39,4267$% 0.13
45,7237€% 0.23
53,6507£% 0.35
4.308,11%0,56
7.065,00%0,56
3.394,72%0,29
9.350,01%0,41
4227773฿%1.30559
39.42$%-0.0671
16 Haziran 2025 Pazartesi
Bir zincirleme yıkım senaryosu: Türkiye
AKP treninin kirası sır oldu
Sessiz çığlık: Medusa’nın kadim öğretisi
Zam Yağmuru, Borç Dağları ve Sessiz Çöküş
"Dedelerimizin Tapu Senedi, Bizlerin de Geleceği"
Ankara'nın Trafik Problemleri: Nedenleri ve Çözüm Yolları
Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantının ardından açıklama yapıyor.
AYRINTILAR GELİYOR…
AK Parti, vergi adaletini sağlamak ve kayıtdışılıkla etkin mücadele amacıyla hazırladığı “Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ni Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu.
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, 21 maddelik teklifin sadece bir vergi düzenlemesi olmadığını, aynı zamanda ekonomik adaleti tesis etmeye yönelik stratejik ve yapısal bir reform olduğunu vurguladı.
Güler, TBMM’de yaptığı açıklamada, “Herkesin gücü oranında vergi ödediği, vergiye güvenin teşvik edildiği, dürüst mükellefliğin ödüllendirildiği bir mali sistem inşa etmekte kararlıyız” dedi.
Yeni düzenleme ile öne çıkan başlıklar şöyle:
Kayıtdışı ekonomiyle mücadele kapsamında, kambiyo ve kıymetli maden işlemlerinde Cumhurbaşkanı’nın yetkileri güncelleniyor.
Elektronik yoklama sistemine hukuki geçerlilik kazandırılarak vergi denetiminde dijitalleşme artırılıyor.
Sahte belge düzenleyenlerle etkin mücadele için düzenlemeler getiriliyor.
Gelir İdaresi personelinin sahada etkinliğini artırmak için fazla mesai ücretleri yükseltiliyor.
İthalatta ÖTV teminatlarının KDV matrahına dahil edilmesiyle vergi kayıplarının önüne geçiliyor.
LPG sektörüne yeni düzenleme: Akaryakıt sektöründe uygulanan sınırlamaların benzeri, LPG dağıtımında da uygulanacak.
Teknoloji geliştirme bölgelerinde teşviklere üst sınır getirilerek kamu maliyetinin sürdürülebilirliği hedefleniyor.
Organize sanayi bölgelerine özerklik ilkesi netleştiriliyor.
Kamu görevlilerine yönelik giyim yardımıyla ilgili usul hatalarında geriye dönük mali ve idari takibat kaldırılıyor.
Güler, açıklamalarında “Bu teklif sadece vergi oranlarını değil, mali sistemin güvenilirliğini ve şeffaflığını artırmaya yönelik bir dönüşüm belgesidir. Vergiden kaçınan değil, vergiye güvenen sistem istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılacak artışlarla ilgili soruya yanıt veren Güler, “Temmuz başında TÜİK verileri açıklanacak. Sonrasında Hazine ve Maliye Bakanımız ile Çalışma Bakanımız ve Sayın Cevdet Yılmaz’ın başkanlığında bu konu değerlendirilecektir” dedi.
İran-İsrail gerilimiyle ilgili de konuşan Güler, “Dünya barışı ve bölge güvenliği için diplomasinin sürdürülmesi gerekiyor. Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde çözümden yana tutumunu sürdürüyor” dedi.
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in talihsiz bir kazada hayatını kaybetmesinin ardından, Belediye Meclisi olağanüstü toplanarak yeni başkanını seçti. Yapılan oylamada, Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildi.
CHP’li Ferdi Zeyrek’in elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirmesi sonrası yapılan seçim, büyükşehir meclisinde geniş bir mutabakatla gerçekleşti. 87 üyeden oluşan Belediye Meclisi’nde CHP’nin 58, AK Parti’nin 16, MHP’nin 12, İYİ Parti’nin 1 ve bağımsız 1 üyesi bulunuyordu. Partiler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin aday göstereceği isim dışında başka bir aday çıkarmama konusunda uzlaştı.
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından aday gösterilen Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, yapılan seçimde 87 oyun 85’ini alarak büyük bir destekle Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi.
Yeni başkan Dutlulu, yaptığı ilk açıklamada merhum Ferdi Zeyrek’in ideallerine sahip çıkacaklarını belirterek, Manisa’ya hizmet için var gücüyle çalışacağını ifade etti.
