41,8591$% 0,24
48,9333€% 0,45
56,2335£% 0,25
5.772,85%1,99
9.900,00%4,12
4.291,81%2,01
10.370,78%-0,90
฿%
$%
10 Haziran 2025 Salı
Sosyal Medya'da Yankı Uyandıran Çorap
Bir zincirleme yıkım senaryosu: Türkiye
Deprem Yalnızca Binalarda Hasar Bırakmadı; Depremler Ahlaki Değerlerimizi De Derinden Sarstı
Kerbelâ'nın yüzlerce yıllık yası: Muharrem ayı
BU FİLMİ DAHA ÖNCE İZLEMİŞTİK
ANAHTAR PARTİ’DEN GAZİANTEP’TE GÜÇLÜ KADIN ÇIKIŞI
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez Türkiye Büyük Millet Meclisinde Basın toplantısı gerçekleştirdi. Çömez, yaptığı konuşmada, Biz Türkiye’de herkesin eşit olduğu, kardeşçe kucaklaştığı bir atmosfer istiyoruz, herkesin kardeşçe kucaklaştığı yarınlara ümitle bakabildiği bir Türkiye istiyoruz ” dedi.
“PARLAMENTONUN HAK ETTİĞİ DEĞERİ BULMASI GEREKİYOR”
Ayrıca Saray’da alınan kararların meclis olduğu bir ülke olmaması gerektiğini vurgulayan Çömez şu ifadeleri kullandı:
“Parlamentonun hak ettiği değeri bulması gerekiyor, herkes eşit şartlarda medeni bir şekilde yaşamalı. Devlet kurucuları denetlensin, herkes medeni hususlardan hak ettiği değeri bulsun. Terör örgütü PKK alçak bir örgüttür, Türk milletine kast eden, bölmeyi amaçlayan bir yapıdır. 50 bin kişinin katili bu örgüt affedilemez. Tavrımız nettir.”
“TERÖRDEN MEDET UMANLAR GÜNDEMİMİZ DEĞİLDİR”
Çömez, Dem Partili vekillerin Gündem konusu olmasını da eleştirdi, “Terörden medet umanlar, mesafe koyamayanlar, talimat alanlar gündemimizde değildir. Terör örgütünün başını kutsayanlar, mecliste barış konuşanlar, Terör Örgütü başına ‘kurucu önder’ diyenler, şehitlerimize ‘ceset’ diyenler bizim gündemimizde değildir. Bizim gündemimiz Türkiye’dir.” dedi. Ayrıca Çömez açıklamalarına şu ifadeleri de ekledi, “Devlet kurumları şeffaf ve olması gerektiği gibi yönetildiğinde bu Ülkede Refah olacak, huzur olacak, güven olacak ve insanlar birbiriyle kucaklaşacak.”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, katıldığı bir televizyon programında 19 Ekim Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminden bahsetti.
Tatar, geçmişte yürütülen federal çözüm arayışlarının sonuçsuz kaldığını belirterek, “Ben evvelden beri iki devlet anlayışını savunuyorum. Yani bir anlaşma olursa güneydeki devlet Rum devleti, kuzeydeki devlet ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk devleti olur. Halbuki benden önce, kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’tan bu yana, federal çözüm için müzakereler yürütüldü. Annan Planı da, 2017 Crans-Montana görüşmeleri de dahil, hiçbirinde netice alınamadı.” dedi.
Aynı zamanda gösterilen tüm iyi niyetli adımlara rağmen Rum tarafının her zaman masadan kalktığını belirtti.
“RUM YÖNETİMİNİN AMACI KUZEY’İ ETKİSİ ALTINA ALMAK”
Tatar, Rum yönetiminin Kuzey’i ekonomik ve siyasi olarak etkisi altına almak istediğini söyledi: “Rum tarafı, birleşik bir Kıbrıs’ın Avrupa Birliği içinde olacağı, Türkiye’nin buradan çekileceği bir hayal kuruyor. Türkiye çekildikten sonra, serbest dolaşım, serbest yerleşim ve sermaye hareketleriyle Kuzey’i de kontrol altına almayı; tüm adayı Rum adası haline getirmeyi hedefliyorlar.” dedi.
