38,8525$% 0.24
43,5203€% -0.09
51,7707£% -0.14
4.042,04%0,25
6.682,00%0,30
3.239,40%0,01
9.541,30%-1,65
฿%
$%
15 Mayıs 2025 Perşembe
İYİ Parti Ankara Milletvekili Yüksel Arslan, kontenjan mağduru öğretmen adaylarıyla birlikte bir basın toplantısı düzenledi.
İYİ Parti Ankara Milletvekili Yüksel Arslan, kontenjan mağduru öğretmen adaylarıyla birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, 2024 KPSS kapsamında ek kontenjan verilmesi gerektiği vurgulanırken, ücretli öğretmenlik sisteminin yeniden değerlendirilmesi ve öğretmen atama süreçlerinde daha planlı hareket edilmesi çağrısında bulunuldu.
Basın toplantısında konuşan Arslan, kontenjan yetersizliği nedeniyle atanamayan binlerce öğretmen adayının mağduriyet yaşadığını belirtti. Bu durumun eğitim sistemine ve öğretmenlerin meslek motivasyonuna zarar verdiğini dile getiren Arslan, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulunarak konunun acilen ele alınmasını istedi.
Öğretmen adaylarının taleplerine dikkat çeken Arslan, eğitimde nitelikli kadroların kalıcı olarak istihdam edilmesinin hem öğrenciler hem de öğretmenler için daha sağlıklı bir sistem oluşturacağını ifade etti.
“Bu kadar vicdansızlık, merhametsizlik olur mu?”
Arslan, sözlerine şöyle başladı:
“Çok değerli basın mensupları, kıymetli dinleyiciler. Bugün kalabalık bir grupla basın toplantısı yapıyorum. Tabii dünyadaki gelişmeler, Türkiye’deki gelişmeler çok hızlı ama çok önemli konular gündemden düşüyor. Bu arkadaşlarımız KPSS sınavına girmiş, Türkiye’de derece yapmış. Bir sene önce açılan kontenjanların 3’te 1 oranında dahi açılmamış. Sınav sonucunda Türkiye’ye 40’ıncısı olan İrfan, Musa kardeşimiz, evinde bir sevinç. Ne kadar açılmıştı sizden önce kontenjan şehri Musa? 796’yken bu sene 29 kişi açılıyor. Tabii kontenjanlar sonradan ilan edilmiş. Evinde ailesinde bir heyecan, oğlumuz öğretmen olacak. Çok çileli bir eğitim ama başarılı bir sonuç. Fakat Milli Eğitim Bakanı diyor ki bizim kontenjanımız yok. 86 bin ücretli öğretmen var. Daha ziyade de merkezi yerlerde çalıştırılıyor, o çok ucuz ücretleri. Ama kontenjanım yok diyor. Bu kadar vicdansızlık, merhametsizlik olur mu?”
Arslan’ın konuşması şöyle:
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Adana İl Başkanlığı’nı ziyaret etti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrıyla başlayan sürece değinen Dervişoğlu, “Şimdi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Toplumsal barıştan ve terörsüz Türkiye’den bahsediliyor. Bu adımların doğru atılmadığını en başından itibaren söyledim. Çünkü bir terörist başının ve terör örgütünün yol göstericiliğinde inşa edilmiş bir sürecin, Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bir fayda sağlamayacağını ifade ettim. Milletim adına bunların doğru olmadığının altını çizerek tehlikeye işaret ettim. Tehlike bugün kapımıza dayanmış durumdadır” dedi.
“Muhatap aldıkları örgüt gibi davranmayacaklarsa bilgi paylaşsınlar”
Milli Savunma Bakanlığı’nın, PKK’nın fesih kararına ilişkin yaptığı açıklamaya işaret eden Dervişoğlu, “Bu sürecin doğru bir biçimde yürütülüp, yürütülmeyeceğine dair kaygılar sadece bende değil, bu ülkeyi yönettiğini zannedenlere de de var. Biraz önce Savunma Bakanlığı’nın açıklamasını okudum. Orada da atılan adımların doğruluğu, verilen sözlerin tutulup tutulmadığının devlet tarafından dikkatlice takip edileceği ifade ediliyor. Böyle olaylar dünyanın başka ülkelerinde de yaşanmıştır ama oldukça şeffaf bir biçimde ele alınmıştır. Biz ‘siyasi partileri konuyla ilgili bilgilendirin’ dediğimizde bizi İmralı ulaklarıyla muhatap kılmak istediler. Ben de İYİ Parti Genel Başkanı olarak, ‘Benim muhatabım İmzalı ulakları değil, doğrudan doğruya bu ülkeyi yönetenlerdir’ dedim. Şu ana kadar hükümetten, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bakanlardan ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı’ndan herhangi bir bilgi almadık. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenler gerçekten iktidarlarsa, yani muhatap aldıkları örgüt gibi davranmayacaklarsa, bu konuyla alakalı bilgileri milletle paylaşmak mecburiyetindedirler” ifadesini kullandı.
