönetmemesi noktasında karar alındığı hatırlatılan Dervişoğlu, “Burada asıl ele alınması icap eden şey; yasama ve yargının yetkilerinin çatışıyor olması halidir. Yasama yetkisi TBMM’dedir ama TBMM’nin çıkardığı yasalarla karar veren mahkemeler TBMM’ye ayar vermeye kalkışmışlardır geride bıraktığımız dönemde. Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi ile alakalı olarak yaşanan tartışmalar AYM’nin hak ihlali kararı ile bana göre ortadan kalmıştır. Çünkü AYM bu kararı aldıktan sonra TBMM’de okutulması icap eden karar AYM’nin kararıdır. Ama Yargıtay, AYM’nin kararını yok sayacak ve o kararı alan üyeleri mahkemeye verecek kadar gemi azıya almıştır.” değerlendirmesini yaptı.
AYM kararının TBMM Başkanı tarafından okutulması gerektiğini ekleyen Dervişoğlu, en başından itibaren bir hukuksuzluk yaşandığını savundu.
İMAMOĞLU SORUŞTURMASINA “SİYASİ MÜDAHALE” VURGUSU
Hakkındaki soruşturma kapsamında tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret ettiği hatırlatılan Dervişoğlu, “Ben hukuksuzluğa, haksızlığa uğrayan herkesin yanındayım. Yaklaşık 1 yıldır genel başkanım. Kendimi cezaevi ziyaretlerinden, adliye koridorlarından ve haksızlığa uğrayarak gözaltına alınan gençlerin haklarını karakollarda savunmaktan bir türlü kurtaramadım” şeklinde konuştu.
İmamoğlu hakkında soruşturma için “Hepimiz bu hukuki mi, siyasi mi diye tartışıyoruz” diyen Dervişoğlu, “Bu bile Türkiye açısından çok enteresan bir tartışma. Eğer bu soruşturma hukuki ise usulüne uygun mu bakılması gerekir. Ama soruşturmadan önce bir diploma iptali söz konusu. Bu iptal, soruşturmanın zamanlaması açısından birtakım tartışmaları beraberinde getirdi ve bu soruşturmanın siyasi müdahale barındıran bir soruşturma olduğu gerçeği ile buluşturdu” ifadesini kullandı.
“İSTANBUL’A YÖNELTİLMİŞ BU SORUŞTURMALARI MASUM GÖSTEREMEZLER”
Dervişoğlu, “Bu soruşturmanın hayata geçirilmesi, zamanlaması ve diğer olaylarla bağlantılandırılması hali siyaseten de bu kararı alan insanları zor duruma düşürüyor. Türkiye’nin birçok belediyesinde yolsuzluk iddiası varken sadece İstanbul’a yöneltilmiş bu soruşturmaları masum gösteremezler” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Turpun büyüğü heybede’ çıkışına dair Dervişoğlu, “Turp bir hukuki soruşturmada pazarın konusu edilerek yargını sofrasına indirilmiyorsa o zaman bazı delillerinin siyasiler açısından şantaj amaçlı kullanılabilme ihtimali de beraberinde geliyor. Siz elinizde deliller yetersizken birilerini talimatıyla düğmeye basıp birilerinin önünü kesmeye amaçlı yapıyorsunuz hissiyatı oluşuyor. Türkiye’de zaten en çok zedelenen duygulardan biri adalet, bu da adalet duygusunun zedelenmesine vesile oluyor.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İmamoğlu soruşturmasına dair açıklamasına da işaret eden Dervişoğlu, “İktidara yakın çevrelerde de buna yakın kaygıların yaşandığını söyleyebiliriz” diye ekledi.
“BOYKOTA ANAYASAL HAK OLARAK BAKIYORUM”
İmamoğlu’nun tutuklanması ardından CHP’nin gündeme getirdiği boykot kararı sorulan Dervişoğlu, “Boykot bir anayasal haktır. Sizin de benim de mal alma ya da almama gibi bir hakkım var. Boykot ekonomiyi zor duruma düşürmek için dış güçlerin talimatı ile yapılmış bir şey gibi sunulursa bunun gerçekliği tartışma konusu olur. Sayın Özgür Özel ve CHP, bir haksızlığa inanıyor ve bunun bertaraf etme noktasında anayasanın kendisine tanıdığı haklardan yararlanma eğilimi sergiliyor.” şeklinde konuştu.
