38,2501$% 0.07
44,0976€% -0.06
51,2277£% -0.11
4.219,47%0,25
6.935,00%0,27
3.430,40%0,14
9.321,64%0,05
฿%
$%
21 Nisan 2025 Pazartesi
İran’ın Suudi Arabistan Büyükelçisi Ali Reza Inayati, Suudi Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman bin Abdulaziz’in geçen hafta Tahran’a yaptığı ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti. İran ve Suudi Arabistan ilişkilerindeki iyileşme ABD ile müzakerelerin yürütüldüğü bir dönemde gerçekleşiyor.
İran’ın Suudi Arabistan Büyükelçisi Ali Reza Inayati bugün Suudi Arabistan merkezli Al Arabiya’ya yaptığı açıklamada, Suudi Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman bin Abdulaziz’in geçen hafta Tahran’a yaptığı ziyarete ilişkin “Suudi Savunma Bakanı’nın ziyaretiyle birlikte yeni bir döneme girdik” dedi.
İnayet, İran’ın son iki yıl içinde somut adımlar attığını belirterek, geleceğin umut verici olduğunu söyledi. Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkilerin yeniden kurulmasından duydukları memnuniyeti vurgulayan Inayati “Mutluyuz ve meyvelerini topluyoruz” dedi.
Suudi Savunma Bakanı, İran’ın başkenti Tahran’a gerçekleştirdiği resmi bir ziyaretinde İran’ın dini lideri Ali Hamaeny ve Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile temaslarda bulunmuştu.
İran ve Suudi Arabistan ilişkilerindeki iyileşme ABD ile müzakerelerin yürütüldüğü bir dönemde gerçekleşiyor
Hafta sonu Roma’da İran ile ABD arasında yapılan dolaylı görüşmelerin bu hafta Umman’ın başkenti Muskat’ta devam etmesi beklenirken, ABD ve İran arasındaki nükleer program görüşmelerine ilişkin yorumlarda bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi, görüşmelerin seyrinden memnun olduğunu ifade etti.
İtalya merkezli La Repubblica gazetesi’ne konuşan Grossi, görüşmelerin cesaret verici ve ilerleme potansiyeli taşıyan bir atmosferde geçtiğini belirtti. Grossi her iki tarafın da gündemdeki konularla ilgili ayrıntılı görüşmelere hazır olduklarını vurguladı.
Roma’da, Umman arabuluculuğunda yapılan ikinci İran-AND görüşmesi yaklaşık dört saat sürdü ve İran Dışişleri Bakanlığı, görüşmeleri yapıcı ve verimli olarak nitelendirdi. Görüşmelerin, gelecek hafta Cumartesi günü Umman’ın başkenti Maskat’ta devam etmesi bekleniyor. Tarafların teknik uzmanları çarşamba günü itibariyle anlaşma taslağının detaylarını tartışmaya başlayacak.
Roma’daki görüşmelere Grossi’nin de katıldığı belirtilirken, İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekai, bugün yaptığı haftalık basın toplantısında, Grossi’nin katılımının şahsi bir inisiyatifle gerçekleştiğini belirtti.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu birden çok yöneticinin gözaltına alınmasından sonra başlamış olan Saraçhane eylemlerine katıldıkları için tutuklu olan 49 kişinin yargılanmasına başlandı. Mahkeme heyetinin duruşmayı 24 Ekim’e ertelediği açıklandı.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda yöneticinin gözaltına alınması üzerine 19 Mart’ta başlayan Saraçhane eylemlerinde gözaltına alınan ve aralarında “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla 14 tutuklunun bulunduğu 49 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul 70. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
DURUŞMA ERTELENDİ
Salon yetersizliği nedeniyle 70. Asliye Ceza yerine 27. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu’nda yapılan duruşma, tutuklu gençlerin mahkeme salonuna getirilmesinin ardından başladı. Sırayla savunması alınan gençler, görüntüleri incelemeden savunma yapmayacaklarını yineledi. Avukatlar ve gençlerin sözlerinin ardından mahkeme, savunmalar için süre verdi. Mahkeme, valiliğinin yasaklama yazısının ne şekilde tebliğ edildiğine ilişkin evrak da istedi. Duruşma, 24 Ekim 2025’e ertelendi. Cuma günü İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 99 sanıklı Saraçhane davasında 8 gazeteci ve 4 avukatla ilgili dosya ayrılmış, diğer sanıkların duruşması ise 3 Ekim’e, İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki 90 sanıklı duruşma da 4 Temmuz’a ertelenmişti.