“Sürecin akıbeti bence malumdur”
Terör örgütü PKK’nın açıklamasında Lozan’ın hedef alındığını kaydeden Dervişoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tapu senedine ithamkar bir yaklaşımla başlatılan bu sürecin akıbeti bence malumdur. Çünkü görülen ve anlaşılan odur ki PKK denen cani terör örgüt hiçbir emelinden vazgeçmemiştir. Hiçbir hedefinden de vazgeçecek gibi görünmemektedir. Ama oluşturulan birtakım algılarla da kamuoyu yansıtılmaya çalışılıyor. Buna bağlı olarak da birtakım ithamların muhatabı durumuna düşürülüyoruz” şeklinde konuştu.
“Bildirinin devlet tarafından yok sayılmasını öneriyorum”
Dervişoğlu, “Demokratik bir cumhuriyetten bahsediyorlar. Yeni bir anayasanın yapılması ve
demokratik bir cumhuriyetin kurulmasını istiyorlar. Bunu isteyenler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde zaten. Burası demokratik bir Cumhuriyet olmasa bunu talep edenler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olamazdı. Ortak vatandan bahsediyorlar. Burası hepimizin ortak vatanı. Kürt nüfusunun büyük bir çoğunluğu Ankara’nın batısında yaşıyor. Bu vatan bizim ortak vatanımız olmasaydı, herkes belli bir sınırın içerisinde kendisine gelecek arardı. Ortak vatan ve demokratik cumhuriyet kavramlarının, bu kavramları ortaya atanlar tarafından açıklanması lazım. Ama bir örgüt silah bırakma maksadı ile bir kongre topluyor ve o kongrenin sonucunda ortaya çıkan bildirgede Lozan’a saldırıyorsa benim tarafımdan bakıldığında silah bıraksa da bırakmasa da hâlâ ihanetin odağı olmaya devam ediyordur demektir. Bu ihanete geçit vermeyeceğiz. Ayrıca sonuç bildirgesinin de eğer Lozan’ı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş felsefesini temsil ettiği iddia ediliyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin PKK kongresinin sonuçlarına bakarak Türk milletine ve devletine gelecek tayin etme hakkının bulunmadığını ifade ediyorum. Ayrıca o bildirinin devlet tarafından yok sayılarak çöpe atılmasını öneriyorum” dedi.
Öcalan’a af tartışmaları
Terör örgütü Öcalan için konuşulan af ve siyaset yapma hakkı iddialarına değinen Dervişoğlu, “Böyle bir hakkı sadece devlet yönetiyorum diye hiç kimse kullanamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden istenenler, Türk milletinin kabulü olursa bu cani örgüte verilebilir. Yapılması icap eden şey algı oluşturmak yerine doğrudan doğruya millete başvurmaktır. Millet, PKK denen terör örgütünün cani başı, 50 bin evladımızı katilini affetmek istiyor mu istemiyor mu? Bu millete sorulmalıdır. Demokratik cumhuriyetin arkasındaki gizli talepler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yaptığımız için bizce malumdur. Kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. Ortak vatandan murat nedir? Bu doğru bir biçimde anlatılmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Dava arkadaşlarımla sonuna kadar direneceğim”
Anayasa değişikliğine bağlı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatı boyunca cumhurbaşkanı kalabilmesinin hedeflendiğine dikkat çeken Dervişoğlu, “Erdoğan ömür boyu başkanlık yapmak için şayet hain bir örgütle pazarlık yapacaksa, bu ülke için mücadele eden dava arkadaşlarımla birlikte sonuna kadar direneceğim. Sonuna kadar başkanlık yapmak istiyorsa PKK ile masaya oturmak yerine gitsin CHP ile İYİ Parti ile MHP ile masaya otursun ve bunun yolu nasıl mümkün olabilecek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onlarla tartışsın” değerlendirmesini yaptı.