Dervişoğlu, boykotu anayasal hak olarak gördüğünü ekledi.
Boykot yerine daha çetin bir mücadele tercih edebileceğini söyleyen Dervişoğlu, “Başka bir yöntem bulurum ama ‘neden böyle yaptınız’ diye de kimseyi eleştirmem. Mesela, ‘Belediyeye kayyum atanmaması için şunu yaptım’ Sen benim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı mı almışsın; kayyum atasan ne, atamasan ne?” diye ekledi.
“BU İKTİDAR BANA GÖRE CUNTA DEĞİLDİR AMA…”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in iktidara yönelik “cunta” çıkışla başlayan tartışmalara dair Dervişoğlu, “Ben cunta tanımlamasını eksik ve yetersiz bulurum. Cunta, askeri bir darbe sonucunda iş başına gelmeyi planlayan yapıyı tanımlar. AK Parti demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş bir iktidardır ama AK Parti’nin iktidar olabilmesinin yol taşları farklı farklı yöntemlerle döşenmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bile referandumdan çıktığı dönem olağanüstü hâl şartlarında inşa edilmiştir. Ayrıca bu sistemi değişikliğinin yaşama geçirilmesinin gerekçesi de zaten; ‘birtakım yetkileri cumhurbaşkanı kullanıyor, bu yetkileri hukukileştirmek adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin gerekliliği ifade edilerek yola çıkılmıştır. Olağanüstü hâl şartlarında bir referandum gerçekleştirilmiştir. Mühürsüz zarflar geçerli kabul edilmiştir. Seçimler elbette millet iradesini yansıtır ama doğru yöntemlerin kullanılmaması söz konusu ise referandumun şaibeli olduğunu söylemek mümkündür.” dedi.
Dervişoğlu, sistem değişikliğinin Türkiye’yi otokratik bir yönetime doğru taşıyacağını ifade ettiğini dile getirdi.
“Bu iktidar bana göre cunta değildir ama öyle uygulamaları vardır ki cunta yöntemlerine rahmet okutur” diyen Dervişoğlu, sistem değişikliği sonrası değiştirilen anayasa maddelerinden hareketle iktidarın bir kayyum gibi devletin başına çöktüğü kanaatini taşıdığını vurguladı.
“İTTİFAKLAR ZAMANLAMA AÇISINDAN TARTIŞILMAYA DEĞER DEĞİL”
CHP Genel Başkanı Özel’in seçimlere yönelik ittifak söylemi sorulan Dervişoğlu, “Bunları şimdiden konuşmanın zamanlamasını uygun olduğu kanaatini taşımıyorum. Bütün bu tartışmalar kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı gerçeğinden hareketle yaşanıyor. Ben şu anda Türkiye’nin hali ne olacak, emeklinin hali ne olacak, vize kuyruklarında istikbal arayan geçlerin hali ne olacak, toprağa verdiği emeğin karşılığını alamayan çiftçinin hali ne olacak diye düşünüyorum. Şimdi bir ittifak söz konusu olabilir mi? Bu zamanlama açısından tartışılmaya değer bir konu değil. Bugünün tartışma zemininde bunu değerlendiremeyiz” dedi.
BÜTÜNLEŞİK MUHALEFET
Bu soruların kendisini zorladığını, muhalefete muhalefet eden bir genel başkan gibi davranmadık istemediğini dile getiren Dervişoğlu, “Ben bütünleşik muhalefet kavramını ortaya attım. Öncelikle neyi değiştireceğimize karar vermek mecburiyetindeyiz Türkiye’nin bugün karşı karşıya bulunduğu bütün olumsuzlukların dayandığı şey bu tek adamlığa evrilmiş Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Dolayısıyla Türkiye’nin hiç zaman kaybetmeden derhal vaziyet alarak bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye tarif edilen ama yarı diktatörlükmüş gibi algılamamıza da vesile olan sistemden kurtulması lazım. Benim bütünleşik muhalefet derken bütün muhalefetin öncelikle sözde ve söylemde karşı durdukları şeyin parlamenter demokratik sisteme geçerek ancak ortadan kaldırılabileceğini ifade etmelerinden geçiyor. Yani ben başka şeyler üzerinden tartışmalar yaratıp gerçeklerin gölgelenmesinden yana değilim. Türkiye’nin bu noktaya taşınmasının asıl sebebi, yürürlükte olan sistemin handikaplarıdır. Onları ortadan kaldırabilecek ortak bir dilin kullanılması lazımdır. Ben de bunu bütünleşik bir anlayışla gerçekleştirmemiz gerektiğine vurgu yaptım.’’ diye konuştu.