Tavuk yemekleri, dünya mutfağının en çok tercih edilen ve en fazla çeşitliliğe sahip lezzetlerinden biri olmayı sürdürüyor. Ancak sade bir tavuk yemeğini adeta gurme bir sofraya dönüştüren en önemli unsur hiç kuşkusuz kullanılan soslar. Hem ev mutfaklarında hem de profesyonel şeflerin menülerinde tavukla uyum sağlayan soslar, damak zevkine göre farklı aromalarla hazırlanabiliyor.
İşte tavuk yemeklerine karakter kazandıran en popüler sos çeşitleri…
1. Barbekü Sosu
Amerikan mutfağının vazgeçilmezi olan barbekü sosu, tavuk etine isli, hafif tatlı ve baharatlı bir aroma kazandırıyor. Izgara tavuklarda ve kanatlarda sıkça tercih edilen bu sos, özellikle mangal keyfinin tamamlayıcısı oluyor.
2. Teriyaki Sos
Uzak Doğu mutfağından dünya mutfaklarına yayılan teriyaki sos, soya sosu, zencefil, sarımsak ve bal karışımıyla hazırlanıyor. Tavukla mükemmel uyum sağlayan bu sos, özellikle wok tavada yapılan yemeklerde öne çıkıyor.
3. Acılı Buffalo Sos
Acı sevenlerin favorisi olan Buffalo sos, tereyağı ve acı biber sosunun harmanlanmasıyla elde ediliyor. Genellikle tavuk kanatlarında kullanılan bu sos, Amerikan mutfağından çıkıp fast food zincirlerinin vazgeçilmezi haline geldi.
4. Kremalı Mantarlı Sos
Daha klasik bir lezzet arayanlar için kremalı mantarlı sos öne çıkıyor. Tavuk göğsüyle sıkça eşleştirilen bu sos, hem yumuşak dokusu hem de zengin aromasıyla sofraların yıldızı olmayı başarıyor.
5. Sarımsaklı Yoğurt Sos
Türk mutfağının geleneksel tatlarından biri olan sarımsaklı yoğurt, fırında ya da haşlanmış tavukla oldukça uyum sağlıyor. Hafif ve ferahlatıcı bir alternatif olarak özellikle diyet yapanların tercihi oluyor.
6. Hardal-Hunili Sos
Hardalın keskinliğiyle balın tatlılığı bir araya geldiğinde ortaya çıkan bu kontrast tat, tavuk etine yepyeni bir boyut katıyor. Fırında veya tavada pişirilen tavuğa farklılık katmak isteyenler için ideal.
7. Domatesli İtalyan Sosu
Domates, fesleğen, sarımsak ve zeytinyağı gibi Akdeniz esintileri taşıyan malzemelerle hazırlanan bu sos, özellikle parmesanlı tavuk tariflerinde kendine yer buluyor. Hafif ekşi ve taze bir tat arayanlara hitap ediyor.
8. Körili Sos
Hint mutfağından dünyaya yayılan körili sos, tavukla olan uyumu sayesinde artık birçok ülkede vazgeçilmezler arasında. Hindistan cevizi sütü, köri baharatı ve sarımsak gibi malzemelerle hazırlanan bu sos, farklı lezzetler keşfetmek isteyenler için birebir.
Sağlık Bakanlığı, “normal doğumu” teşvik etmek gerekçesiyle, özel tıp merkezlerinde uygulamaya konulacak yeni bir karar aldı. Artık, özel tıp merkezlerinde, tıbbi zorunluluk bulunmayan planlı sezaryen doğumlar yasaklanacak. ANKA Haber Ajansı’na konuşan kadınlar, doğum şekline kadınların doktorlarıyla birlikte karar vereceğini belirterek, “Bu karar siyasilerin değil, kadınların hakkıdır” dedi.