Bahçeli’ye tepki: “Türk milliyetçileri adına karar veremez”
Sürecin, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin çağrısı ile başladığına işaret eden Dervişoğlu, “Bu, Öcalan’ın talebidir. Çünkü kendisine özgürlük talebi ve o melun planların yaşama geçirilebilmesi hedefi, ‘buna milliyetçiler izin verirse başlayabilir’ demişti. Ve Türkiye’deki Türk milliyetçisi insanları temsilen de Sayın Devlet Bahçeli’yi üzülerek ifade ediyorum ki bu konunun mihmandarı yaptı. Türk milliyetçiliğin temsilciliği Bahçeli’ye bırakılmayacak kadar büyüktür. Türk milliyetçiliği sahipsiz değildir. Türk milliyetçiliği icapları olan bir iştir. İsminin önüne, arkasına koyularak heba edilecek bir düşünce değildir. Türk milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş felsefesidir. Türk milliyetçiliği fikri Alparslan Türkeş’in ifadesiyle Türk’ü Kürt, Kürt’ü de Türk yapmış bir milliyetçilik anlayışıdır. Türk milliyetçiliği ayrıştıran değil birleştiren bir fikir sistemidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temeline dinamit atanların, önünü açan davranışların mümessili olan kişilere oyuncak edilemeyecek kadar büyük bir düşünce ve dünya görüşüdür. Türk milliyetçiliğini bundan dolayı kimse inhisarına almaz. Devlet Bey böyle dedi diye bütün Türk milliyetçileri adına da karar vermiş sayılamaz. Onun memleketi Adana’dan söylüyorum” dedi.
“Müdafaa-i hukuk kongreleri toplayacağım”
Dervişoğlu, “Bahçeli’nin bu konuyla ilgili çok büyük bir siyasi risk aldığı söyleniyor. Bu ülkede risk alanlar bizleriz. Bu ülkede risk alanlar şehitlerimiz, gazilerimiz ve onların aileleridir. Toprağa verdiklerimizdir. Siyasetçilerin aldığı bir risk yoktur. Ne Recep Tayyip Erdoğan risk almıştır ne de Devlet Bahçeli risk almış. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenler kaybetmiş sanki PKK kazanmış gibi bir hava estirmek istenmektedir. Türk düşmanlarına bu zafer duygusunu yaşatmamak için gecemi gündüzüme katarak Anadolu’yu karış karış dolaşacağım ve müdafaa-i hukuk kongreleri toplayacağım” diye ekledi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy TGRT Haber ekranlarında yaptığı açıklamada, 2024 yılının 61,1 milyar dolarlık turizm geliri ve 62,3 milyon ziyaretçi sayısıyla tamamlandığını belirterek, “Bu sene 64 milyar dolar gelir hedefliyoruz. Hem geceleme hem de gelen turistin sayısının tespiti konusunda en iyileri şu anda Türkiye. Sağlık turizminde 3 milyar dolardan fazla bir gelir elde ettik” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, TGRT Haber ekranlarında “Gündem Özel” programında Mehmet Aydın’ın sorularını yanıtladı. Türkiye’nin 2024 turizm performansını değerlendiren Bakan Ersoy, 2025 hedefleri ve kültür politikalarına ilişkin bilgiler verdi. Bakan Ersoy, 2024 yılının 61,1 milyar dolarlık turizm geliri ve 62,3 milyon ziyaretçi sayısıyla tamamlandığını aktararak 2025 yılı turizm geliri hedefinin 64 milyar dolar olduğunu ifade etti.