Dervişoğlu, ‘’Kimin Cumhurbaşkanı olacağı konusu şu an zihnimi meşgul eden bir soru değil. Zamanı gelince konuşacağımız konuları bugünden konuşma taraftarı değilim.’’ diye ekledi.
’’O DÖNEMDE ‘BUNU YAPACAĞIZ’ DİYENLERİN KULLANDIĞI YÖNTEMLER GEÇERLİ YÖNTEMLER OLMAYABİLİR’’
Altılı Masa sürecinde Parlamenter Sistem’e dönüş vaadinin seçmen tarafından karşılık bulup bulunamadığı değerlendirmesini yapan Dervişoğlu; ‘’O dönemde ‘bunu yapacağız’ diyenlerin kullandığı yöntemler geçerli yöntemler olmayabilir. Cumhurbaşkanı olacak kişinin millete vereceği bir taahhüt olmalı diyorum ben parlamenter demokratik sistemi. Bu bizim siyasi varlığımıza zarar veriyor diye istemiyorum. Türk milletinin geleceğine zarar veren bir yönetim anlayışı olduğu için bütün bunları ifade ediyorum.’’ dedi.
‘’ERKEN SEÇİM İSTERİM AMA…’’
‘’Erken seçim ister misiniz?’’ sorusuna Dervişoğlu; ‘’Erken seçim isterim. Recep Tayyip Erdoğan’ın böyle bir yetkisi var. Eğer Türkiye’nin bu sistemle yönetilmediğine dair bir kanaat hasıl olursa kendisinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mevcut aritmetiğiyle beklentisine karşılık bulabilecek bir biçimde yönetim anlayışını yaşama geçiremiyorsa, bu sistemle bu ülkeye idare edemiyorsa; Tayyip Erdoğan’ın re ’sen erken seçim yapma hakkı var Anayasamıza göre. Ama erken seçim Türkiye Büyük Millet Meclisinden siyasi partilerin ittifakıyla 360’lık bir milletvekilinin çoğunluğuyla çıksın da Recep Tayyip Erdoğan’a yeniden aday olabilme imkânı versin diye bekliyorlarsa İYİ Parti olarak o beklentiye cevap vereceğimizin bilinmesini isterim.’’ dedi.
‘’’BEN SİYASİ RAKİBİMİ YENMEK İSTİYORUM.’ DİYEREK ANAYASA’YI ÇİĞNEYEMEZSİNİZ.’’
Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aday olamayacağını bir kez daha vurgulayan Dervişoğlu, erken seçimle ilgili görüşlerini hatırlatarak şöyle konuştu: ‘’Ben siyasi rakibimi yenmek istiyorum diyerek Anayasa’yı çiğneyemezsiniz. Bu Anayasayı o yolla arkasına dolanmak suretiyle yok sayarsanız bu Anayasa’dan kaynaklı yetkilerin art niyetli bir biçimde kullanılmasının önünü açarsınız. Ben bir muvazaayı ortadan kaldırabilmek adına o zaman erken seçim çağrısı yapılmasın ve anayasa değişikliğinden bahsedilmesin ifadelerini kullanmıştım. Hatta bu Recep Tayyip Erdoğan’ın iştahını kabartır diye de eklemiştim. İştahı kabarsa ne olur? İşte rakiplerini tasfiye edecek yöntemleri kullanır. Bugün kullanıyor mu? Evet bana göre kullanıyor.’’
‘’ZAMANSIZ TARTIŞMALAR ZAMANSIZ SORULARI DA BERABERİNDE GETİRİR.’’
