41,9168$% 0,23
48,6612€% 0,44
55,8206£% 0,24
5.485,34%-1,57
9.450,00%-1,29
4.071,30%-1,33
11.095,77%4,60
4658905฿%1.26433
41.99$%-0.03258
10 Haziran 2025 Salı
Sosyal Medya'da Yankı Uyandıran Çorap
Bir zincirleme yıkım senaryosu: Türkiye
Deprem Yalnızca Binalarda Hasar Bırakmadı; Depremler Ahlaki Değerlerimizi De Derinden Sarstı
Kerbelâ'nın yüzlerce yıllık yası: Muharrem ayı
BU FİLMİ DAHA ÖNCE İZLEMİŞTİK
ANAHTAR PARTİ’DEN GAZİANTEP’TE GÜÇLÜ KADIN ÇIKIŞI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt, Katar ve Umman ziyaretleri sonrası uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“Kuveyt, Katar ve Umman’ı kapsayan Körfez ziyaretimizi tamamlamış bulunuyoruz” sözleriyle konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepinizin malumu olduğu üzere, dış politikamızda Körfez ülkeleriyle ilişkilerimize büyük önem veriyoruz. Bu ülkelerle münasebetlerimizi tesis ettiğimiz üst düzey mekanizmaları ve imzaladığımız anlaşmalarla pekiştiriyoruz. Körfezle ilişkilerimizin bir diğer boyutunu Kuveyt’in dönem başkanı olduğu Körfez İşbirliği Konseyi ile ilişkilerimiz oluşturuyor. Ziyaret ettiğimiz ülkelerin bu bağlamda, oynadıkları rol çok kıymetli” ifadelerini kullandı.
“TOGG’u Kuveyt ve Ummanlı kardeşlerimize hediye ettik”
“Ülkelerimiz arasında, koordinasyon konseyi kurulmasını kararlaştırdık. Savunma sanayii, enerji, teknoloji, sanayi, yatırımlar gibi alanlarda 16 belgeyi daha imzaladık. Geçtiğimiz sene Umman vatandaşlarına tanıdığımız vize kolaylığına Umman tarafı da bu ziyaretimizde karşılık vermiş oldu. Vatandaşlarımız 1 Kasım’dan itibaren Umman’a ziyaretlerini belirli süreler için vizesiz gerçekleştirebilecek. Kıymetli arkadaşlar, bu turumuzda yerli elektrikli otomobilimiz TOGG’u Kuveyt ve Ummanlı kardeşlerimize hediye ettik. Katar ve Umman’da ayrıca savunma şirketlerimizin muhataplarıyla verimli görüşmeleri oldu. Milli Savunma Bakanımın eş güdümünde Katar ve Umman tarafıyla bir süredir devam eden Eurofighter savaş uçaklarının satın alımı konusunda muhataplarımızla konuyu ele aldık” dedi.
CHP’YE VE ÖZEL’E TEPKİ
SORU – Halihazırda devam eden, kamuoyunda Aziz İhsan Aktaş davası olarak bilinen Beşiktaş Belediyesi’ne yönelik bir dava var ve iddianamesi hazırlandı. Yüzlerce sayfalık iddianamede savcının öyle tezleri var ki; hakikaten tarihe bir kara leke olarak geçecek iddialar… Süregelen bir davayla ilgili yorumunuzu sormayacağım ama şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, bu mevzuyla ilgili normal şartlar altında bir özeleştiri getirmesi gerekirken, ki normali bu herhalde diye biliyorum, fakat sizi ve AK Parti’yi hedef alıyor. Sizi yargılama tehdidinde bulunuyor. Bu konuyla ilgili bir düşüncenizi, yorumunuzu almak istiyorum.
