DOLAR

41,7257$% 0,23

EURO

48,4811% 0,44

STERLİN

55,9709£% 0,24

GRAM ALTIN

5.426,23%1,59

ÇEYREK ALTIN

9.327,00%3,46

ONS

4.044,27%1,50

BİST100

10.803,54%-0,10

BİTCOİN

5109174฿%-1.38125

TETHER

41.72$%0.00621

Ankara HAFİF YAĞMUR 14°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Tivi6

Tivi6

08 Ekim 2025 Çarşamba

Dervişoğlu Chp’ye: Derhal O Koalisyondan Çekilin!

Dervişoğlu Chp’ye: Derhal O Koalisyondan Çekilin!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dervişoğlu: “İYİ Parti, Milletin Sesi Olmaya Devam Edecek”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, yeni yasama yılının ilk grup toplantısında partisinin hedeflerini ve siyasi duruşunu kapsamlı bir şekilde aktardı. Konuşmasına, milletvekilleri, partililer, basın mensupları ve ekran başındaki vatandaşlara hitap ederek başlayan Dervişoğlu, “İYİ Partimizi 2017’de büyük bir mücadele sözüyle kurduk. 2018 seçimleriyle TBMM’de mücadele azmimizi artırdık. Yeni yasama yılında da milletimizin sesi olmaya devam edeceğiz” dedi.

Dervişoğlu TBMM Grup toplantısın’da şu sözleri aktardı;

“İYİ Partimizi 2017’de büyük bir mücadelenin sözüyle, milletimizle kavilleşerek kurduk.”

Kıymetli dava arkadaşlarım, değerli konuklar ve basınımızın güzide mensupları, sevgili gençler, muhterem hanımefendiler ve beyefendiler, ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarım; yeni yasama yılımızın ilk grup toplantısına hoş geldiniz, şeref verdiniz. Hepinizi en içten duygularımla sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Yıllar geçip gidiyor… İYİ Partimizi 2017’de büyük bir mücadelenin sözüyle, milletimizle kavilleşerek kurduk. 2018 seçimleriyle de TBMM’nde grubumuzla mücadele azmimizi bu çatı altında büyüttük. Yeni yasama yılında da siz değerli milletvekillerimizle milletimizin sesi olmaya devam edeceğiz. Hakkı, hakikati, milletimizin menfaatlerini savunacak, görmeyen gözlere bunları gösterecek, duymayan kulaklara bunları duyuracak, yılmadan, durmadan, duraksamadan İYİ Partimiz ve milletimiz için çalışıp çabalayacağız. Birlikte kazdığımız siperi terk etmeyen, kavlimiz üzere yürüyen her bir dava arkadaşıma bu yasama yılında yapacakları çalışmalar için başarılar diliyor, şahsım ve partim adına teşekkür ediyorum.

“Siyaset falına fotoğraflardan bakanlar da, fotoğraf kareleriyle siyaset tanzim edenler de, niyetçinin tavşanı gibi niyet çekenler de bizden uzak dursunlar.”

Geçtiğimiz hafta Mersin’de birinci vazifemiz için milletimizle birlikteydik. Her koşulda ve daima Türk milletine, devletine ve cumhuriyetine yöneltilmiş tehditlere, tuzaklara ve planlara karşı tetikte olduğumuzu bir kere daha haykırdık. Bugün Cumhur Koalisyonu “devlet olma mevzisini” terk etmiştir. İstiyorlar ki muhalefette kendilerine benzesin; hatta rozetini değiştirsin, yoksa koluna kelepçe, yoluna mahpushane yazıyorlar. Şantaj siyasetiyle herkes istedikleri hizaya gelsin istiyorlar. Ne Meclis görevini yapsın, ne cumhuriyet ve onun kurumları kalsın, kadim devletimizin teamülleri yok olsun istiyorlar. Bir kere daha hatırlatmak isterim ki, biz İYİ Parti olarak devlet mevzimizi, devlet geleneklerimizi ve devlet ciddiyetimizi terk etmeyeceğiz. Kuruluşumuzdan itibaren milletimize karşı en temel sorumluluğumuzun gereği ve esası budur. Siyaset falına fotoğraflardan bakanlar da, fotoğraf kareleriyle siyaset tanzim edenler de, niyetçinin tavşanı gibi niyet çekenler de bizden uzak dursunlar.

