42,4152$% -0.06
48,9481€% 0.03
55,6787£% -0.01
5.621,63%1,27
9.446,00%0,47
4.123,75%1,36
10.888,02%-0,32
฿%
$%
10 Haziran 2025 Salı
Sosyal Medya'da Yankı Uyandıran Çorap
Bir zincirleme yıkım senaryosu: Türkiye
Deprem Yalnızca Binalarda Hasar Bırakmadı; Depremler Ahlaki Değerlerimizi De Derinden Sarstı
Kerbelâ'nın yüzlerce yıllık yası: Muharrem ayı
BU FİLMİ DAHA ÖNCE İZLEMİŞTİK
ANAHTAR PARTİ’DEN GAZİANTEP’TE GÜÇLÜ KADIN ÇIKIŞI
İstanbul Boğazı’nın en prestijli noktalarından birinde yer alan Zeki Paşa Yalısı, satışa çıkarıldı. Yalı, 10.000.000.000 TL (10 milyar TL) fiyatıyla Türkiye’nin en pahalı yalısı olarak dikkat çekiyor.
Toplam 2.500 m² kapalı alana sahip olan yalıda 23 oda, 5 salon ve 8 banyo bulunuyor. Tarihi dokusu ve konumuyla öne çıkan yalı, yatırımcıların ilgisini çekiyor.
Emlak vergisi açısından da dikkat çeken yalıda yıllık vergi 5,5 milyon TL olarak belirlendi. Uzmanlar, Boğaz’daki tarihi yalılara olan ilginin yüksek olduğunu ve fiyatların önümüzdeki dönemde artabileceğini belirtiyor.


Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, hakkında verilen “konser soruşturması” iznine ilişkin itiraz dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na sundu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ABB’nin konser harcamalarına ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında Yavaş ve eski bürokratlar hakkında, “görevi kötüye kullanma” ve “denetim görevini ihmal” iddialarıyla İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni talep etmişti. Bakanlığın Yavaş ve eski belediye yetkilileri hakkında soruşturma izni verdiği öğrenilmişti.
Yavaş’tan itiraz geldi
Mansur Yavaş, İçişleri Bakanlığı’na sunduğu itiraz dilekçesinde, hakkındaki soruşturma izninin kaldırılmasını talep etti. Soruşturma sürecinde İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği raporu, MASAK incelemesi, Sayıştay denetimi ve bilirkişi raporları doğrultusunda, ABB’de 32 konser hizmet alımı nedeniyle idarenin 154 milyon 453 bin 221,60 lira zarara uğratıldığı tespit edilmişti.
Soruşturma süreci ve iddianame
Soruşturma kapsamında 23 Eylül’de eski belediye bürokratları ve şirket yetkililerinin de aralarında bulunduğu 14 şüpheli gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemlerin ardından Ankara Adliyesi’ne getirilen şüpheliler, ifade işlemlerinin ardından sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
Şüphelilerden 5’i, “zimmet” ve “kamu kurum veya kuruluşların ihalesine fesat karıştırmak” suçlarından tutuklanırken, 9 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Soruşturma tamamlanarak, 5’i tutuklu 14 sanık hakkında “nitelikli zimmet” suçundan 7 yıl 6 aydan 31 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle 59 sayfalık iddianame hazırlandı. İddianame, Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’ne katıldı. Türkiye’ye dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, hem çözüm süreci hem de iç politikadaki güncel tartışmalara dair açıklamalarda bulundu.
İmralı ziyareti ve komisyonun önemi
Erdoğan, Mecliste oluşturulan Milli Birlik ve Dayanışma Kardeşlik Demokrasi Komisyonu’nun İmralı’ya gitme kararını değerlendirdi:
“Mecliste oluşturulan Milli Birlik ve Dayanışma Kardeşlik Demokrasi Komisyonu’nun İmralı’ya gitme kararını hep birlikte takip ettik. CHP’nin İmralı’ya gidecek heyette yer almama kararını, tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz acaba?”