Biliyorsunuz bunların düşünce yapısı hala Yassıada. Halbuki Yassıada, Yaslıadaydı. Biz o adayı Demokrasi ve Özgürlükler Adası yaptık. Neymiş, iktidara gelirlerse AK Partilileri yargılayacaklarmış. Bu faşizan zihniyetten hala kurtulamadılar. Burada “arsız hırsız, ev sahibini bastırır’” sözü var ya bunlar şimdi aynen bunu oynuyorlar. Milletim artık CHP’yi gayet iyi tanıyor. Bunların “cambaza bak” siyasetini çok iyi biliyor. Her zaman için ‘adalet yerini bulsun, kim ne yaptıysa hesabını hukuk önünde versin’ dedik. Ama bunlar bunu hala anlayamıyor. Hem milletin paralarından kuleler yapacaksın, belediyeleri hırsızlıkların, yolsuzlukların, rüşvet, irtikap suçlarının odağı yapacaksın, hem de yargı bunun hesabını sormak için harekete geçtiğinde tehditler savunacaksın. Yok böyle 25 kuruşa simit. Böyle saçmalık olur mu? CHP’li belediyelerde yaşananlar deliller, ispatlar, bizzat CHP’lilerin itiraflarıyla ortaya konulmaya başlandı. Kendileri söylüyor. Sayın Özel’in tehditleri “minareye kılıf hazırlama” gayretidir, başka bir şey değil. Beşiktaş’la ilgili söylediğiniz kişi zaten malum. Değişik yerlerden değişik şekilde birçok belge, bilgi çıkıyor. Biz kendimizden eminiz, kendimize güvenimiz sonsuz ve çalışmalarımızı da bununla ilgili yapıyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, artık affınıza sığınıyorum, lağım patladı, milletim yaşananları görüyor. ifadelerini kullandı
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 4–5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirdiği 38. Olağan Kurultayı’nın iptali talebiyle açılan davada kritik bir gelişme yaşandı. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın beşinci duruşmasında mahkeme, davanın reddine karar verdi.
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, Kurultay iptali talebini içeren davayı, hukuki süreçte önemli dayanaklar olan “aktif husumet yokluğu” ve “konusuz kalma” gerekçeleriyle reddetti.
Duruşmada CHP’yi temsil eden Avukat Çağlar Çağlayan, mahkemeden davanın reddini talep etti. Çağlayan, savunmasında davanın hukuki dayanağını yitirdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Tüm delegeler il kongrelerinde değişmiştir. Kurultay iptal olsa dahi yapılması gereken yeniden kongredir. Yapılan olağanüstü kurultaylarla delegelerin önüne sandık konulmuş ve seçim yapılmıştır.”
Avukat Çağlayan ayrıca, davanın amacının hukuki bir yenilenme değil, “partiyi süre sınırı olmadan kimin yöneteceğine mahkemenin karar vermesi” olduğunu öne sürerek, davanın konusuz kaldığını ve bu nedenle reddedilmesi gerektiğini savundu.
Mahkeme heyeti, tarafları dinledikten sonra kararını açıkladı ve CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’na ilişkin açılan iptal davasını reddetmiş oldu.


GÜRER” ZİRAİDON ZARAR GÖREN ÇKS OLMAYAN ÇİFTÇİYE DESTEK SAĞLANMLIYDI”
TBMM Genel Kurulunca Nisan ayında 65 ilde yaşanan ziraidon ile ilgili 22 Milletvekilinden oluşan ziraidon komisyonu çalışmaları tamamladı.
Komisyon son toplantısında konuşan komisyon üyesi CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım,Orman ve Köyişleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer”İktidar Komisyonu kendi çıkarı için kullandı ve kamuoyuna “Zirai Don Komisyonu raporunu hazırlarsa ödemeleri yapacağız.” gibi bir izlenim yaratarak süreyi yaydı. Nisan ayında don oldu, Kasım ayında para ödeniyor. Ne doğru dürüst çiftçinin gelecek yıl için bahçesine bakım yapabilecek bir destek verildi ne de orada yeterli gübreyi, budamayı, ilaçlamayı yapabildi. Onun için, önümüzdeki yıl da çoğu üründe verim düşüklüğü olacak. Cumhurbaşkanlığı program hedeflerine baktım, tarım ürünlerinde 9 milyon tona yakın düşme görülüyor, bu büyük bir rakam. Gerçek anlamda Türkiye yalnızca zirai donda değil, kuraklıkta da büyük bir felaket yaşadı. Bunun birden fazla nedeni var, şöyle denemez yani: “Allah’tan geldi, böyle oldu.” ifadesi doğru değil çünkü Cenab-ı Allah akıl vermiş, onunla ilgili tedbirler alınmalı. İktidarın bu konuda yeterli olmadığını ve yeterli önlemleri almadığını düşünüyorum. Bakınız, veriler dahi o kadar karman çorman ki Cumhurbaşkanı açıklıyor, bir farklı rakam, size(Ziraidon Komisyon Başkanı) açıklıyorsunuz kamuoyuna, farklı rakam, TARSİM Genel Müdürü açıklıyor, farklı rakam. Örnek vereyim,TARSİM’in bize, -buradaki, sizlerde de olan- Zirai Don Araştırma Komisyonuna sunduğu dondan zarar gören TARSİM yaptıran “Çiftçi sayısı 89.713 kişi.” diyor. Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor, “50.300” diyor TARSİM’den faydalanacak. Geriye kalan 39 bin çiftçi ne oldu? Bunların hasarları sonradan ortadan mı kalktı, yoksa bunlar ödeme dışında mı kaldı? Siz diyorsunuz ki: “420 bin çiftçi etkilendi.” Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: “470 bin üreticiye donla ilgili ödeme yapacağız.” Dedi.
