39,1011$% 0.04
44,4609€% 0.52
53,0381£% 0.6
4.202,41%1,95
6.830,00%2,17
3.357,37%1,93
9.356,04%-1,26
฿%
$%
24 Mayıs 2025 Cumartesi
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, parlamenter veya yarı başkanlık sistemine geçiş yapılacağı yönünde duyumlar aldıklarını söyledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, infazla ilgili planlanan düzenleme, terör örgütü PKK’nın fesih kararı, komisyon kurulması tartışmaları, erken seçim ve anayasa değişikliği başta olmak üzere gündemdeki konularla ilgili ANKA Haber Ajansı’na konuştu.
Dervişoğlu, İnfaz Kanunu’nda yapılması planlanan değişikliklerle ilgili Dervişoğlu, “Bu talep ve beklentiler yeni talep ve beklentiler değil. Dünden bugüne kendini göstermiş ve altyapısı DEM tarafından oluşturulmaya çalışılan bir talep ve beklenti zinciri bu. Mesela ‘ortak vatan’ kavramı üzerinde konuşuluyor. ‘Eşit yurttaşlık’ ve ‘demokratik cumhuriyet.’ Şimdi ‘ortak vatan’ kavramı neyin üzerinde sürdürülüyor? Bu vatan ortak değil mi? Yani biz farklı etnik kökenlere farklı bölgeler vererek orada yaşamalarını mı dayatıyoruz? Ankara’nın batısında yaşıyor, Kürt kardeşlerimizin yüzde 60’dan fazlası. En büyük Kürt kenti neresidir diye sorarsanız, nüfusuna bakarak İstanbul çıkar” ifadesini kullandı.
“İnfaz düzenlemesi Meclise sunulduğunda destek verecek misiniz” sorusu üzerine Dervişoğlu, “Ne getireceklerini bilmiyorum. Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasına yönelik bir düzenlemeyi muvazaa ile gündeme getirirlerse bunun ben şahsen millete sorulmasını isterim” diye konuştu.
“İnfaz düzenlemesi Selahattin Demirtaş’ı ve Can Atalay’ı da kapsarsa destekler misiniz” sorusuna Dervişoğlu, “Can Atalay’ın durumu ile Abdullah Öcalan’ın durumu aynı değil” yanıtını verdi.
Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda bütün bu meselelerin kapalı kapılar ardında yapılmasına ben karşıyım. Yani Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin hukukçu kurmayları Saray bürokrasisi ile bir araya gelerek Meclis’in bilgisi dışında bir şey hazırlayacak, onu TBMM’ye dayatacaklarsa bu yönteme kökünden karşıyım.
Kapalı kapılar arkasında planlanıyor. Ben diyorum ki, bu, Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir merhalesidir. Dolayısıyla PKK yazıhane değiştiriyor diyorum. PKK’nın zaten bittiğini, bu ülkeyi yönetenler kendileri söylemediler mi. Ayakkabı numarasına kadar biliyorlardı. 89 kişi kalmıştı. Hepimizin geleceğini ilgilendiren yasal düzenlemeler de tıpkı bu süreç gibi kapalı kapılar arkasında planlanıyor ve dayatılıyor. Ondan sonra da şu deniyor, ‘Biz böyleyiz, bizim mecliste bir çoğunluğumuz var.’ Şimdi DEM’i de yanlarına alabilirler, istedikleri yasal düzenlemeyi, TBMM’nin gündemine taşıyabilirler. Netice itibarıyla burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Biz onun yanlışlarına işaret ederiz.”
Türkiye’nin sizce seçime ihtiyacı var mıdır diye soruyorsanız, evet vardır ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yetkisindedir. Meclisten erken seçim kararı çıkarmaya da gerek yok, Tayyip Bey direkt, resen aday olmamayı göze aldığı takdirde Türkiye’yi seçime götürebilir. Bu da bir yoldur. Belki o da yapılabilir. Türkiye’nin parlamenter demokratik sisteme geçiş ya da yarı başkanlığa geçiş için birtakım görüşmelerin ve temasların olduğuna dair duyumlar alıyoruz. Bunlar da yapılabilir. Ama bunların hep kamuoyundan saklanarak, tek merkezden, bir sonraki seçimin şartlarını oluşturmak adına yapılmasına karşı çıkıyorum.
