40,9969$% 0,56
47,7348€% 0,63
55,2204£% 0,66
4.396,12%-0,24
7.188,00%-0,25
3.342,02%-0,18
11.134,73%1,58
4680224฿%1.07923
40.93$%0.09657
20 Ağustos 2025 Çarşamba
Bir zincirleme yıkım senaryosu: Türkiye
Deprem Yalnızca Binalarda Hasar Bırakmadı; Depremler Ahlaki Değerlerimizi De Derinden Sarstı
Kerbelâ'nın yüzlerce yıllık yası: Muharrem ayı
İktidara Giden Yol
Umut Yılmaz’a Suç Duyurusu Şoku! Öztürkmen, Asfalt İhalesini Yargıya Taşıyor
Koruma Kararıyla, Raporlarla, İhmallerle Ölüme Giden Yol
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından 22 Mart 2025’te Ankara’nın Kızılay ve ODTÜ bölgelerinde düzenlenen protestolara katılan çok sayıda vatandaş, beş ay sonra ifadeye çağrıldı.
ANKA Haber Ajansı’nın edindiği bilgiye göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla Ankara İl Emniyet Müdürlüğü, protestolara katıldığı tespit edilen kişileri ifade vermeye davet etti.
İfade çağrılarında, eylemin Ankara Valiliği’nin 21-25 Mart tarihleri arasında ilan ettiği eylem yasağına rağmen gerçekleştirildiği vurgulandı. Emniyet tarafından ifade işlemleri sırasında katılımcılara şu suçlama yöneltildi:
“Valilik makamının eylem yasağına rağmen, 22 Mart 2025 Cumartesi günü Kızılay’da toplanarak Atatürk Bulvarı’nı trafiğe kapattığınız ve görevli emniyet mensuplarına taş, sopa vb. cisimlerle saldırdığınız tespit edilmiştir. Bu nedenle 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla ifadeniz alınacaktır.”
Soruşturmanın Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) tarafından yürütüldüğü öğrenildi.
İmamoğlu’nun gözaltı ve tutuklanmasının ardından Türkiye genelinde büyük protestolar düzenlenmiş, özellikle gençlerin yoğun katılım gösterdiği Ankara’daki gösteriler günlerce kamuoyunun gündeminde kalmıştı.
İYİ Parti Mardin İl Başkanı’nın istifasının ardından, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 22 il başkanından ortak açıklama geldi. Açıklamada, Türkiye’nin bir kez daha PKK üzerinden bir çözüm sürecine sürüklenmek istendiği ileri sürülerek, “Tanıyacak temsilci Türkiye Cumhuriyeti’dir, İmralı canisi değil” ifadeleri kullanıldı.
İYİ Parti il başkanları, Ekim 2024’te başlayan sürecin, büyük Türk milletinin birliğini ve Cumhuriyet’in üniter yapısını hedef alan bir kalkışma olduğunu savundu.
“Bir delilik hali, tüm siyaseti sarmış durumda. PKK, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile eşit görülme cüretine eriştirilmiştir. Biz terörle pazarlık değil, mücadele ederiz.”
İl başkanları, çözüm sürecine benzer girişimleri sert dille eleştirerek, Türkiye’yi Sevr’den BOP’a uzanan senaryolarla bölmeye çalışan zihniyetin yeniden sahnede olduğunu öne sürdü:
“Terörist başının tavsiyesiyle başlatılan süreçler, silahla başaramadıklarını masada başarma girişimidir. Bu senaryoya evet demeyeceğiz.”
Açıklamada, kayyım uygulamaları ve Kürt seçmenin iradesi üzerinden yürütülen tartışmalara da net tavır kondu:
“Kürtlerin temsil makamı, terör örgütü ya da İmralı değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.”
İYİ Parti’nin yeni Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun sürece dair 16 ay önce yaptığı uyarılara dikkat çekilen açıklamada, iktidarın dış politikası ve iç güvenlik stratejileri de eleştirildi.
“ABD Büyükelçisi’nin sömürge valisi gibi konuştuğu, İsrail ile ticaretin sürdüğü, Gazze için dökülen timsah gözyaşlarının gerçeği yansıtmadığı bir düzende, bu ihanete ortak olmayacağız.”
Son olarak, toplumsal kutuplaşmaya, tek adam yönetimine ve Cumhuriyet karşıtı zihniyete karşı duracaklarını belirten il başkanları, “Cumhuriyet ve kazanımlarını her koşulda savunacağız” vurgusu yaptı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, başkent Moskova’da Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile yaptığı görüşme sonrası düzenlediği ortak basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Lavrov, Batılı ülkelerin Filistin’i tanımayı sürekli ertelediğini belirterek, “Tanımak için Eylül’deki BM Genel Kurulu’nu bekliyorlar ama o zamana kadar tanıyacak bir Filistin kalmayabilir” ifadelerini kullandı.
Lavrov, özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Kanada Başbakanı Mark Carney gibi liderlerin BM’de Filistin’i tanıyacaklarına dair açıklamalarına tepki gösterdi:
“Eğer bu kadar insani trajedinin ortasında diplomatik aklınız nihayet Filistin devletini tanımayı gerektiriyorsa, neden hemen yapmıyorsunuz? Neden iki ay bekliyorsunuz?”
Lavrov, Gazze’deki insani felaketin Batı’nın diplomatik gecikmeleriyle daha da ağırlaştığını vurgulayarak, açıklamaların samimiyetine şüpheyle yaklaştığını belirtti.