Cumhurbaşkanı, sürecin eşgüdüm içinde yürütüldüğünü ve farklı partilerin komisyona katılımının önemine dikkat çekti:
“Cumhur İttifakı olarak, Terörsüz Türkiye çalışmalarını eşgüdüm içinde yürütüyoruz. Hem bizim Sayın Bahçeli’yle hem de arkadaşlarımızın MHP’deki muhataplarıyla yakın diyaloğu var. Ayrıca DEM Parti heyetini de belli periyotlarla kabul ediyoruz. Bu çalışma modeli ile süreci buraya kadar kazasız belasız getirdik. Meclis’te kurulan komisyon, farklı siyasi partilerin sürece dahil olması ve katkı vermesi açısından çok mühimdi. Komisyon Sayın Meclis Başkanımızın riyasetinde önemli işlere imza attı. Biz de Komisyona her türlü katkıyı, desteği verdik. Terörsüz Türkiye sürecini, gündelik siyasetin yıpratıcı tartışmalarının uzağında tutmaya özen gösterdik.”
Komisyonun aldığı kararı şöyle değerlendirdi:
“Komisyonun aldığı en son kararı, sürecin önünü açan, sürece katkı sunacak, terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar olarak değerlendiriyoruz. Partimizi temsilen Hatay Milletvekilimiz Hüseyin Yayman’ı malum görevlendirdik. Hüseyin Bey uzun yıllar bu meseleyi çalışmış, daha önce Akil İnsanlar Heyetimizde yer almış bir arkadaşımız. Bu konuya vukufiyeti sebebiyle Partimiz adına çalışmalara Hüseyin Bey katılacak. Terörsüz Türkiye menziline varana kadar sabırla, samimiyetle, cesaretle ve kararlılıkla hareket etmeyi sürdüreceğiz.”
CHP ve rüşvet iddiaları
Erdoğan, belediyelerdeki yolsuzluk iddialarını değerlendirirken CHP’ye de eleştiriler yöneltti:
“Malum belediyeler milletin biz yöneticilere emanetidir. Tıpkı oturduğumuz koltuklar, bulunduğumuz makamlar gibi millete aittir. Onların emanetine el uzatmaya yeltenenlerin ellerini kırmak ve açtıkları yolları tıkamak da devletin en temel vazifesidir. Milletin bir kuruşunu dahi, kimsenin çetelerine, çıkar gruplarına peşkeş çekmesine izin vermedik, bundan sonra da vermeyiz. Değerli arkadaşlar, şayet birileri mevcut sistemden tünel kazarak, hırsızlıklarına, yolsuzluklarına, rüşvet çarklarına su taşıyan bir yol açmışlarsa, kimsenin şüphesi olmasın, o yolları da keseriz.”
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına da değinerek şunları söyledi:
“Sayın Kılıçdaroğlu da görüyoruz ki; koyunlarında besledikleri yılanlardan rahatsız olmuş ve isyan etmiştir. CHP’yi rüşvet, irtikap, hırsızlık, yolsuzluk girdabına sürükleyen anlayıştan rahatsız olduğunu söylüyor. Demek ki; bir rüşvet çarkı var. Onu kendisi de kabul ediyor. Bugün, CHP yönetiminin tek gündemi yargının önündeki korkunç iddiaları perdelemek, dikkatleri başka yönlere çekmek, gürültü çıkartarak partinin içine düştüğü bataklığın görülmesini engellemektir. Umarız CHP’liler, partilerini çepeçevre kuşatan bu ahtapottan kurtarabilir.”
Deprem bölgesinde 350 bininci konut
Erdoğan, deprem bölgesindeki çalışmalar hakkında şunları söyledi:
“Değerli arkadaşlar, yıllardır milletimize bunların gözleri olduğunu ancak gerçekleri görmediklerini, kulakları olduğunu fakat hakikatleri işitmediklerini, dilleri olduğunu ancak doğruları söylemediklerini hep anlattık, anlatıyoruz. Bakın, en son deprem bölgesinde 350 bininci konutun anahtar teslimini yaptık. Bu sıradan bir rakam değil. Halep oradaysa arşın burada. Gidin asrın felaketinin yıktığı şehirlerimizin nasıl ayağa kalktığını görün. Fakat bunlar oralara sadece oy istemeye gittikleri için, milletin durumu ile zerre kadar ilgilenmedikleri için, çamur atmakla meşguller. Hatırlayın, seçim zamanı depremzedeler kendilerini seçmeyince onlara nasıl ağır hakaretlerle saldırdıklarını. Biz milletimize yapılan hiçbir şeyi unutmayız, unutturmayız. Değerli arkadaşlar, daha millete temel belediyecilik hizmetini veremeyen CHP, çıkıp bize ahkam kesiyor. En büyük şehirleri trafiğe, susuzluğa mahkum eden, çöplerini toplayamayan CHP’nin sözüne milletim de asla itibar etmeyecektir.”