Bu erken seçim gündeme gelmemiş olsaydı, bu iştah böyle kabartılmamış olsaydı, sistemle ilgili süreci nakış nakış işleyecek düzenlemelerin temini cihetine gidilmiş olsaydı, bugün bu vahşi uygulamalar söz konusu olmayabilirdi.”
“PARTİ İÇİNDEKİ ADAMI ALABİLİRLER”
Anayasa değişikliği tartışmalarına ve bu kapsamda milletvekili istifalarına ilişkin soruya Dervişoğlu, şunları kaydetti:
“Başka bir partiden milletvekili almanıza gerek yok. Yani milletvekili transferi yapmasına gerek yok. Zaten grup kararını alamıyor anayasa değişikliklerinde siyasi partiler. Bir partinin içindeki adamı da alabilirler, bunun bir adım sonrasında. Peki biz bunu ne için yapıyoruz? Bir adamı yerinde tutmak için. Bir adamı yerinde tutmak hem bu ülkeyi belaya sokuyor, hem bu ülkenin ahlakını zedeliyor hem bu ülkenin siyasetini zehirliyor. Sorgulanması gereken sistem değil mi?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir araya geldi.
AK Parti’nin resmi sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir araya geldi” denildi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra görüşmede yer aldı.
Rusya Savunma Bakanlığı, Rusya ve Ukrayna arasında 307’şer esir askerin daha takas edildiğini açıkladı. Açıklamada, bu takasın 16 Mayıs’ta İstanbul’da varılan Rusya-Ukrayna mutabakatı çerçevesinde gerçekleştirildiği belirtildi.
Rusya Savunma Bakanlığı’na göre, teslim edilen Ukrayna askerleri Ukrayna Silahlı Kuvvetleri (VSU) mensuplarından oluşuyor. İade edilen Rus askerlerinin şu anda Belarus topraklarında bulunduğu ve burada kendilerine gerekli tıbbi ve psikolojik desteğin sağlandığı açıklandı. Daha sonra bu kişilerin Rusya’ya götürülerek Savunma Bakanlığı’na bağlı sağlık tesislerinde tedavi ve rehabilitasyon sürecine alınacağı ifade edildi.
İlk aşamada 270 asker ve 120 sivil takas edilmişti
Rusya Savunma Bakanlığı, bu kapsamlı esir değişim sürecinin devam edeceğini belirtti. Takasın ilk aşamasında 270 Rus askeri ile birlikte 120 sivil dün serbest bırakılmıştı. Karşılığında Ukrayna tarafına aynı sayıda asker ve sivil teslim edilmişti.
Esir takası İstanbul’da geçen hafta üç yılın ardından ilk kez yüz yüze gerçekleşen Rusya-Ukrayna görüşmelerinde varılan anlaşma doğrultusunda yürütülüyor. Görüşmelerde taraflar, toplamda bine bin kişilik bir takas formatı üzerinde uzlaştı.
Bodrum Belediyesi ekipleri, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde temizlik, budama ve çevre düzenleme çalışmalarına hız verdi.
Yaklaşan Kurban Bayramı dolayısıyla Bodrum Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ve Cenaze Hizmetleri Birimi’nden oluşturulan saha ekibi, hem kent estetiği hem de çevre sağlığı için ilçenin dört bir yanında koordineli çalışmalar gerçekleştiriyor. Ot biçme, budama ve temizlik çalışmaları Bodrum merkezden Karaova’ya, Yalıkavak’tan Turgutreis’e kadar 56 mahallede koordineli olarak yürütülüyor. En son Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri tarafından Konacık Mahallesi Alparslan Türkeş Bulvarı ve Gaz Deresi Caddesi’nde saat 04.30’da başlatılan çalışmalarda 85 personel görev aldı.
Vatandaşların ve misafirlerin bayramı temiz ve düzenli bir ortamda karşılamasını amaçladıklarını belirten Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, “Kurban Bayramı’nı karşılamaya hazırlanırken ekiplerimiz gece gündüz demeden sahada görevlerini büyük bir titizlikle yapıyor. Bu çalışmalar yalnızca bayram öncesine özel değil, yıl boyunca sürecek sürdürülebilir bir çevre yönetimi anlayışıyla hareket ediyoruz. Bodrum’u hep birlikte daha yaşanabilir, daha yeşil ve estetik bir kent haline getirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Emekleri için tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi.