Avrupa’nın Filistin konusunda diplomatik samimiyet göstermediğini söyleyen Lavrov, Batı’nın zaman kazanmaya çalıştığını ima ederek şunları söyledi:
“Birkaç ay içinde tanıyacağız açıklamaları, tanıyacak bir Filistin kalmayacağına dair umuda dayanıyor olabilir.”
Toplantıda Ukrayna krizine de değinen Lavrov, Batı’nın diplomatik çözüm konusunda yetersiz kaldığını savundu. Lavrov, ABD’nin son dönemde meselenin derinliğini anlamaya başladığını ancak Avrupa’nın hâlâ “çatışmacı” bir pozisyon sürdürdüğünü ifade etti.
“Biz, Ukrayna ile müzakerelerde heyet seviyesinin artırılmasını teklif ettik. Bu siyasi çözüm arayışımızın göstergesidir.”
Lavrov ayrıca, Gelen güvenlik garantilerinin Rusya’nın da dahil olmadığı modellerle oluşturulamayacağını belirterek, bu tür yaklaşımları “kabul edilemez” olarak nitelendirdi.
Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde geçtiğimiz Pazar akşamı saat 19.53’te meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremin ardından uzmanlar bölgede yeni risklere karşı uyarılarda bulunuyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, depremin ardından oluşan stresin farklı fay hatlarına yayıldığını belirtti.
Sözbilir, deprem öncesinde bölgede irili ufaklı depremler yaşandığını ve bu süreçte 4 binin üzerinde artçı sarsıntı kaydedildiğini söyledi. En büyük artçıların 4.5 ve 4.6 büyüklüğünde olduğunu ifade eden Sözbilir, “Bu depremin özelinde 5 büyüklüğüne kadar artçılar yaşanabilir,” dedi.
Sözbilir, depremin Sındırgı Fayı üzerinde meydana geldiğini ancak Gelenbe Fayı’nın da önemli bir stres transfer noktası haline geldiğini vurguladı. Gelenbe Fayı’nın Sındırgı Fayı’na dik bir fay olduğunu belirten Sözbilir şu uyarılarda bulundu:
“Depremler Gelenbe Fayı üzerinde bitiyor. Batıya doğru geçiş olmadı. Gelenbe Fayı adeta bir bariyer gibi çalışıyor. Eğer bu fayda bir kırılma yaşanırsa, 7 büyüklüğünde bir deprem üretebilir.”
Gelenbe Fayı’nın üzerine gelen stresin güneye doğru ilerlemesi durumunda, Akhisar ve Kırkağaç çevresinde yeni depremler yaşanabileceğine dikkat çeken Sözbilir, stresin kuzeye yönelmesi durumunda ise Balıkesir Fayı’nın Gökçeyazı segmenti üzerinde hareketlilik olabileceğini söyledi.
“Gökçeyazı segmenti, Balıkesir şehir merkezinin yer aldığı bir hat. Bu nedenle, burası kritik bir nokta olarak değerlendirilmeli.”
Sözbilir, şimdilik Gelenbe Fayı’nda büyük bir kırılma beklenmediğini, ancak fay üzerindeki hareketliliğin dikkatle izlenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Edirne’de içme suyu krizi kapıda. Aşırı sıcaklar ve yetersiz yağışlar nedeniyle kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan Kayalıköy Barajı’ndaki su seviyesi %1’e kadar geriledi. Konuya ilişkin açıklama yapan AKP Edirne Milletvekili Fatma Aksal, Edirne’nin mevcut içme suyu rezervinin sadece 20 gün yetecek durumda olduğunu belirtti.
Aksal, kentin diğer su kaynağı olan Süloğlu Barajı’nda yeterli miktarda su bulunduğunu ancak Edirne Belediyesi’nin iletim hatlarına bakım yapmadığı için bu suyun şehir şebekesine ulaştırılamadığını ifade etti.
“Şu an Kayalıköy Barajı’ndan gelecek su, Edirne’nin içme suyuna 20 gün ya yeter ya yetmez. Acil olarak Süloğlu’ndan ve kuyulardan Edirne’ye su getirmeliyiz,” diyen Aksal, CHP’li Edirne Milletvekili Baran Yazgan’ı da eleştirdi.
Fatma Aksal, CHP’li Baran Yazgan’ın DSİ’ye yönelik açıklamalarına karşılık, su krizinde birinci derecede sorumluluğun belediyede olduğunu vurguladı:
“Edirne Belediyesi, 2017’den bu yana iletim hatlarına hiçbir bakım yapmamış. Baran Yazgan’ın DSİ’ye ‘Gözüm üzerinizde’ demesi anlamsız. Edirne’nin belediye başkanı var, açıklamaları onun yapması gerekir. Belediyenin yapması gerekeni DSİ’den bekleyemezsiniz.”
Süloğlu Barajı’nda Edirne’nin yaklaşık 4 aylık su ihtiyacını karşılayacak 8,2 milyon metreküplük su rezervi bulunduğunu kaydeden Aksal, ayrıca Edirne’deki kuyuların da içme suyu ihtiyacının üçte birini karşılayabilecek kapasitede olduğunu söyledi.
Ancak mevcut su kaynaklarının iletim hatlarındaki sorunlar nedeniyle kullanılamadığını belirtti:
“Hatlar patlıyor, bakım yapılmamış. Bu yüzden elimizde su var ama şehre ulaştıramıyoruz. Felaket tellallığı yapmak istemem ama gerçek bu.”