Sağlık Bakanlığı, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmeliği güncelleyerek, özel sağlık kuruluşlarında yeni düzenlemelere gitti. Resmi Gazete’de 19 Nisan 2025’te yayımlanan yönetmeliğe göre, tıp merkezlerinde planlı sezaryen doğumlar artık yapılamayacak. Bu tıp merkezlerinde, “normal doğum” için doğum ünitesi kurma zorunluluğu bulunacak. Bakanlık, ameliyathanesi bulunmayan tıp merkezlerinde doğum ünitesi açılmasına izin vermeyecek. Yeni düzenlemeye göre kayıtlar elektronik ortamda tutulacak ve denetimler arttırılacak.
Kadın hakları savunucuları ise iktidarın doğum şekline yönelik müdahalelerini sert şekilde eleştirdi. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Arzu Sena Topuz, son dönemde artan sezaryen karşıtı söylemleri, “kadınların bedensel haklarına yönelik bir tehdit” olarak değerlendirdi.
Topuz, siyasilerin “fıtrata uygun doğum” açıklamaları, Diyanet’in sezaryeni dine aykırı bulan ifadesi ve Sağlık Bakanlığı’nın sezaryeni hedef alan görsellerinin bilim dışı ve cinsiyetçi olduğunu belirterek, futbolculara “Doğal olan normal doğumdur” yazılı pankart taşıttırılmasını da bu yaklaşımın bir başka örneği olarak gösterdi.
Sezaryenin, hem anne hem bebek için hayati bir tıbbi müdahale olabildiğini belirten Topuz, “Kadınlar kendi bedenleri ve hayatları hakkında karar verdikleri için dahi şiddete uğrayabiliyor” dedi. Arzu Sena Topuz, devletin asıl önceliğinin, doğumda sağlık hizmetlerine erişimin sağlanması olması gerektiğini vurguladı. Topuz, doğum şekline kadınların doktorlarıyla birlikte karar vereceğini belirterek, “Bu karar siyasilerin değil, kadınların hakkıdır” ifadelerini kullandı.
“Aile değil kadın odaklı politikalara ihtiyacımız var”
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Avukat Sema Yurtbilir Yavuz da tıbbi gerekçe olmadan sezaryen doğumun Sağlık Bakanlığı tarafından yönetmelikle sınırlandırılmasını, kadınların sağlık hakkının ihlali olarak değerlendirdi.
Yavuz, Anayasa’ya göre temel hak ve özgürlüklerin yalnızca kanunla ve özlerine dokunulmaksızın sınırlandırılabileceğini hatırlatarak, yönetmelikle yapılan bu düzenlemenin hukuka aykırı olduğunu ifade etti.
Bu uygulamaların sadece sağlık politikası değil, siyasal iktidarın aile ve nüfus odaklı politikalarının bir parçası olduğunu belirten Yavuz, 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesinin ardından bu tür uygulamaların hız kazandığını vurguladı. “Her yıl yüzlerce kadın cinayeti yaşanırken, aile değil, kadın odaklı politikalara ihtiyacımız var” diyen Yavuz, doğum şekline kadınların ve hekimlerin birlikte karar vermesi gerektiğini söyledi.
Yönetmelik neyi içeriyor?
Sağlık Bakanlığı’nın, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmeliği, 19 Nisan’da Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmeliğin, “Sağlık kuruluşunun tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri” başlıklı 6. maddesinin 8. bendinde, “Tıp merkezinde normal doğum yaptırılmak istenmesi halinde Ek-4/Ç’de yer alan kriterler kapsamında kuruluş bünyesine doğum ünitesi eklenmesi zorunludur. Ameliyathanesi bulunmayan tıp merkezinde doğum ünitesi kurulmasına izin verilmez. Tıp merkezinde planlı sezaryen yapılamaz” ibaresi yer alıyor.
“Normal doğum” tartışmaları nasıl başladı?
Türkiye’de sezaryen doğum tartışmaları, 4 Temmuz 2012’de, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na eklenen sezaryen maddesiyle de yaşanmıştı.