Bu gelişme, Manisa siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Öcalan’ı TBMM’ye getiremeyenler bir komisyon marifeti ile Türkiye’yi Öcalan’ın ayağına götüreceklerse buna sonuna kadar direneceğimiz” dedi. Dervişoğlu, TBMM’nin bypass edildiğini ve komisyon kapsamında role zorlanmak istendiğini vurguladı. İsrail ve İran arasındaki gerginliğe de değinen Dervişoğlu, “Tehlike kapıya dayanmıştır. Milli birliğe ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz aşikardır” şeklinde konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ı ziyaret etti. Yeniden Refah Partisi’ndeki görüşmede İYİ Parti Siyasi İşler Başkanı Enver Yılmaz, İYİ Parti Genel Sekreteri ve Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, İYİ Parti Uluslararası İlişkiler Başkanı Ahmet Kamil Erozan ve İYİ Parti STK İlişkileri Başkanı Alper Akdoğan da yer aldı. Dervişoğlu ve Erbakan görüşme ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
“Son hedefin Türkiye olacağına işaret etmiştim”
İsrail ve İran arasındaki gerginliğe değinen Dervişoğlu, “Buna bağlı uyarılarımızı çok önceden yapmıştık. Cennet mekan Necmettin Erbakan hocamızın bundan 50 yıl önce işaretlerini verdiği tehdit artık kapımıza dayandı. Dünden bugüne yaşananları kapsamlı bir şekilde ele almamızın zaruretine işaret etmek istiyorum. Genel Başkan olduğum andan itibaren bölge coğrafyasının yeniden tanzim edilmesine yönelik adımların atılacağının ve bunların beraberinde getireceği tehlikeleri hep tarif ettim. Bölgede bir lidersizleşme yaşanacak, Irak’ta olduğu gibi Suriye’de yaşanan gelişmelere bağlı olarak Suriye bölünecek, bir terör koridoru oluşturulacak, akabinde de İran’da benzer olayların yaşama geçirilmesi için stratejik adımlar atılacak demiştim. O zaman dilimi içerisinde son hedefin de Türkiye olacağına işaret etmiştim. Bugün yaşananlar tam da tarif ettiğimiz gibi ama bütün bunlara bakarak haklı çıkmanın mutluluğu içinde değilim. Keşke haksız çıksaydık diye bir temenniyi de ifade etmeyi yarar görüyorum.” dedi.
“Tehlike kapıya dayanmıştır”
Tüm yaşanan gelişmelerin Türkiye’nin aleyhine olduğunu kaydeden Dervişoğlu, “Bu gelişmeler yarattığı tehlikeyi de hissettirecek hale gelmiştir. Bir taraftan güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyayız. Bir taraftan da bu olayların beraberinde getirdiği ekonomik sorunların yakıcı sonuçlarıyla da uğraşmak mecburiyetinde kalacağız. Ez cümle diyorum ki; tehlike kapıya dayanmıştır. Milli birliğe ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz aşikardır. Bizi, bu tehdide muhatap olmuş devletlerden ayıran en temel özelliğimiz üniter devlet yapımız ve milli kimliğimizdir. Dolayısıyla her şeyden daha fazla üniter devlet yapımıza sahiplenmeli ve milli kimliğimize helal getirebilecek adımların atılmasından uzak durulması gerekir.
“Türkiye’nin başında başka sorunlar da var”
Erbakan’ın ekonomik sorunlara işaret ettiğini hatırlatan Dervişoğlu, “Bu konudaki görüşlerimizde hem fikiriz. Ama Türkiye’nin başında başka sorunlar da var. Türkiye’de yeni anayasa da konuşuluyor. Bu da torba kanun mantığı ile gerçekleştirilmek isteniyor. TBMM’de anayasa ve adalet komisyonları var. Böyle komisyonlar varken Erdoğan’ın sarayda oluşturduğu 11 kişilik komisyon yeni anayasa hazırlıklarını şimdiden yapmaya başladıklarını söylüyorlar” dedi.
“Sonuna kadar direneceğiz”
Terör örgütü PKK’nın elebaşı Öcalan’a yapılan çağrıyla başlayan süreç kapsamında, milli birlik ve kardeşlik adın altındaki komisyondan da bahsedildiğini belirten Dervişoğlu, “Bu komisyonun oluşturulması halinde beraberinde getireceği tehlikeleri karşılıklı olarak tezekkür ettik. TBMM’de bir iddia vardı, Sayın Bahçeli bir ifadede bulunmuştu. ‘Öcalan gelsin DEM kürsüsünde konuşsun ve örgütünü feshetsin’ denmişti. Buna olan karşı duruşumuzu o günlerde ifade etmiştim. Dünden bugüne kanaatlerimizde bir değişiklik yoktur. Öcalan’ı TBMM’ye getiremeyenler bir komisyon marifeti ile Türkiye’yi Öcalan’ın ayağına götüreceklerse buna da sonuna kadar direneceğimizin bilinmesini istiyorum” şeklinde konuştu.