2025 yılı için hedeflerini de paylaşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “61,1 milyar dolar gelir, 62,3 milyon ziyaretçi sayısıyla 2024’ü kapattık. Turizm gelirlerinin her geçen gün ekonomideki payı artıyor. İnşallah bundan sonra da artık hedefleri artırarak devam etmemiz gerekiyor. Hedefin üstünde kapattık; hedef 60 milyon ziyaretçi, 60 milyar dolardı, o açıdan başarılı bir yıl. Türkiye gibi bir jeopolitik ortamda yer alıyorsanız her zaman anlık olumsuzluklara da hazırlıklı olmanız gerekiyor. Global olumsuzluklar da çok gelişmeye başladı; savaşlar, afetler, hareketlilikler, sıcak çatışma ortamlarının sayısı artmaya başladı. Dünyadaki bu değişime paralel bir şekilde biz buna hazırlanarak gelmiş olduk. Her seferinde yeni rekorlar getirerek yolumuza devam etmek istiyoruz. Bu sene 64 milyar dolar gelir hedefliyoruz. Yıl ortalamasına baktığınız zaman yüzde 4,4’lük gelirde artış öngörüyoruz. İlk 3 aylık veriler, baktığınız zaman hedefin üzerinde gerçekleşti. 9,5 milyar dolarla kapattık, yüzde 5,6 artış oldu. İlk çeyrekte bir sürü takvimsel olumsuz etki vardı. Mesela ocak ayında ziyaretçi sayısında iyi bir büyüme yaptık. Aşama aşama yukarı çıkmaya başladık. 2024’te Dünya Turizm Örgütü’nün açıkladığı verilere göre Türkiye, ziyaretçi sayısı olarak 4’üncü sıraya geldi. Bizim nihai hedefimiz; ilk 3’e girmek, tabi bu kolay bir süreç değil. 20 milyon kadar bir fark var, çok detaylı hazırlanmak gerekiyor. Yasalarda bazı değişiklikler yaparak bütün otellerin Bakanlıktan belge almasını mecburi hale getirdik, bakanlık tarafından takip edilebilir hale geldiler. Bütün otellerin standartları, kriterleri tek elden denetlenebiliyor. Sertifikasyon programlarını devreye soktuk” dedi.
Türkiye’nin sürdürülebilir turizmde öncü olduğunu belirten Bakan Ersoy, 42 kriterlik bir yapı oluşturduklarını, 2030 yılına kadar tüm tesislerin bu standartlara ulaşmasını hedeflediklerini söyledi. Sözlerini sürdüren Bakan Ersoy, “Biz turizme daha geç girdik, eskiden Türkiye’de turizm dediğiniz zaman sadece deniz, kum, güneş akla gelirdi. Halbuki Türkiye’nin o kadar büyük potansiyeli var ki. Üçüncülüğe gelmek istiyorsak turizmi sadece deniz, kum, güneşten çıkartmamız gerekiyor ki çıkartmaya başladık. Ürün çeşitliliğini artırdığınız zaman 81 vilayete yayma şansını yakalıyorsunuz. İstanbul, Antalya, Ege ile sınırlı kalmıyor, ikincisi 12 aya yayma şansını yakalıyorsunuz. Turizmin sezonluk olmaması lazım, mümkünse 12 ay olması gerek. Uluslararası sertifikasyonlara ve standartlara bütün konaklama tesislerinizin sahip olması gerekiyor. Giriş yapan turistin tamamı pasaport okutarak girer. Hem geceleme hem de gelen turistin sayısının tespiti konusunda en iyileri şu anda Türkiye çünkü hepsi sayılıyor. Avrupa Birliği’nde öyle olmuyor. Geçen sene yabancı turistten elde edilen gecelik gelir 108 dolara çıktı, bu seneki hedefimiz 117 dolar. Kişi başı gecelik gelirde hedefin üzerinde gidiyoruz, bu iyi bir şey” diye konuştu.