Türkiye’nin stratejik hedefleri
Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin yükselen güç olarak öne çıkabileceği alanları ise şöyle anlattı:
“Her şeyden önce Türkiye, bölgemizin, dünyanın parlayan yıldızıdır. Ülkemizi her alanda kalkındırmak için gayret gösteriyoruz. Bir ülkenin gücü kendi ayaklarının üzerinde durmasıyla ölçülür. Biz kendi yolumuzu çiziyoruz, kendi kaderimizi kendi ellerimizle inşa ediyoruz. Ülkemizin potansiyelinin farkındayız ve bunu harekete geçirmek için çaba gösteriyor, adımlarımızı bu doğrultuda atıyoruz. Yüksek teknoloji, enerji, araştırma-geliştirme gibi alanlarda yerli üretim kapasitemizi artırmak, temel amaçlarımız arasında. Kendi tankımızı, uçağımızı, insansız hava aracımızı üretiyoruz. Sağlam bir aile yapısının korunmasını, aileye yönelik saldırıların bertaraf edilmesini son derece önemsiyoruz. Her alanda bugünü değil, geleceği, 50 yıl sonrasını, 100 yıl sonrasını özellikle düşünerek, adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Nasıl, devraldığımız Türkiye ile bugünün Türkiye’si arasında uçurum varsa, gelecek nesillere devredeceğimiz Türkiye de bugünün fersah fersah ilerisinde olacaktır.”


İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, öğretmenlerin toplumun geleceğini şekillendirmedeki eşsiz rolüne vurgu yaptı. Dervişoğlu açıklamasında, “Evlatlarımızın yüreğindeki, fikrindeki güneş sizlersiniz. Geleceğimizi aydınlatan sizlersiniz” ifadelerini kullandı.
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anan Dervişoğlu, bilgisi, emeği ve sabrıyla “fikri hür, vicdanı hür nesiller” yetiştiren tüm öğretmenlere teşekkür etti. Mesajında, görev yapan öğretmenlerin yanı sıra atanamayan eğitimcileri de unutmadı.
Dervişoğlu açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere; bilgisiyle, sabrıyla nesiller yetiştiren ve yetiştirecek olan tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyor, şehit öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.”
Genel Başkan, eğitim camiasının tüm mensuplarına özverili katkılarından dolayı teşekkür ederek mesajını tamamladı.


PKK’nın sözde yöneticilerinden Murat Karayılan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşme kararını “yerinde, gerekli ve doğru bir karar” olarak değerlendirdi.
Karayılan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) bu süreçte komisyondaki oylamaya katılmaması ve ziyarete üye vermemesi kararını ise eleştirdi. Karayılan, CHP’nin tutumunu “çok yanlış” olarak nitelendirerek, “Düzeltmezlerse, kendileri zarar görecek bu durumdan. Çünkü onların kendilerini Kürtler dahil tüm Türkiye’nin partisi yapma iddiaları vardı; ancak bu yaklaşım bunun tam tersidir” ifadelerini kullandı.
Sterk TV’ye konuşan Karayılan, CHP’nin son yıllarda Kürt dostu, çözüm ve barış yanlısı bir imaj sergilediğini, ancak komisyondaki bu tavrın partinin imajına zarar verdiğini vurguladı. Karayılan, “Komisyonda varlık göstereceğiz, Kürt sorununda çözüm taraftarıyız” gibi söylemlere rağmen, İmralı’ya gitmenin çözüm için kritik olduğunu belirtti.
Karayılan, CHP’nin bu tutumunu değiştirip düzeltmemesi halinde hem kendi siyasi imajlarına hem de toplum nezdindeki duruşlarına zarar vereceğini sözlerine ekledi.