“ARTIK İKİ AYRI DELET VAR”
Tatar ifadelerinde, “Kıbrıs’ta 60 yıldır, hatta 62 yıldır iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Bu saatten sonra artık bunun geri dönüşü yoktur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılması ve bir federal yapı içinde Kıbrıs Türk halkının yer alması bizim için çok tehlikelidir.” sözlerine de yer verdi.
“TÜRK ASKERİ ADADAN ÇEKİLEMEZ, REDDEDİLMELİDİR”
Türklerin Avrupa birliği vatandaşı olmaması sebebiyle adadan çekilmelerini isteyen Rum Cumhuriyetine yönelik de karşılık veren Tatar, “Türkiye Cumhuriyeti’nin adadan çekilmesi, Türk askerinin adadan çekilmesini öngören bir anlayış mutlak surette reddedilmelidir. Ben beş yıldır bu görüşü savunuyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birleştirici konuşmaları ve Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi’nin 18 Temmuz 2024’te aldığı kararla, iki devletli siyasetin artık Türkiye’nin de resmi politikası haline geldiğini gördük. Dolayısıyla, tüm bunlarla birlikte Türk diplomasisi de bir paradigma ve eksen değişikliğiyle yeni bir yola girmiştir. Bu durum küçümsenemez bir başarıdır. Çünkü bugün, bütün uluslararası toplantılarda iki devlet esası temelinde, kendi bayrağımla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni temsil etmekteyim. Verdiğim mesajlarda da artık bu saatten sonra federasyon görüşmelerine ortak zemin olmadığı için oturamayacağımızı açıkça ifade ediyorum.” dedi.
“KIBRIS TÜRK HALKININ EGEMENLİK HAKKI TARTIŞMASIZDIR”
Tatar, devletine ve egemenliğe sahip çıkacağını belirti: “Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkı vardır. Biz ancak egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz teyit edilirse bir görüşme masasına oturabiliriz. Devletimize ve egemenliğimize sahip çıkarak, eğer bir anlaşma olacaksa, bu anlaşmada devletimizin de taraf olması gerektiğini uluslararası topluma anlatıyoruz ve anlatmaya devam ediyoruz.”
“TEŞKİLATA GİRİŞİMLER ERDOĞAN SAYESİNDE GERÇEKLEŞTİ”
Tatar aynı zamanda “Benim girişimlerim ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üstün gayretleriyle, oy birliğiyle Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olduk. Bu kapsamda çok sayıda toplantıya katıldım ve her birinde kendi bayrağımla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni temsil ettim.” ifadelerini de kullandı.
“ÇOĞU TOPLANTIDA KKTC’Yİ TEMSİL ETTİM”
Azerbaycan’ın Gebele şehrinde gerçekleştirilen zirveye katıldığını açıklayan Tatar, “Bu toplantılarda Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve diğer Türk devletlerinin liderleriyle birlikte yer aldım. Ekim ayında Şuşa’daki toplantıya İran, Tacikistan ve Pakistan da katıldı. Kendi bayrağımızla aile fotoğrafında yer alarak ve konuşmalar yaparak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası statüsünü daha da yükselttik.” sözleriyle daha önce de Hankendi ve Şuşa’daki toplantılarda KKTC’yi temsil ettiğini belirtti.
“RUM YÖNETİMİ EŞİTLİK TEMELİNDEKİ FEDERASYONU KABUL ETMİYOR”
Tatar, Rum tarafının asıl hedefinin Kıbrıs Türk halkını uzun vadede etkisiz hale getirmek olduğunu vurguladı: “Rum tarafı kendi hâkimiyetinde olacağı, güçlü olacağı bir yapıyı hedefliyor. Uzun vadede Kıbrıs Türk halkını asimile etmeyi ve Türkiye’nin adadan çekilmesini öngören bir anlayışla hareket ediyorlar. Bunu hem Türkiye hem de Türk diplomasisi çok iyi biliyor.”