“Sağlık turizminde 3 milyar dolardan fazla bir gelir elde ettik”
Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında imzalanan Uluslararası Sağlık Turizmi Alanında İşbirliği Protokolüne ilişkin konuşan Bakan Ersoy, “Sağlık turizmi; geçen gün Sağlık Bakanımızla bir protokol imzaladık. Her şeyin başı denetim ve standart. Sağlık amaçlı Türkiye’ye gelenler turist var bir de gelen turistin sağlığı var. Turistle muhatap olan hastanelerin belli bir sertifikasyona tabi olması sağlanacak. Sağlık Bakanlığı hem bu hastaneleri ayrıca denetleyecek hem de turistin yaptığı işlemleri de E-nabız sisteminde takip edilebilir hale getireceğiz. Sağlık Bakanlığı bu çalışmayı yapıyor, bu çok çok önemli. Turist hangi sağlık hizmetlerini almış, hangi fiyat politikalarıyla almış çok rahat bir şekilde göreceğiz. Turistin de sağlığını takip ediyor olacağız. Geçen sene çok ciddi sayıda turist aldık, sağlık turizminde 3 milyar dolardan fazla da bir gelir elde ettik. Sağlık alt yapımız çok iyi, pandemi sürecinde bu zaten kanıtlandı. Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nı getirmekte maalesef Türkiye olarak çok geç kaldık. Biz 2019’da kurduk, Türkiye şu an 200’e yakın ülkede en etkili ve yoğun tanıtım yapan ülke. Birkaç sene içinde bu üstünlüğü Türkiye ele geçirdi, her ülkeye göre ayrı tanıtımlar görüyorsunuz. O ülkeye hitap eden ürünlerle tanıtım yapıyorsunuz. ABD seçimlerinde Trump-Biden tartışma programında, tam ortasında Türkiye reklamı olmuştu, ABD’de sosyal medyada bile kazananı Türkiye diye insanlar yorumlar yapmıştı. 100’e yakın ürün çeşidi var, şu anda 60’ını öne çıkardık GoTürkiye sitesiyle. Türkiye Instagram’da en yoğun takipçisi olan; 3,7 milyonu geçtik yanılmıyorsam 2’nci ülkeyiz, ilk 20’ye dahi giremiyorduk, TikTok’ta birinciyiz. Diğer bütün sosyal medyalarda birinciyiz. Tanıtım sayfamızı oluşturduk, dünyada en çok ziyaretçi alan, tıklanan turizm platformu, 350 milyona yakın tıklama var” diye konuştu.
Türkiye’nin arkeoloji tarihi konusunda dünyada çok büyük bir potansiyele sahip olan bir kaç ülkeden biri olduğunu ifade eden Bakan Ersoy, “Türkiye 163 yıldır kazılıyor. Şu an sadece yüzde 10’u kazılmış durumda. Hala yüzde 90’ını toprak altında ya da kazılmayı bekliyor. 2018 itibariyle yapılan strateji değişikliğiyle arkeoloji de bunların en önemli ürün çeşidi. Bizi rakiplerimizden ayıran bizi rakiplerimize karşı ön plana çıkaran avantajlı bir ürünümüz. Önce kazmak sonra restore edip koruma altına almanız gerekiyor sonra da tanıtıp gelecek nesillere aktarmanız gerekiyor. Burada uzun süreli bir çalışma var. Türkiye’de çok kısa süreli kazılar yapılıyordu. 46-60 günlük kazı programları vardı. 46-60 günlük kazı programlarında zaten 15 günü açma kapama ile geçiyor. 30 gün doğru düzgün kazıyorsunuz. Çok da yavaş ilerliyor. Biz önce kazı yoğunluğunu artıracağımızı söyledik.12 aylık kazı programı başlattık. İlk etabı böyle yaptık. Ve biz 2018 devraldığımızda yaklaşık 146 tane kazı başkanlığı vardı. Geçen sene biz 264 kazı başkanlığına çıktık. Kazı başkanlığı sayısını çok ciddi bir şekilde artırdık. 12 aylık kazı programına geçtik. 12 ay boyunca kaynak aktarıyorsunuz. Mevsim el verdiği sürece kazılıyor. Bunların bir raporlanması bülten haline getirilmesi lazım. Bu süreç bu şekilde işliyor. Bunu oturtturduktan sonra daha ileri bir aşamaya geçebileceğimizi söyledik. Gerekli alt yapıyı hazırladık. Geleceği Miras Projesini hayata geçirebileceğimizi söyledik. Bu proje hızlı kazı projesi değil. Yani yoğun kazı programı. Yani eskiden bir kazı bölgesinde bir noktada kazı yapılırken şimdi 5, 10,15 noktada kazı yapıyoruz. Kazı başkanlığının kapasitesiyle alakalı. 20 yıllık işi bir yılda yapıyoruz. Sadece bir kazı programı gibi görülmesin. Kazıyoruz, ayağa kaldırıyoruz. Karşılama merkezlerinde Ziyaretçi alabilecek hale getiriyoruz. Geleceği en iyi şekilde koruyarak devrini yapmış oluyoruz. Çok geniş kapsamlı bir çalışma. 2000’den fazla uzman istihdam ediliyor. Ve 3 bine yakın da çalışan var. Geçen sene yaptığımız çalışmada 6 binden fazla arkeolojik buluntu ele geçirdi. Bizdeki envanteri de çoğaltıyoruz. Türkiye geçen sene 760 tane kazı yaptı. Türkiye en çok kazı yapan ülke, dünyada rekor kırdık. Yıllık 800 kazı yapan bir kapasiteye geldi Türkiye ve dünyada bu konuda lider olduk” ifadelerini kullandı.