9 Mart’ta başlatılan operasyonlardan bu yana para, döviz ve menkul kıymet piyasalarında büyük şoklar ve kayıplar yaşanırken, belirsizlik, istikrarsızlık, hukuki güvece endişesi yerli ve yabancı yatırımcıların milyarlarca dolarlık varlığını yurt dışına taşımasına yol açtı.
Merkez Bankası (MB) mart verileriyle 19 Mart sonrası iki haftada yabancı sıcak para ve portföy yatırımı çıkışı 5 milyar dolara (195 milyar TL) yaklaşırken, yurt içi yerleşiklerin doğrudan yatırım sermayesi, mevduat, menkul kıymet varlıklarından yurt dışına çıkarttığı tutar 14,7 milyar dolar (573,3 milyar TL) oldu.
19 Mart sonrası MB rezervlerinden yapılan döviz satışları 60 milyar dolara (2 trilyon 340 milyar TL) yaklaştı. Mayısın son üç haftasında döviz alımına geçip rezervini takviye etmeye çalışan MB’nin net rezervleri 22 Mayıs haftası itibarıyla 18-20 milyar dolar düzeyinde olmasına karşın bu tutar, 19 Mart operasyonu öncesinin oldukça altında.
Operasyonların sarstığı ekonomiyi toparlamaya çalışan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve MB yönetimi olağanüstü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısıyla gecelik faizi yüzde 49’a yükseltmek zorunda kaldı. Nisandaki PPK toplantısında politika faizi yüzde 42,5’tan 46’ya yükseltildi. MB yönetimi son aldığı kararla yeniden ihracatçının döviz kazancının yüzde 35’ine el koyma uygulamasına geçti. MB faizinin artırılmasıyla bankaların mevduat faizi yüzde 50-55’e, bireysel ihtiyaç ve ticari kredi faizleri yüzde 60-70 düzeyine yükseldi. Hazinenin haftalık borçlanma ihalelerinde faiz maliyeti 7-10 arasında arttı. Döviz borçlanması için gerçekleştirilen tahvil ihraçlarında ise hazine rekor düzeyde dolar faizi ödemek zorunda kaldı.
Operasyonlar sonrası dolar/TL kuru 39, euro/TL 44, sterlin/TL 53 liraya yükseldi. TL değer kaybederken dolar TL’ye karşı yüzde 6,51 değer kazandı. Kur ve faiz artışlarının etkisiyle TÜİK’in açıkladığı nisan enflasyonu aylık yüzde 3’e tırmandı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve MB Başkanı Fatih Karahan yerli ve yabancı kaynak çıkışını durdurmak için yurt içi ve yurt dışında düzenlenen toplantılarda programa güven çağrılarını yinelerken, Bakan Şimşek göreve başladığından bu yana üçüncü kez ABD, Londra, Körfez ülkelerinde taze dış kaynak bulma ve yabancı finansörleri ikna turuna çıktı. Buna rağmen doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişlerinde duraklama, yerli sermayede çıkışlar sürüyor. Güvensizlik aşılamıyor. AK Parti Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi 19 Mart operasyonlarının ekonomiye ”büyük zarar verdiğini” söylemek zorunda kaldı.
İş dünyası, işveren örgütleri, oda ve borsa başkanları yıllar sonra ilk kez sesini yükseltti. Yatırım ve üretim yapamadıklarını, binlerce işletmenin ayakta duramaz halde ya da kapanma aşamasında olduğunu açıkladılar. Nitekim TOBB’un Nisan 2025 Ticaret Sicil istatistiklerine göre geçen ay kurulan şirket sayısı geçen yıla kıyasla yüzde 18,5 artarken kapanan şirket sayısındaki artış yüzde 39,5 oranıyla kurulan şirketlerin iki katını aştı. Konkordato ve iflaslarda ise bu yılın ilk 4 ayında, geçen yılın tamamındaki iflas ve konkordato düzeyine yaklaşıldı.
Özel sektörde endişe yayılıyor
MB’nin reel sektör güven endeksi (RKGE) mayıs ayında yüzde 2,2 düşüşle endişe ve karamsarlığı yansıtan 100 sınırının altına inerek 98,6’ya geriledi. Aylar sonra 100’ün altına inen RKGE verisi siyasi amaçlı yargı operasyonlarının, iş insanlarına yönelik gözaltı ve tutuklamaların, operasyonlarla ekonomide ve piyasalarda yaşanan sert dalgalanmaların yarattığı endişe ve kaygıların arttığını gösterdi. MB’nin RKGE anketinde reel kesimde, imalat sanayiinde güvensizlik ve öngörülemezlik yaygınlaşırken, üretim ve istihdam geriliyor, durgunluk ve daralma hızlanıyor.