Bakabiliyorsanız milletimizin acı fotoğraflarına bakın. İYİ Parti olarak biz bunun gereği için mücadele ediyoruz. Milletin derdini duymak, duyurmak, çözmek yerine kendi dertlerini millete yükleyenlere inat biz, milletin derdini duyurup derman arıyoruz. Bunun için İYİ Parti’yiz, bunun için siyasetteyiz, bunun için vardık, varız ve bunun için var olacağız! Bir ayaküstü görüşme ya da el sıkışmayla karakterimizin ve fikirlerimizin değişeceğini zannedenler, ya bizi tanımıyorlar ya da bizi kendileri ile karıştırıyorlar. Bizde yalpa olmaz, sapma olmaz; bizde güce tapınma ve teslim olmak yoktur. Bugünümüz, mazimiz ve mücadele geçmişimizin kefaleti altındadır. Meşruiyeti fotoğraf karelerinde değil, milletin vicdanında arayanlarız. Bu büyük millet için mücadeleye de sonuna kadar devam edeceğiz.

 “Millet Sebep, Enflasyon Sonuç”

Cumhur koalisyonu siyaseti millet için yapmayı unutalı çok oldu; siyaseti artık millete karşı ve millete rağmen yapıyorlar. Aldıkları kararlardan, yanlışlarında ısrarlarından milleti sorumlu tutar hale geldiler. Atanmış Merkez Bankası Başkanı’nın son sözleri buna açık bir örnektir. Diyor ki, yastık altındaki altınlar yüzünden enflasyonla mücadele edemiyorlarmış; meali, enflasyonun sebebi millettir. Dünyada eşi benzeri olmayan “faiz sebep-enflasyon sonuç” doktrininden, “millet sebep, enflasyon sonuç” tezine geçilmiş. Dişinden tırnağından artırıp evlatları için kıyıya köşeye üç beş kuruş koyan milleti suçlu ilan etmek, önce yaratıp sonra yönettikleri ekonomik krizin sorumlusunu millet ilan etmek nasıl bir nobranlık, nasıl bir utanmazlık, nasıl bir ahlaksızlık, nasıl bir akıl tutulmasıdır!

Varımıza yoğumuza göz dikenler, adeta milletin kanını emen İngiliz Mehmet Bey de “enflasyon, zirai don felaketinden dolayı bu ay yüksek geldi” diyor; bir de “eğitim harcamaları olduğu için enflasyonu düşürememişler” diyor. Meali, artık bu millet ekmeği, suyu da bıraksın. Daha yeni 3 yıllık Orta Vadeli Ekonomik Program açıklayanlar bunlar değil miydi? Programda enflasyonu önce %17 öngörüp, üç hafta içinde %28,5’a çıkaran bunlar değil mi? Maaşlar her ay daha da eriyor, alım gücü kalmadı. Emekliler geride bıraktıklarına masraf çıkartmadan ölmeyi planlıyor. Yılın bitmesine üç ay kalmış, Cumhur Koalisyonu hâlâ mucize bekliyor. Siyaseti propagandaya indirgedikleri için ekonomiyi, diplomasiyi, adaleti kısacası her şeyi “yeterince büyük bir yalan söyler ve bu yalanı yeterince tekrar edersek, sonunda gerçek sanılır” ilkesiyle yönetiyorlar. Eninde sonunda ise tüm yalanları hakikate çarpıp dağılıyor. Yalanları için harekete geçirdikleri tüm çığırtkanların sesleri, anaların ahı, babaların sessiz gözyaşları ve milletin karnının gurultusunda parçalanıyor.

“Asgari ücrete %20 zam konuşuluyor”