Sıcak yaz aylarında turistlerin antik kentlere ilgisini artırmak için başlattıkları gece müzeciliği uygulamasının çok olumlu sonuçlar verdiğini söyleyen Bakan Ersoy, “Turizm gelirini tabana yaymak için turisti gece çekebilmek için gece müzeciliğini artırdık. Ege, Antalya kıyılarında olsun insanlar gündüz saatinde deniz başından havuz başından çıkamıyor. Özellikle şehir merkezlerinde ve şehir merkezlerine yakın olan çok ziyaretçi alan bölgelerde başlattığımız bir çalışma. Akşam güneş baktıktan sonra turist farklı serin bir ortamda gezebilmesini, öncesinde ve sonrasında esnafla buluşmasını sağlıyoruz. Yani otelin dışına çıkarıyoruz. Çok başarı oldu. 1 Haziranla 1 Ekim tarihleri arasında başlıyoruz. İlave yerleri dahil ediyoruz. Her sene bunun sayısını artıracağız. Bizin antik şehirler gündüz ve gece bambaşka güzel. Gündüz gelen gece ayrı gelmek istiyor. Çeşitlilik açısından çok başarılı sonuçlar veriyor” dedi.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın bu yıl 15. yılını kutladığını söyleyen Bakan Ersoy, “Dünyanın en geniş yazma eser envanterine sahibiz. İçinde bir şifahanesi yani restorasyon bölümü var. Çok yoğun restorasyon yapıyoruz. Belli sayıda yazma eser satın almaya devam ediyoruz. Dünya ile kıyasladığımızda açık ara en büyük koleksiyona sahip ülkeyiz diyebiliriz. Koruma aşamasında da çok iyiyiz. Strateji değişikliği yapıldı. Sadece koruma değil. Aktif üretim yapacağız. Erişimi ve dünya ile entegre edeceğiz. Restorasyonla üretimini yapıyoruz. İkincisi dijitalleştirme programı başlattık. Dijitalleştirerek akademisyenlerin ve konuya ilgi duyan herkesin erişimini sağlıyoruz. Tüm dünyanın bu eserlerden de faydalanmasını sağlıyoruz” dedi.
Türkiye Kültür Yolu Festivaline ilişkin de konuşan Bakan Ersoy, festivalin şehir ekonomilerine katkısının da altını çizerek bazı esnafların, 9 günde 3 aylık ciro yaptığı söyleyerek, “İstanbul’da başlayan proje çok başarılı olunca büyükşehirlere ve tüm ülkeye yayıldı. Her sene 5 şehir eklemeye çalışıyoruz. Bu yıl 20 ilde yapılacak. Avrupa Festivaller Birliği üyesi oldu. Bu senede toplam 219 gün sürecek, 6 bin 800 etkinlik gerçekleşecek. 44 binden fazla sanatçı katılacak. İşin turizm yönü çok etkili olmaya başladı. Komşu ve büyük şehirlerden festivalin olduğu şehirlere çok ciddi ziyaretçi geliyor. İç turizm hareketi de oluşturmaya başladı. Turizm hareketi oluşturuyor. Şehirlerin markalaşmasını hedefliyoruz. Yurtdışından da takip ediliyor. Yabancı etkinliklere de yer vermeye başladık. Bunun da çok olumlu sonuçlarını aldık” diye konuştu.
Yurtdışına izinsiz çıkarılmış eserlerin tespitinin çok önemli olduğunu ifade eden Bakan Ersoy, “Tespit ettikten sonra çok uzun bir hukuki süreci var. Biz 2018’de süreci hızlandırma için yapısal bir değişikliğe gittik. Kaçakçılıkla Mücadele Dairesini, daire başkanlığı seviyesine getirdik. 3 kat daha fazla ekip ve rütbeli ekiplerle çalışıyoruz. Hızlı sonuç alıyoruz. Bir de işbirliği protokollerimiz var. 12’den fazla ülkede protokolümüz var. Protokol sayısını artırmak için çalışmalarımız sürüyor. Protokolle süreç çok hızlanıyor. Türkiye’ye toplamda 13 binden fazla eser getirildi” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Putin’in çağrısının ardından Türkiye’ye gelen Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Ankara’da önemli bir görüşme gerçekleştirdi.