Siyasi operasyonların yarattığı ekonomik tahribatı şu ana kadar görmezden gelmeye çalışan, iş dünyası, sendikalar, STK’lar ve toplumsal muhalefetten yükselen sesleri duymayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da muhtemelen aşağı gidişin farkına varmaya başladı. Tüm anketlerde operasyonların siyasi olduğu kanaatinin yüzde 60-70’lere ulaşması, iddiaların inandırıcı, somut ve gerçekçi bulunmaması, yargıya güvenin anketlerde dibe vurması yanında reel kesimi, iş dünyasını tedirgin eden, sermaye kaçışlarını hızlandıran, şirket kapanmalarını artıran sürecin şirketlere el koyma, kayyum atama boyutuna geçmesi, Bakan Şimşek ve ekonomi yönetimini içeride ve dışarıda sıkıntıya sokmuş durumda.
Macaristan dönüşü sırasında; reel sektöre, Küçük ve Orta Boy İşletmelere (KOBİ) yönelik bir destek paketini yapmak zorunda olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının ertesinde Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, sanayiciyi, KOBİ’leri ayağa kaldırmak için Kredi Garanti Fonu (KGF) üzerinden 30 milyar liralık yeni bir kredi paketini devreye aldıklarını açıkladı.
Operasyonların trilyonluk tahribatı 30 milyarla geçer mi?
Ancak 19 Mart’tan bu yana eriyen döviz rezervleri, artan faiz yükü, finansa erişimin olanaksızlaşması, hazinenin borçlanma maliyetindeki artış, borç çevirme oranının yüzde 147’ye ulaşması (her 100 liralık borç geri ödemesi için 147 liralık yeni borçlanma ihtiyacı), borç stokundaki faiz ödemelerinin ana paranın yüzde 54’ünü aşmasıyla 3-4 trilyon liraya varan ekonomik maliyet karşısında KGF’ye aktarılacak 30 milyar liralık kredi sanayicinin, KOBİ’lerin, ihracatçıların iki ayda karşı karşıya kaldığı sorunlara çare olmaktan çok uzak.
MB’nin ikinci enflasyon raporunda yılsonu enflasyon hedeflerini değiştirmemesi, temmuzda memur ve memur emeklilerine, SGK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına, en düşük emekli maaşına yapılacak zam oranının düşük tutulacağı, bayram ikramiyesinin artırılmayacağı, asgari ücrete ara zam yapılmayacağı anlamına geliyor. Dar gelirli kesimlere yapılacak gelir artışlarını ‘enflasyon nedeni’ olarak gören ekonomi yönetimi, harcamaların daha da kısılması için ücret ve maaş artışlarının düşük tutulmasını savunuyor. Oysa 19 Mart operasyonlarının MB ve Hazineye bindirdiği 3-4 trilyon liraya varan ilave kur ve faiz maliyetini bertaraf etmek için harcanan kaynaklarla, memur ve emekli aylıklarına yüzde 50-100 zam yapılması, asgari ücretin 50 bin TL’ye çıkartılması, en düşük emekli aylığının 25 bin, emekli bayram ikramiyesinin en az 10 bin TL ya da doğrudan bir maaş tutarına yükseltilmesi olanaklıydı. Siyasi amaçlı operasyonlarla ekonomide artan risklerin yarattığı kur ve faiz maliyetleri milyonlarca memur, emekli, asgari ücretli, dar gelirli yerine bir avuç faiz ve döviz zenginine aktı. MB, 19 Mart sonrası kurlara müdahale için 34-35 liradan sattığı yaklaşık 60 milyar doları yerine koyabilmek, rezervini güçlendirmek için şimdi 39 TL kurdan dolar satın alıyor. 19 Mart’ta MB’nin müdahale için sattığı milyarlarca doları düşük kurdan alanlar, hazineye daha yüksek faizle borç verenler ise iki ayda servetlerine servet katarak olağanüstü kur ve faiz kazançlarını yurt dışına çıkartmayı ya da yastık altına atmayı tercih ediyor.
Haber/Analiz: Zülfikar Doğan (ANKA)