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı tartışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu; ‘’Zamansız tartışmalar zamansız soruları da beraberinde getirir. Cumhurbaşkanı adayı meselesi, Türkiye’nin meselesidir. Şu anda gündemimizde seçim yok ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin belirlenmiş bir Cumhurbaşkanı adayı var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin aday üyelerinin yapmış olduğu seçimle Sayın Ekrem İmamoğlu oldu. Ekrem İmamoğlu’nun böyle bir gidişat söz konusu olacak diye önce diplomasının iptalinden başlayarak kendisinin tutuklanmasına vesile olabilecek soruşturmaları yaşama geçirerek bir adım attılar. Şimdi Ekrem İmamoğlu’nun aday olamama ihtimaline binaen kimler aday olabilecek tartışması yaşanıyor. Kendisinin belirleyeceği aday noktasından bakarsak meseleye bu CHP’nin meselesidir.’’ dedi.
‘’O SANTRAFORU CHP KADROYA ALMAZ’ DİYE BİR İDDİA VAR, O ZAMAN O SANTRAFOR BAŞKA TAKIMDAN ADAY OLUR MU’ TARTIŞMASI VAR. BÜTÜN BUNLAR BİTTİKTEN SONRA DA BANA YÖNELTİLEN BİR SORU VAR’’
CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı üzerinden yürüyen tartışmalara Dervişoğlu; ‘’Diyoruz ki biz ‘Ekrem İmamoğlu aday olamadı, Özgür Özel aday olmayı düşünür mü?’ bu onun takdirinde bir husustur. Eğer futbolun diliyle ifade edersek Özgür Özel; ‘Benim 2 santraforum vardı, birisi sakatlandı, diğer santrafor söz konusu.’ ‘Efendim o santraforu Cumhuriyet Halk Partisi kadroya almaz diye bir iddia var. O zaman o santrafor başka takımdan aday olur mu?’ tartışması var. Bütün bunlar bittikten sonra da bana yöneltiliyor bir soru: ‘Böyle bir durum olursa siz aday olur musunuz?’ var. Bütün bunların konuşulmasını yadırgamıyorum ama bugünlerde bütün bunların konuşulması ve bütün alternatiflerin hassas terazide tartılarak, böyle bir kuyumcu titizliğiyle ambalajlanmasını zamansız görüyorum.’’ dedi.
‘’TÜRK MİLLİYETÇİLERİ BU TOPLUMUN AYRI BİR KESİMİ DEĞİLDİR’’
Milliyetçi ittifak olma ihtimalini değerlendiren Dervişoğlu; ‘’Türk Milliyetçileri bu toplumun ayrı bir kesimi değil, Cumhuriyetin omurgasıdır. Dolayısıyla kendi aralarında birleşmek gibi bir hedef taşımak yerine Türk milletini birleştirmek gibi görev ve sorumlulukları vardır.’’ dedi.
‘’ALTILI MASADAN ÇIKARDIĞIMIZ DERS KAYBEDİLMİŞ SEÇİMDİR’’
‘’Altılı masa deneyiminden çıkarılan en büyük ders nedir?’’ sorusuna Dervişoğlu; ‘’Altılı masadan çıkardığımız ders kaybedilmiş seçimdir. O seçimi kazanmaya o kadar yaklaşmıştık ki. 2019’da yaptığımız ittifak, Sayın Erdoğan’ın ve AK Parti’nin yenilebileceğini millete gösterdi ve umut verdi. O zamanki ittifakın içinde bulunmamızın gerekçesi de esas itibarıyla 2023 seçimlerinde netice almaya yönelikti. Ama onun oluşturduğu sinerjiyi biz doğru kullanmayı beceremedik ve kazanılabilecek bir seçimi kaybettik. Bundan daha büyük bir sonuç olur mu?’’ dedi.
‘’ÇİĞ BİR MUHALEFET ANLAYIŞINI TEMSİL ETMEYECEĞİM GİBİ BİR İKTİDAR ŞIMARIKLIĞI İÇİNE GİRECEK BİR KARAKTER ZAAFININ DA TEMSİLCİSİ DEĞİLİM’’
İYİ Parti’nin bundan sonraki süreçte yol haritasını anlatarak konuşmasına devam eden Dervişoğlu, bir yıla yaklaşan Genel Başkanlığı süresince vatandaştan teveccüh ve takdir gördüğünü ifade ederek; ‘’Benim başkaları gibi hemen çok hızlı bir başarı trendi peşinde koştuğumu ya da koşmamın gerekliliğini kimse söyleyemez. Yani ben öncelikle ilkeli duruşumla, doğru söylemimle milletimin vicdanında yer edindiğim kanaatini taşıyorum. Ben çiğ bir muhalefet anlayışını temsil etmeyeceğim gibi bir iktidar şımarıklığı içine girecek bir karakter zaafının da temsilcisi değilim. Ben halkın içinden geliyorum, halkla birlikte, halk için siyaset yapmaya da devam edeceğim.’’ dedi.