Dervişoğlu şöyle devam etti:
“Bu süreçte TBMM bypass edilmiş ama kurulan komisyon marifetiyle de bir role zorlanmak isteniyor. Bütün olup bitenlerin hangi çerçevede gerçekleştiği kamuoyunun malumudur. İktidar sanki devlet de işin içindeymiş gibi sunarak MHP, DEM, İmralı ve Kandil beşgeninde bu süreci sürdürüyorlar. Bu yeni komisyonun inşa edilmesi çabası da TBMM’nin böyle bir suça alet edilme arzusundan kaynaklanmaktadır”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin cumhurbaşkanı adayı ve görevden alınan tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun duruşmasını izledikten sonra İmamoğlu’nu cezaevinde ziyaret etti. Özel, “İki sayfalık mütalaanızda en sonunda ‘Ekrem Başkan cezalandırılsın’ diyorsunuz ya, Ekrem Başkan her şeyi anlattı, döndü baktı. Ben kürsüden daha kısalabilen bir savcı bugün gördüm. Mümkün olsa içinden gidip Çağlayan Adliyesi’ne yeraltından gidecekti. Oluru var mı, bilmiyorum ama varsa Akın Gürlek gelsin, kendi otursun. Sonra karşımıza böyle çıkınca kürsüde kaybolan savcı” dedi.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve görevden alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik ifadeleri nedeniyle yargılandığı davada, Silivri’deki Marmara Kapalı Cezaevi’ndeki duruşma salonlarında ikinci kez hakim karşısına çıktı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de duruşmayı izledi ve ardından İmamoğlu’nu cezaevinde ziyaret etti. Özel, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, “Bu kadar da düşman hukuku olur mu, bu kadar da haksızlık olur mu, bu kadar vicdansızlık olur mu? Bu kadar kötülüğü nerede biriktirmiş bunlar” dedi. Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“O yüzden bir diplomanın 32 yıl sonra parantez içine ‘acele’ yazılıp Yüksek Seçim Kurulu’na verilebilir… Ne durumda veriliyor? Sadece cumhurbaşkanı adaylığında veriliyor. Yani düşün ki bir başsavcı, üniversiteye baskı yapıyor, ‘Haydi acele’ diyor. ‘YSK dahil birçok kuruma verilebilir’ diyor filan. Bir görev vermişler beyefendiye, Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı yaptırmayacak. Hatırladık ahmak davasını. Süleyman Soylu, ‘Yurt dışına gidip bizi şikayet eden ahmak’ dedi. O da ‘Kazandığımız seçimi iptal ettirenler ahmak’ dedi. Yani Süleyman Soylu’ya ‘Sensin o’ dedi. Bunu Yüksek Seçim Kurulu’na, ‘Efendim kurul halinde çalışan kamu görevlilerine hakaret’ diye alıp oradan ceza verdiler. Niye? Siyasi yasak gelsin diye. Bugünkü davayı hepiniz takip ettiniz. Konuşuyor, ‘Sen bizim evlatlarımıza yapıyorsun ama senin evlatlarına dahi bu kötülükler yapılmasın diye iktidar olacağız’ dedi. Ben dedim ‘Bu iyi bir şey, iyi bir şey söyledi başkan’. Efendim savcıyı ve ailesini tehdit etmekmiş. ‘Senin bizim evlatlarımıza yaptığını biz size yapmayacağız, senin evlatlarının dahi bu muamele ile karşı karşıya kalmamasının güvencesi biziz’ lafından bugünkü mahkemeyi icat etmişler.