ÇKS OLMAYAN ÇİFTÇİ NE OLACAK
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer “ÇKS’si olmayan çiftçileri kimse ciddiye almıyor. Oysa bahçe üretiminde… Türkiye’de en önemli üretim alanlarından biri bahçe., bahçede miras yoluyla bölünüm olduğu için 3 dönüm, 5 dönüm bahçelerin uğradığı zirai don var. Örneğin, Niğde ilinde Amasya elmasının yetiştiği Çamardı’da gittim, hiçbirinde hasar tespiti yapılmamış. O insanların bahçeleri devam etmeyecek mi?Sonra tarla bitkilerinde; arpada, erken ekilen pancarda, erken ekilen lahanada söktü, bir daha dikti, şimdi oradaki gelir kayıpları var, bunlar gözetilmemiş. Doğru bir planlama yok. İşin özü bu konudaki veriler de sağlıklı değil.” Dedi.
HASAR BOYUTU TAM ORTAYA ÇIKMADI
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer”
TARSİM Genel Müdürlüğü diyor ki: “Gerçek don hasarı 21,6 milyar.” TARSİM’de olan… Cumhurbaşkanı açıklıyor 23 milyar. niye bilgiler birbirinden farklı, niye farklı farklı veriler ortada bulunuyor? Bunu anlamakta zorlanıyorum.
Bence ayırımsız, ÇKS’si olsun olmasın, tüm çiftçilerin önce bir hasarı saptanmalıydı, bir durum görülmeliydi. Buradan ne kadar çiftçi zarar görmüş, bahçe bitkisi ne kadar görmüş, tarla bitkisi ne kadar görmüş? Bunların saptanması yapılmadı. Çoğu yerde hasarın belirlenmesi gerçekleşmedi. Biz gittiğimiz zaman çiftçi “Biz ne olacağız?” diye soruyor.” Dedi.
ZİRAİDON ETKİLENEN HERKESİM ZARARI GÖRÜLMEDİ
CHP Mİlletvekili Gürer “Bir de örneğin, soğuk hava deposu olan boş kaldı, arıcılık yapan zarara uğradı, tarım işçisinin mağduriyeti var, esnaflar geçtiğimiz dönemdeki hasılata sahibi olamadı ve bütünüyle kredilerle ilgili bir borç ötelemesi ihtiyacı var. Kanun teklifi de verdik üç yıl en azından kredilerinin ötelenip faizsiz bir ek, yeni kredi desteğiyle üretici sahiplenilsin diye. Buna yönelik de hiçbir çalışma yapılmadı ve olup olmayacağı da meçhul. Şimdi, borcunu ötelememişsiniz, zarar görmüş, dalda ürün yok, cepte para yok, sahip çıkmamışsınız. Önümüzdeki yılki süreçte de bahçe bitkilerinde de sıkıntıların olacağı bugünden açık görülüyor.” Diye konuştu.
TARSİM YENİDEM YAPILANDIRILMALI
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer “TARSİM’le ilgili mutlak surette bir yapılanmaya gidilmeli, düzenleme sağlanmalı, TARSİM aşar vergisinin yerine geçmiş. Üretiyor üretici “Yüzde 10’a yakınını ben alırım.” diyor -devletten- TARSİM . Adam o zaman diyor ki: “Ben niye yaptırayım? Denk gelirse bir kere gelecek ya da olmayacak.” Güven duymuyor. Araştırma yapılmış bu konuda, yüzde 43 Türkiye’de TARSİM’e güven duyan çiftçi sayısı, onun da yaptıranı yüzde 23’lerde, çok düşük bir rakam. Bunu zorunlu kılıp burada da prim ödemelerinde belli değerlendirmeler getirmek lazım, kriterler; verim üzerinden olabilir, üretim üzerinden olabilir, ek olarak onların TARSİM’in sürdürülebilirliğini sağlayacak farklı çalışmalar olabilir. TARSİM için mutlak surette yeni bir kanun düzenlemesine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu konuda -ilk verdiğim kanun teklifinde de ifade ettim- yüzde 67 olan pirimin donda yüzde 71’e çıkarılması en azından bir katkı sağlar.Küçük aile tipi işletmelerin zirai don karşısındaki yalnızlığı ve çözümsüzlüğü var. Biz konuşurken büyük işletmelere yönelik konuşuyoruz. Ne diyoruz? “Onlar işte rüzgâr gülüyle, benzer önlemlerle, işte parafinle, şununla bununla zararını geriye çekebilir. Peki, küçük işletme; 3 dönüm, 5 dönüm, Türkiye’nin gerçeği, onlar ne yapacak? Bunlara karşı alan saptaması ne olacak? tarım sayımı yapılıyor, mesaj göndermişler telefonlara: “Bilgi ver bana, eğer vermezsen 60 bin lira ceza.” Bizim “tarım sayımı” dediğimiz, yerinde gidilip yerinde tespit edilen olay olur aynı don gibi yani olayı yerinde, birebir tespit edemezsek elde ettiğimiz verilerle ülke gerçekleri örtüşmeyebilir. Bunun da zararı şu olur: Gıda arz güvenliği önümüzdeki süreçte önemli ölçüde sıkıntıya düşer. Elmada yaklaşık ilk sekiz ayda 24 bin ton ithalatımız var, daha önceki yıllarda 4 bin ton civarındaydı bu. Tabii, tam tablo çıktığında göreceğiz. Bazı ürünlerde fiyat daha fırlar giderdi, ithalatla kısmi olarak önü kesildi ama bunun da sürdürülebilirliği yok. Kendi ülkemizde kendi kendimize yeter noktada olmamız gerekiyor.” Dedi.