‘’TÜRK SİYASETİNİN SÜRPRİZ PARTİSİNİN İYİ PARTİ OLACAĞINI BURADAN MÜJDELEYEBİLİRİM’’
Vatandaş tarafından İYİ Parti’nin takdir edildiğini belirten Dervişoğlu ‘’Ben çok takdir edildiğimizi görüyorum. Ama takdir edilmekle tercih edilmek aynı şey değildir. Takdir edilmiş olma hali eğer vatandaşın nezdinde bizi tercih edilmeye doğru taşıyacaksa o zaman ben Türk siyasetinin sürpriz partisinin İYİ Parti olacağını buradan müjdeleyebilirim.’’ diye ekledi.
‘’BU İFADENİN ‘TERÖRSÜZ TÜRKİYE’ ARAYIŞINDAN ZİYADE ABDULLAH ÖCALAN’IN AFFINA YÖNELİK BİR ADIM OLDUĞUNU SÖYLEMİŞTİM’’
Son olarak ‘’Terörsüz Türkiye’’ sürecini değerlendiren Dervişoğlu; ‘’Ben en başından beri bunun olumsuz bir neticeye gideceğini ifade etmiştim. Bu ifadenin ‘terörsüz Türkiye’ arayışından ziyade Abdullah Öcalan’ın affına yönelik bir adım olduğunu söylemiştim. Bu tartışmaların Türkiye’yi olumsuz yerlere taşıyacağını, terörle terörizm arasındaki farkın doğru anlaşılması gerektiğini, terörizmin bir hedefinin olduğunu, hedef tahtasına Türkiye’yi koyarak bu zamana kadar faaliyetlerde bulunduğunu, 50 bin insanımızın katline sebep olan teröristin yol göstericiliğiyle elde edilebilecek bir başarının söz konusu olamayacağını; bunun ancak bir kalkışma hali olarak düşünülmesi gerektiğini ifade etmiştim.’’ dedi.
‘’HANİ PAZARLIK YOKTU?’’
Sürece dair; ‘’Hiçbir pazarlık yok’’ vurgusunu değerlendiren Dervişoğlu; ‘’Şimdi Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını örgüt ve Abdullah Öcalan’ın örgütünün uzantısı durumundaki siyasi parti şart koşuyor. Hani pazarlık yoktu? Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘Adamın affedileceğini söylüyorlar adam cezaevinden dışarı çıkmak istemiyordu.’ diye bir cevap verdi bir soruya. ‘Sen cezaevinden çıkmak istiyor musun?’ diye sorulmuş demek adama ki ‘çıkmak istemiyorum’ demiş. Ayrıca bu örgütün Türkiye sınırları dışındaki mensupları vermiş oldukları silahlı mücadeleyle elde ettikleri başarılardan bahsediyorlar. Hatta Abdullah Öcalan gibi bir caniye, cani başına ‘sayın’ denmesini bile silahlı mücadeleyle temin ettiklerini ifade ediyorlar. Yani Türkiye üzerindeki hedeflerinden vazgeçtiklerini açıklamıyorlar.’’
‘’Irak’ın kuzeyinden Suriye’nin kuzeyine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin zafiyetinden birliklerini geçirdi bu adamlar ve yazıhanelerini Irak’tan Suriye’ye taşıdılar. Bütün bu olanlar da Suriye’deki değişikliklerle eş zamanlı olarak başladı. Şimdi örgütün gerçek hedefi Türkiye’nin sınırında bir teröristan kurmaktır, bunun yolunu açmaktır. Bu yol haritasının kendilerine yüklediği görev ve sorumlulukla hareket ediyor. İş başında bulunan iktidar da dahil olduğu pazarlıkları sanki hiç yaşanmamış gibi göstermek suretiyle Türk milletini her zaman olduğu gibi aldatıp kandırmaya tevessül ediyor.’’
Çömez’den zirai don uyarısı: “Ciddi bir felaketle karşı karşıyayız”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.