“Ekrem Başkan kayıtlara geçirdi; bir iktidar, güçlüyken bunları yapmaz”
Seri mahkeme açıyor. 8 bin bilirkişi var. Bunların içinde hep aynı adam tesadüfen çıkıyor. Bu aynı adam Ekrem Başkan’ın aleyhinde olmayacak raporlar yazıyor. ‘Neden hep bu aynı Satılmış’ diyor. Adamın adı Satılmış. Buradan ‘bilirkişiye hakaret’. Yahu adama ismini söylemek hakaretse babası neden bu ismi koymuş, anası niye koymuş? Neden Türkiye’de Satılmış diye bir ismi deftere kaydediyorsunuz? Cüzdan veriyorsunuz, ehliyet veriyorsunuz. Üstünde Satılmış yazıyor, adamın ağrına gitmiyor. ‘8 bin bilirkişiden dön dolaş her dosyamızda aynı Satılmış’ dedi diye ‘Sen adama satılmış dedin’ falan. Bunların hepsi topyekûn şöyle bir şey; çok büyük bir korkunun, çok büyük bir endişenin ifadesi. İçeride üzerinde büyük bir mutabakatımız olduğu bir konuyu Ekrem Başkan mahkeme kayıtlarına geçirdi. O da şudur; bir iktidar, güçlüyken bunları yapmaz. Bu, tükenmekte olduklarının, son sayfaya geldiklerinin ispatıdır. Muhaliflerine zulmeden, muhalifini susturan, hapseden, rakibinden korkup onun diplomasını iptal edenler; bunu tükendikleri için, bittikleri için, sona geldikleri için, kaybettikleri için yapıyorlar. Biz bugün bununla ilgili bir duruşmayı daha burada takip ettik.
Ben biliyordum bu işin o gün biteceğini, hani ‘ahtapot’ diyordu da gerçek ahtapotu gösterdik ya, sonra bir daha denmez oldu. ‘Turpun büyüğü’ diyorlardı ya, daha artık söylenmez oldu. Çünkü ‘turpun büyüğü’ dediği gün esas gizli tanığın, Çınar’ın gidip de ifade verdiği ortaya çıktı, anında haberdar edildiği. Güya bir mahkeme, soruşturma, gizlilik var. Gizlilik bize var, avukatlara var ama yandaş kanallara yok. Akıl almaz bir biçimde, inanılmaz bir biçimde saldırmaya devam ediyorlar. Hepiniz biliyorsunuz, cümle alem şahit ki dünün yalanı bugün çürütülüyor ve bugün yeni bir yalan uyduruluyor. Dünün yalanlarını tekrar edebiliyorlar mı arkadaşlar? 560 milyar liralık yolsuzluğu, belediyenin bütün bütçesinin 490 milyar olduğu ortaya çıktıktan beri. Hani bin 200 cep telefonu? Hani kasalardan çıkan paralar? Ne çıktı sonra? Kasadan meğerse bir tek mermi çıkmış. Bir açıklama duydunuz mu? Kardeşim bu kasadan sadece beylik silahının mermisi çıkmış. Dolar görüntüsü? ‘E görüntü yoktu, stok video kullandık.’ Kasa kadar, stok video kadar şey başına düşmesin de sana bir şey olmasın.
“Milletimize bu kötülüğü şikayet ediyoruz”
Milletimize bu kötülüğü şikayet ediyoruz. Anadolu’da olmayan bir kötülük. Köyümüzde, mahallemizde, beldemizde, ilçemizde, evimizde olmayan bir kötülük. Bu kadar kötülük Konya’nın uçsuz bucaksız tarlalarına ekilse şu kadar çim vermez. Anadolu toprağı bu kadar kötülüğü büyütmez. Benim merak ettiğim bu başsavcı, bugün bazı görevlerini aldığı, yaptıklarını bildiğim, neden alındığını bildiğimiz o başsavcının altındaki savcı ve bunlara bu talimatları verenler, bu siyasi operasyonu yönetenler bu kadar mı iktidara muhtaçsınız? Bu kadar mı iftiraya muhtaçsınız? Bu kadar mı haksızlığa bel bağladınız? Bu kadar mı gerçeğiniz yok? Haydi hodri meydan. Gerçekten bir para kasası gösterin ki içinde rüşvet parası olsun. Bir lira ispatlamadılar. Ne diye çıktılar, nereye vardılar? Onları buraya yollayanlar, ‘Bulacaksınız’ demişler. Kişi kendinden bilir işi. Gelip de arayanlar da ‘Bulacağız’ demişler. Kendini Türkiye’nin en iyi hukukçusu sanıyor ya. Kara lekesin sen tarihe, hem mesleğe hem bakanlığa hem memlekete. Kara lekesiniz siz. Ellerinizdeki pisliği, sizleri görevlendirenlerin size emanet ettiği pisliği tertemiz arkadaşlarımıza bulaştıramazsınız, bulaştıramadınız.