Son bir senede gıdada %36, ulaştırmada %25, eğitimde %66 ve konutta %51 artış olmuş; bunun piyasalara yansıyan sonuçlarıyla milletimiz cebelleşiyor. Asgari ücrete %20 zam konuşuluyor; bütün bir yıl senden, benden iki misli alıyorlar, yerine lütuf diye birini bile vermiyorlar. Geçen sene asgari ücreti 28.000 lira önerdik, onlar 22.000 lira açıkladı; Temmuzda da “Allah versin, şükredin halinize” dediler. Haklı çıktık diye sevinmiyoruz, olan hep milletime oluyor. Hayalleri yıkılan her sene, daha da yok olan hep milletim oluyor. İşsizlik, devletin meşruiyetini aşındırıyor, toplumsal huzur yaralanıyor; 5 hatta 6 milyon “ev genci”nden bahsetmek bile, o ülkeyi yönetenler için en büyük utançtır. Bu kıskaca mahkum edilen gençlerimizi, hayat ve hayal kuramayan gençlerimizi, meşru yollar yerine zararlı yapıların, çetelerin, bölücü örgütlerin kucağına itiyorsunuz demektir. Sanal bahis, kumar ve uyuşturucu sorunu da buradan beslenmektedir. Bugün suç örgütlerinin, çetelerin haberlerini izliyoruz; en işlek merkezlerde silahlı saldırılar, cinayetler vaka-i adiyeden sayılıyor. İşsizlik artık sadece bir rakam ve istatistik değil, toplumsal dokumuzu parçalayan bir virüse dönüşmüştür. Bunlara alışamayız, normalleştiremeyiz, Türkiye’yi ve geleceğimizi çetelerin inisiyatifine terk edemeyiz. Çare iş imkanı sağlamaktır, yolu yatırımdır, hedefi üretimdir; kolay değildir, ama Türkiye potansiyeli olan, zengin bir ülkedir. Bunu mümkün kılacak olan, iktidarın tercihleridir; parti elitlerinin ballı hayatları mı, yoksa milletin dertlerine derman olmak mı?

Milletini önceleyen bir iktidar görüyor musunuz? Hayır. Çünkü ekonomiyi de kendilerine benzettiler; yolsuzluğu, rüşveti, hırsızlığı kurumsallaştırdılar. Şimdi de bunun toplumsallaşmasını izliyoruz. Balı tutan, parmağını yalamakla kalmıyor, bütün kovanı kendi malı sanıyor. Kimi Karayolları ihalesiyle milyarder oldu, kimi belediyeye çiçek satarak milyoner oldu, kimi de sosyal yardımlarla abat olduğunu zannetti. İşte biz toplum olarak, ülke olarak bu hale böyle geldik. Herkesin her şeyi kendisine hak gördüğü yerde, kimse hakkını alamaz. Kimse haksızlığı sorgulamazsa, hiçbir haksızlık ceza görmez. Bir memleketin yarısı ayrıcalık, yarısı avanta peşindeyken ne cumhuriyet kalır, ne refah olur.

“Bizi bir devlet büyüğü yönlendirdi”

Gemi su almaya başlayalı çok zaman oldu beyler ve bu kafayla giderseniz gemi batacaktır. Bu ülkeye, bu millete bu kötülüğü yapmayın. Hiçbir şey tesadüf değildir; dürüst, temiz girişimciyi, üreticiyi, çiftçiyi, tüccarı işte böyle yıldırdılar. Vergiyle, krediyle, kesintiyle, stopajla, gümrükle, ruhsatla perişan ettiler. Hesabındaki parayı çekemedi, elindeki dövizi kullanamadı. Kurallara uyması için değil, kuralları delmesi için uğraştılar. Bugün birkaç yıl içinde devasa holdinglere dönüşmüş şirketlere operasyonları konuşuyoruz. Kısa süre içinde büyük servetler edinilmiş, büyük şirketler satın alınmış. Gözaltına alınanlar “Bizi bir devlet büyüğü yönlendirdi” diyor. El hak, bir savcı da “hangi devlet büyüğü o” diye sormuyor; ama benim alın teriyle üretmeye, istihdam yaratmaya uğraşan kardeşime yapmadıklarını bırakmıyorlar.

Ticaret hayatımıza, esnafımıza, çiftçimize karşı bir başka operasyon daha yürüyor; bugün Merkez Bankası verilerine göre ticari kredi faizi %52, enflasyon beklentisi bunun yarısı. Kamu bankaları aracılığıyla zaten kendi şebekelerine istedikleri orandan kredi kullandırıyorlar. Çiftçinin traktörüne, hasadına, tarlasına haciz; ama AK Parti elitlerine ve akrabalarına geri ödemesiz döviz kredisi. Hak bunun neresinde, eşitlik bunun neresinde? Bu yağmanın sonunda ise halkın itibarı batıyor. Reel sektör borç yükü altında ezilmektedir. Bu yüksek faiz, sanayiye her geçen gün daha fazla zarar vermektedir. KOBİ’lerin takipteki alacakları %130 artmıştır.

Gittiğimiz her ilde, ilçede görüştüğümüz sanayi, ticaret ve esnaf odaları aynı durumdadır, hepsinin çığlığı aynıdır. Türk Lirası cinsi kredilerdeki sınırlar gevşetilmelidir, finansman maliyetleri öngörülebilir hâle getirilmelidir. Artık ertelenemez haldedir, haklı çıkmak istemiyoruz; milletimizin, üreticimizin hakkı teslim edilsin istiyoruz.