Zelenskiy, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Erdoğan tarafından giriş kapısında karşılandı. İki lider, Türk ve Ukrayna bayrakları önünde fotoğraf çektirerek dostluk mesajı verdi.
Basına kapalı yapılan ikili görüşmede, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç da yer aldı. Görüşmenin ardından liderler, heyetler arası çalışma yemeğinde bir araya gelecek.
Görüşmede, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki son gelişmelerin tüm boyutlarıyla ele alındığı ifade edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’nin acil ateşkes ve barış müzakerelerinin başlatılması yönündeki net tutumunu vurguladığı belirtildi. Türkiye’nin arabuluculuk rolü ve bölgedeki istikrar için attığı adımlar da görüşmenin ana gündem maddeleri arasında yer aldı.
Zelenskiy’nin ziyareti, Türkiye’nin savaşın sona erdirilmesi ve diplomatik çözüm çabalarına verdiği önemi bir kez daha ortaya koyarken, iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi açısından da kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Antalya’da NATO Dışişleri Bakanları Zirvesi’nde konuştu. Suriye’deki gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulunan Bakan Fidan, YPG’nin askeri yapılanmasının çözülmesini beklediklerini ancak atılması gereken adımların henüz atılmadığını dile getirdi. Fidan, “Sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin ev sahipliğinde Antalya’da düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı’nın ardından basın toplantısı düzenledi.
YPG’nin Suriye’deki durumuna ilişkin konuşan Fidan, YPG’nin askeri yapısının çözülmesi gerektiğini ancak henüz bu yönde bir adım atılmadığını söyledi.
Bakan Fidan, “YPG’nin askeri yapıları çözülmeli. Suriye’deki orduya her şeyi teslim etmesi gerek. YPG’nin atması gereken adımlar atmadığını görüyoruz. Sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan Rusya ile Ukrayna arasında üç yıldır süren savaşın ardından İstanbul’da başlayacak barış görüşmelerine ilişkin de bilgi verdi. Bakan Fidan, Rus heyetinin ve ABD heyetinin Türkiye’ye ulaştığını aktardı.
Telefon görüşmelerinin de sürdüğünü ifade eden Fidan, “Tarafların ateşkes için farklı düşünceleri var. Belli tavizler vererek ortak noktada buluşmaları gerekiyor” dedi.
Dışişleri Bakanı Fidan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Avrupa’nın güvenliği NATO’dan ayrı düşünülemez. NATO ittifakının ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye, Avrupa güvenlik mimarisinde önemli rol oynuyor. Antalya’daki gündemimizde küresel ve bölgesel meseleler vardı.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nda barış çalışmaları yoğunlaştı, barışın ancak müzakerelerle mümkün olduğunu söyledik. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski Ankara’da, Rusya’dan teknik bir heyet İstanbul’da, ABD’den bir heyet de İstanbul’da. Başlı başına bu ziyaretler dahi barış için nihai çabaların ortaya çıktığını göstermekte. Bu konuda şu anda yoğun bir trafik var. Sadece yüz yüze görüşmeler değil, telefon trafiği de yaşanıyor.
Tarafların ateşkes için farklı düşünceleri var. Belli tavizler vererek ortak noktada buluşmaları gerekiyor. Umarız adil ve kalıcı bir barışa ulaşılacaktır. Suriye’de istikrar ve güvenliğin sağlanmasının öncelikli olduğu konusunda mutabıkız. Biz Türkiye olarak Suriye’nin uluslararası topluma daha fazla entegre olması için çalışmaları sürdürüyoruz. Suriye ve ABD dışişleri bakanları ile üçlü görüşme yapacağız. Biz bazı ülkelerle birlikte Suriye’nin DEAŞ ile mücadelesini desteklemek için adımlar atıyoruz.
YPG’nin askeri yapıları çözülmeli. Suriye’deki orduya her şeyi teslim etmesi gerek. YPG’nin atması gereken adımlar atmadığını görüyoruz. Oradaki 8 maddelik anlaşmada atılması gereken adımlar var. YPG’nin askeri yapılanmasının çözülmesi ve Suriye’de yeni oluşacak milli orduya hep birlikte entegre edilmesini bekliyoruz. Suriye’deki istikrarın hayata geçmesi için, tek bir silahlı gücün Suriye’de bulunması gerekiyor. Biz bu prensipler çerçevesinde Suriye’deki gelişmeleri takip etmeye devam ediyoruz.