METEOROLOJİ DİKKATLİ OLMALI
Gürer “Dondan zarar görenler için bu afetlerin devam edeceği noktasında olaya bakarsak önümüzdeki süreç de riskli bir süreç. Meteorolojinin verileri üzerinden panik olabilir diye bilgiyi sınırlı verdiklerini söylüyorlar. Böyle saçma sapan da bir şey olmaz. Adam tabii ki paniklesin ki önlemini ona göre alsın ya da önlemini iktidarın da sağlayacağı desteklerle gerçekleştirsin. Bunları bütünüyle ilgili söylemek lazım; TARSİM’i, ÇKS’yi, borç ötelemesini, faizlerin silinmesini ve süreç içinde ek kredi verilmesini Komisyon genel olarak benimsemişti. Dilerim ki siyasi iktidar da aynı benimser” dedi.


Muğla’nın Bodrum ilçesinde göçmenleri taşıyan teknenin batması sonucu ilk belirlemelere göre 7 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi kurtarıldı.
Ortakent açıklarında meydana gelen göçmenlerin bulunduğu bir teknenin battığı yönündeki ihbar üzerine bölgeye 4 Sahil Güvenlik botu, bir helikopter, dalış timi ve çok sayıda kurtarma ekibi sevk edildi.
Yapılan arama kurtarma çalışmaları sonucu denizde boğulma tehlikesi geçiren 2 kişi Sahil Güvenlik ekipleri tarafından kurtarıldı. İlk belirlemelere göre 7 göçmenin cansız bedenine ulaşıldı.
Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerinin bölgede arama kurtarma çalışmalarının sürdüğü bildirildi.


Yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında iki yeni soruşturma başlatıldı.
İlk soruşturma, casusluk suçlamasıyla tutuklu bulunan Hüseyin Gün’ün dijital materyallerinde yapılan incelemeler sonucunda ortaya çıkan iddialar üzerine yürütülüyor. İncelemelerde, 2019 yerel seçimleri sürecinde seçmenlere ait gizli bilgilerin sızdırıldığı ve bu veriler üzerinden çeşitli eylemler planlandığı öne sürüldü.
Bu kapsamda, Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyasında yer aldığı bilinen Necati Özkan ve gazeteci Merdan Yanardağ, Hüseyin Gün ile bağlantılı oldukları iddiasıyla gözaltına alındı. Savcılık, İmamoğlu ve Özkan’ın cezaevinden savcılığa getirilmesi için yazı gönderdi.
İddialar arasında, seçim sürecine ilişkin gizli seçmen verilerinin analiz edilerek stratejik planlamalarda kullanıldığı ve bu bilgilerin dış bağlantılı kişi ya da kurumlara iletildiği de yer alıyor.
“İstanbul Senin” Uygulamasına Yönelik Veri Sızıntısı Soruşturması
İmamoğlu hakkında başlatılan ikinci soruşturma ise, İBB’ye ait “İstanbul Senin” adlı mobil uygulama üzerinden vatandaşlara ait kişisel verilerin sızdırıldığı iddialarına dayanıyor.
Savcılıktan yapılan açıklamaya göre, uygulama kullanıcılarına ait milyonlarca kişisel bilginin izinsiz olarak yurt dışına aktarıldığı, bir kısmının ise “dark web” olarak bilinen yasa dışı internet ortamlarında satışa çıkarıldığı iddia edildi.
Bu kapsamda aralarında İmamoğlu’nun da bulunduğu 15 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Şüphelilere, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, örgüt üyeliği ve vergi usulsüzlüğü gibi suçlamalar yöneltildi.