O Ekrem Başkan’ın gömleği gibi bu beyaz gömlek. Kirletemeyeceksiniz. Bu beyaz gömleklerimizi kirletemediniz, kirletemeyeceksiniz. Ekrem Başkan’ın üstünde halen daha ‘Beyaz gömleğimi kirletemezsiniz’ dediği o gömlek var. Ne oldu bugün? Allah kimseyi bugün o savcılık makamında oturan genç arkadaşın durumuna düşürmesin. Ekrem Başkan anlattı. Sonra sordu, ‘Bu mu ya’ dedi; ‘Bu mu’. Kıpkırmızı olmuş. Ekrem Başkan’dan gözünü kaçıramadı, kaçırdığı ilk anda bilgisayarı açıp onunla çalışmaya başladı. İki sayfalık mütalaanızda en sonunda ‘Ekrem Başkan cezalandırılsın’ diyorsunuz ya, Ekrem Başkan her şeyi anlattı, döndü baktı. Ben kürsüden daha kısalabilen bir savcı bugün gördüm. Mümkün olsa içinden gidip Çağlayan Adliyesi’ne yeraltından gidecekti. Ne diyeyim ya hu? Onun da bir anası var, babası var, çocuğu var yüzüne bakacak. Bu çocukları bu hâle getirmeyin. Oluru var mı, bilmiyorum ama varsa Akın Gürlek gelsin, kendi otursun. Nelerin altına imza attırıyorsunuz, neler yazdırıyorsunuz, neler yaptırıyorsunuz? Sonra karşımıza böyle çıkınca kürsüde kaybolan savcı. Ben devlet fikrine inanan bir adamım. Ben devlet fikrinin sahibi bir insanım. Devlet parasız yatılı sınavıyla 10 yaşından beri devlet okuttu, büyüttü beni. Devletin savcısı bu hâle düşmez. Yazıklar olsun. Bu gencecik insanları, o özel mülakatlarla alıp, özel tayin edip, özel görevlendirip, özel siyasi vazifeler verip bu hale düşürenlerle. Ben yargılayanların yargılandığı, yargılananın yargıladığı bugünü unutmam. Kimse unutmasın.”
Özel, CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu görüşmesine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Parti içi dayanışmayı artıracak her türlü görüşme, olumlu görüşmedir. Ekrem Başkan’ın altını çizdiği de o görüşmeden bir gün sonra da sosyal medyada bir sürü yalanlar üretilmişti. Böyle efendim Ekrem Başkan demiş ki, ‘Mitingler zayıf oluyor, siz de katılsanız’ falan. Bugün gazeteci arkadaşlar sordular Ekrem Bey’e, ‘Mitingler nasıl’ diye. ‘Muhteşem’ dedi, mitinglerden memnuniyetini söyledi. Dedi ki, ‘O gece söylenen, o trollerin yazdığı her şey yalan. Doğru olan Genel Başkanımızın yapması gereken bir şey var. O kurultayı yapan kişi kendisi, çünkü partinin o anki iktidarı o. Talebiyle yöneten kişi de benim. Benden talep etti. Ben o kurultayda şaibe görmedim. Siz gördünüz mü’. Genel Başkan da demiş, ‘Olur mu, ben video çektim. Kurultayın tertemiz olduğunu kimsenin lekeleyemeyeceğini’ söyledim. Ekrem Bey de bundan büyük memnuniyet duymuş. Bunu herkes bir daha duysun istiyor Ekrem Bey. Çünkü ‘Ben burada televizyonlarda partimin böyle haksızca tartıştırılmasına önceki Genel Başkanımızın böyle eleştirilmesine, işte niye bir şey demiyor diye.’
Genel Başkan da demiş ki, ‘Mahkemeye gitmem dedim. Zaten bir yıl önce de çektim’. Ekrem Bey diyor ki, ‘Genel Başkan’ın yönettiği ve talep edip de bana yönettirdiği, benim Divan Başkanı olduğum kurultayda, sonrasında bütün delegelerle bir daha geldik. Bin 170 oyla, delegeler geçerli oyların tümünü vererek bir kez daha irade tazelediler. Hâlen daha biz bu hâldeyken partinin iktidara yakın, müzahir ya da iktidarın lehine kullanılan birtakım kanallarda bu anlamda tartıştırılmasından duyduğu rahatsızlığı ifade ediyor. Ekrem Başkan’la Kemal Bey’in görüşmesi, zaten olması gereken bir görüşmedir. Ben en son dün Babalar Günü’nde görüştüm. Her fırsatta görüşüyoruz Kemal Bey’le. O isterse, ben istersem burada hiçbir sorun yok. Mesele, birtakım CHP’nin karışmasından menfaat uman kişilerin ve onların parti içinde kullandıkları aparatların verdiği hasar. Bu hasar olmasın istiyor. Zaten bu yapılan işlerin sonuç odaklı değil, süreç odaklı ve partiyi tartıştırmak için olduğunu görüyoruz. Bu kadar ağır yükümüz, derdimiz, tasamız, mücadelemiz, yasımız varken öyle 3-5 tane soytarıya zaten pabuç bırakmayız.”