“TÜRKİYE BU BÖLGENİN EN GÜÇLÜ DEVLETİDİR”
“Türkiye anavatandır, garantör ülkedir ve bu bölgenin tartışmasız en güçlü devletidir. Nitekim dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın, Sayın Erdoğan’a duyduğu saygıyı hem Washington’daki görüşmede hem de Mısır’daki toplantıda tüm dünyaya ilan etmesi bunun göstergesidir.” diyen Tatar, Türkiye’nin bölgedeki en güçlü aktör olduğunu ifade etti.
“HALKIN ONAYI OLURSA SİYASET GÜÇLENECEK”
Erdoğan’ın kendisine duyduğu güvenden ve Türkiye’nin iki devletli siyaseti benimsemesinden kaynaklı KKTC’nin elini uluslararası alanda güçlendirdiğini belirten Tatar, “Sayın Erdoğan’ın bana duyduğu güven, bu mücadelede bize verdiği destek ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu paradigma değişikliğini benimsemesi elimizi güçlendirdi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu süreçte uluslararası arenada zemin kazandı.” dedi.
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, çözüm sürecine katkı amacıyla Hakkari ve Cizre’de spor okulları açacaklarını belirtti.
Futbolun birleştirici gücüne dikkat çeken Özbek, sarı-kırmızılı kulübün toplumsal sorumluluk projelerine devam edeceğini söyledi.
Galatasaray Başkanı, barış sürecine katkı sunmaya devam edeceklerini açıklayarak “Sahadaki başarılarımız kadar saha dışındaki sorumluluklarımızı da sürdüreceğiz” dedi.
Hakkâri ve Cizre’ye Spor Okulu
Özbek, Anadolu’da, Hakkari’de ve Cizre’de spor okulları açarak gençlerin ve çocukların gelişimine destek olacaklarını belirtti.
Trump Yönetimi “Beyazlara Öncelik Veren” Yeni Mülteci Sistemi Üzerinde Çalışıyor
New York Times gazetesi, Başkan Trump yönetiminin mülteci kabul sistemini değiştirmek istediğini aktardı. Habere göre, Trump yönetimi özellikle beyaz Güney Afrikalılar ve Avrupa’daki göç karşıtı kişiler için mülteci kabulünde öncelik verilmesini önerdi.
Mülteci Seçiminde, Kültürel Uyum ve Dil Şartı
Gazetenin ulaştığı resmi belgelere göre, yeni planda İngilizce bilen, Amerikan kültürüne uyum sağlayabilecek ve “Amerikan değerlerine saygı” gösteren kişilere öncelik tanınması isteniyor. Ayrıca bu kişiler, görüşlerini barışçıl şekilde ifade ettikleri için ülkelerinde baskı gördükleri iddiasıyla mülteci statüsü alabilecek.
Trump’tan İdeolojik Mülteci Planı
Plan, ABD’ye alınacak mültecilerin kültürel uyuma uygun ve Trump’ın politikalarıyla uyumlu olması gerektiğini savunuyor. Trump daha önce de Güney Afrika’daki beyaz çiftçilerin durumuna dikkat çekmiş ve bazılarını ABD’ye kabul etmişti.
Trump yönetimi, bu planlarla mülteci sistemini ideolojik şekilde yeniden şekillendirmeyi hedefliyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İkili, Gazze’ye yapılan insani yardımların ulaştırılmasını ve ateşkesin devam etmesini görüştü.
MISIRDA İMZALANAN BEYAN’DAN BAHSETTİLER
Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde 35 liderin katılımıyla zirve gerçekleşmişti.
Dışişleri Bakanı Fidan, Şarm el-Şeyh’te imzalanan Niyet Beyanı’nın uygulanmasına ilişkin konuları değerlendirmeye aldı.
Fidan ve Rubio, Suriye’deki gelişmeler, İran’ın nükleer programına dair gündeme taşınan konular, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın seyrine yönelik de fikir alışverişinde bulundular.