Hiç kuşku yok ki çetrefilli bir dünya zamanından geçiyoruz. Yaşanan dış gelişmeler bir şeylerin değişmekte olduğunu gösteriyor; ama insanlık olarak halen yeni bir düzenin, sistemin adını koyabilmiş değiliz. Bu devranda, kendi şahsi çıkar ve ajandalarını ülkesinin çıkarları olarak pazarlayan bir lider enflasyonu sebebiyle kırılgan bir zemindeyiz. Kurallar, teamüller ve ilkeler yok sayılıyor, çiğneniyor. Korkarım ki bu kuralları yerine koymak, daha iyisiyle değiştirmek için çok yol kat etmek gerekecektir. Çünkü kuralsızlık, şahıslara indirgenmiş rejimleri besliyor. Bu şahısların aralarındaki gerilimler ve çatışmalar da onların kendi ülkelerindeki iktidarlarını ve rejimlerini tahkim ediyor. Dostluklar ise kapalı kapılar arkasında gerçekleşen, pek azı dışarıya sızan kişisel anlaşmalara dayanıyor. Kazanımlar, kârlar, başarılar liderlere yararken kayıplar masum milyonların sırtına yükleniyor.

“Ülkemiz açısından Irak, Suriye, Ege ve Akdeniz”

Ülkemiz açısından Irak, Suriye, Ege ve Akdeniz gibi meselelerdeki stratejik çıkarlarımızın korunması, korunabilmesi daha zor ve ama elzem hale geliyor. Şüphesiz Kıbrıs davası bunun başında geliyor. Bundan iki hafta sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak; bu seçimler Kıbrıslı Türklerin geleceği açısından son derece önemlidir. İYİ Parti olarak duruşumuz bellidir. Önceliğimiz, adadaki Türk varlığının huzur ve güven içinde ilelebet var olmasıdır. Kıbrıs Türk halkının iradesine etki etmeyecek, bağımsız bir devlet olarak tanınmasını savunacak ve egemen, hukukun üstünlüğüne dayanan, demokratik ve şeffaf bir devlet olarak var olmasını destekleyeceğiz.

Aziz milletim, Kıbrıs davamızın bedelini yıllarca ambargolarla, benzin kuyruklarıyla, silah ambargolarıyla ödedik. Bugün ise Beyaz Saray’dan bir randevu almak için milyar dolarlık yolcu uçağı siparişi verilirken, milyonlarca hektar ormanımız yanmasın diye söndürme uçağı alamayarak ödüyoruz. Parasını verip alamadığımız F-35’lerle, Avrupa’dan tedarik edilmeye çalışılan Eurofighter’larla, kendi savaş uçaklarımızın motorsuz olduğunu öğrenerek ödüyoruz. İçeride Öcalan aracı kılınıp PKK ile pazarlık komisyonu çalıştırılıyor; dışarıda ise Trump ricacı yapılarak İsrail ile pazarlık süreci yürütülüyor. Açık ki, unuttuğumuz mücadelelerin bedelini ödüyoruz.

 “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!”

Dün Meclis çatısı altında terörist başına slogan atılması hayal bile edilemezdi; bu çatı Türk Milleti’nin iradesinin, egemenliğinin, istiklalinin ve birliğinin sembolü olan TBMM’nin çatısıdır. Bu çatı, egemenliğe, birliğe, istiklale kast eden bir caniye övgü sloganları atılacak yer değildir. O sloganları atana, müsaade edene, görmezden gelene yazıklar olsun! Bu şımarıklığa derhal son verilmelidir. TBMM’nin itibarı, gelenekleri, teamülleri, hakları ve kuralları mutlaka korunmalıdır.

Kıymetli yol arkadaşlarım, bu partiyi kurarken kimseden izin almadık, kimseden inayet beklemedik. Partimizi kuran Türk milletidir. Başınız dik, alnınız açık dolaşınız; kimseden çekinecek değiliz. Kurulduğumuz günden beri cumhuriyet, demokrasi, hürriyet, insan hakları ve kalkınma dedik. Tek adam rejimine hayır dedik. İyiler ve cesurlar hep öyle kalacak. Ne olursa olsun Türk Milleti dışında bir aidiyetimiz olmayacak. Cumhuriyeti muhafaza ve müdafaa etmek dışında bir kavgamız olmayacak. Sözümüz dün, bugün ve daima aynı olacak: Ne mutlu Türk’üm diyene!