CHP, 2012’de, 6354 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 153. maddesine eklenen, “Gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilir” şeklindeki düzenlemenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu, Anayasa Mahkemesi düzenlemeyi Anayasaya uygun bularak iptal istemini reddetti.
Kamuoyunun tepkisine neden olan Anayasa Mahkemesinin çoğunluk görüşüne katılmayan 4 üyesinin karşı oy gerekçesinde, “sezaryen yasağının Anayasa’nın 17. maddesinden kaynaklanan kadının tek başına tasarruf alanında kalan doğum yöntemini seçme özgürlüğüne getirilmiş, demokratik bir toplumda zorunlu olmayan, ölçüsüz bir müdahale olduğu sonucuna varmak gerekir” şeklinde ifadeler yer almıştı.
Anayasa Mahkemesinin, doğumun, tıbbi zorunluluk halinde sezaryenle yaptırılabileceğine ilişkin kanun hükmünün iptal istemini ret kararının gerekçesi 17 Aralık 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.
İptal isteminin reddedilmesinin ardından gündemden düşen sezaryen tartışmaları, Diyanet İşleri Başkanlğı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun internet sitesindeki bir soruya verdiği yanıt üzerine kamuoyunun gündemine yeniden geldi.
Din İşleri Yüksek Kurulunca, 25 Eylül 2020 tarihli, “Sezaryen yöntemiyle doğumun dini hükmü nedir?” şeklindeki soruya verilen yanıt, kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu soruya, “Uzmanlara göre, anne ve bebek açısından sağlıklı olan normal doğum olup sezaryen sadece tıbbi zorunluluk halinde başvurulabilecek bir yöntemdir. Buna göre tıbbi zorunluluk olmadıkça sezaryen yöntemine başvurmak dinen de uygun değildir” şeklindeki yanıtı, kadınların tepkilerine yol açtı.
Normal Doğum Eylem Planı Tanıtım Toplantısı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, 3 Ekim 2024 tarihinde, “Doğal Olan Normal Doğum” temasıyla düzenlenen “Normal Doğum Eylem Planı Tanıtım Toplantısında” konuya ilişkin, “Anne adaylarımızı fıtratlarındaki bu mucizeyi bu eşsiz bilgeliği kucaklamaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı. Sağlık Bakanlığı, aynı tarihte, sosyal medya hesabından “Annecim Başardık” başlığıyla bir video paylaştı. Paylaşılan videoda, “Normal doğum yapan anneler ile bebekleri arasında ilk andan itibaren sağlıklı bir bağ kurulur. Anne emzirmeye hemen başlayabilir ve günlük hayatına çok kısa zamanda dönebilir. Tıbbi olarak zorunluluk olmadıkça doğal ve sağlıklı olan normal doğumdur” sözlerine yer verildi.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 21 Ekim 2024 tarihinde Youtube resmi hesabından “Sağlık Bakanlığı (Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü) Öncelikli Yayın” başlığıyla, bir video paylaşmış ve videoda “Fedakarlıklar doğal, bulantı doğal, duygusallık doğal, aşermek doğal, fiziksel değişim doğal ama sezaryen doğum doğal değil” sözlerini kullandı.
“Normal doğum” tartışmaları, Süper Lig’in 31. haftasında takımların sahaya çıkarken taşıdığı “Doğal olan normal doğum” pankartları ile gündeme tekrar geldi. Başta kadın dernekleri olmak üzere birçok kesim bu olaya tepki gösterdi.
Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan 19 Nisan’da, Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Açılış Töreni’nde, “Bakanlığımızın normal doğumu teşvik etmesi, müdahale yerine normal doğumu özendirmesi sizi niçin bu kadar rahatsız ediyor?” açıklmasını yaptı.
ABB Başkanı Mansur Yavaş, Yerel Reform Buluşmaları toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Yavaş, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek eylemlerine katılan gençlerin tutukluluğunu eleştirdi ve CHP’ye kayyum atanacağını söyleyen Rasim Ozan Kütahyalı’nın serbest bırakılmasına tepki gösterdi.
Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Kent Konseyi (AKK) binasında ABB, AKK ve Yerel Reform Girişimi Derneği işbirliğiyle düzenlenen 5. Yerel Reform Buluşmaları toplantısında gündeme ilişkin konuştu.
“Yerel Seçimlerin 1. Yılında Belediyeler” başlığı altında konuşma yapan Yavaş, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
“HUKUK DIŞI UYGULAMALAR”
Birçok bakanlıkla belediyenin irtibat kuramadığını, bakanlıkların belediyeyi görmezden geldiğini söyleyen Yavaş, “Geçen hafta biliyorsunuz çeşitli illerdeki emniyet görevlilerinin Ankara’da özel bir göreve çağrıldığı gündem oldu. Herkes başladı konuşmaya. Kimsenin aklına asayiş gelmedi maalesef. Ya CHP’ye kayyum atanacağı akıllara geldi, ya büyükşehir belediyesine ya da diğer belediyelere operasyon yapılacağı akıllara geldi. Böyle bir ülkede fikir özgürlüğünden veya tarafsız bir hizmetten bahsedebilir miyiz? İnsanların en son aklına gelmesi gereken şey ilk gelir oldu. Hukuk dışı uygulamalar aldı başını gidiyor” tepkisini gösterdi.
ÇİFTE STANDARDA DİKKAT ÇEKTİ
Tutuklanan siyasileri, gazetecileri ve öğrencileri anımsatan Yavaş, CHP’ye kayyum atanacağını söyleyen Rasim Ozan Kütahyalı’nın serbest bırakılmasına tepki gösterdi. Yavaş, “Hukuk sistemi ‘kolay kolay kimseyi tutuklamayın’ der. Ama siz direkt tutuklarsanız, yargılamanın bir anlamı kalmıyor. Son günlerde sizlerin işine gelen bazıları tutuklanır, bazıları dokunulmaz olursa, Ankara’da operasyon yapılacak CHP’ye kayyum var deyince borsadaki kaybı gördünüz. Bu şahıs tutuklanmadı. Madem onu tutuklamıyorsun, diğerlerini niye tutukluyorsun” ifadelerini kullandı.
“CUMHURBAŞKANI BİR GÜN TUTUKLU KALMAMIŞ”
Yazarımız Barış Pehlivan’ın yazısından alıntı yapan Yavaş, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın tutukluluk haline vurgu yaparak “9 yıl yüz kızartıcı suçtan ceza alan 1 ay yatıp çıkacakmış. 1 yıl 7 ay cezayı verdiğinizi farz edelim. E yatmayacak niye tutuyorsunuz hala içeride? Oradan gelelim Ekrem Beye(İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı adayı). Aynı suçlarla sayın Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip Erdoğan) hakkında zamanında davalar açılmış. Bir gün tutuklu kalmamış. O zamanki hukuk sistemiyle şimdiki arasındaki fark bu” diye konuştu. Yandaş gazetecilerin, tutuklama kararlarına ilişkin erkenden bilgi sahibi olmasına tepki gösteren Yavaş, “Bunun maliyeti nedir? 50 milyar dolardır. Fakir fukaradan tasarruf adı altında toplayıp emekliye, asgari ücretliye veremediğiniz parayı, bir hukuksuzluğa harcadınız” dedi.
“DERHAL SERBEST BIRAKIN”
Yavaş, CHP’li belediyelerden memnuniyet oranının yüzde 58 olduğunu anımsatarak “bu verilerin bir kısmı iktidar eline geçmiş olacak ki belediyeleri itibarsızlaştırmaya başladılar. Sizin bir daire başkanınızın evinden, 26 kilo altın 2 milyon dolar para çıkmış. Üst düzey biri de değil, daire başkanı. Sizin yine üst düzey bürokratlarınız, İstanbul’daki lüks villa projelerinde sıraya girmişler. Hiç bunları sormaz mısınız? Bu paraların kaynağı nedir. Lütfen bize yaptıklarınızın aynısını kendi bürokratlarınıza da yapın. Derhal Ekrem başkanı serbest bırakın” ifadelerini kullandı.