38,8083$% -0.09
44,0413€% 0.38
52,1797£% 0.21
4.118,01%0,24
6.776,00%-0,03
3.301,21%0,36
9.483,08%-0,33
฿%
$%
21 Mayıs 2025 Çarşamba
Ekmek temalı eserlerin yer aldığı “Zamanın Mayası” adlı sergi, Müzeler Haftası kapsamında Eti Arkeoloji Müzesi’nde kapılarını açtı.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Eskişehir Valiliği’nin destekleriyle hazırlanan “Zamanın Mayası” sergisi, Eti Arkeoloji Müzesi’nde ziyarete açıldı. Eskişehir Müze Müdürlüğü koleksiyonundaki ekmek temalı eserlerin yer aldığı sergide, Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla Küllüoba Höyüğü’nde yürütülen arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarılan ve 5 bin yıl öncesine tarihlenen ekmek, ilk kez kamuoyuyla buluştu.
Serginin açılışına Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi Müdürü Emriye Yurt, Küllüoba Kazı Başkanı Prof. Dr. Murat Türkteki, Yazılıkaya Midas Kazı Başkanı Doç. Dr. Yusuf Bolat ve çok sayıda ilgili katıldı.
Vali Hüseyin Aksoy, serginin açılışında yaptığı konuşmada, amaçlarının, Eskişehir’i kültür turizminden ekonomik kazanç sağlayacak bir noktaya taşımak olduğunu belirterek, kentteki müzelerin bu anlamda önemli olduğunu ifade etti.
“Mayalanmış pişirilmiş ilk ekmek örneğini Küllüoba kazımız sırasında bulduk”
Küllüoba Kazı Başkanı Prof. Dr. Türkteki de kazı çalışmalarının 28 yıldır devam ettiğini ve bulunan her önemli parça ile Eskişehir’in mirasına sahip çıktıklarını söyleyerek, şöyle konuştu:
“Milattan Önce 2600 ve 2700’lerde Küllüoba’da bir kuraklık yaşanıyor. Sadece Küllüoba’da değil, tüm bölgede ve bu kuraklık sürecinde Küllüoba’daki ürün tercihleri değişiyor. Çok basit, buğday yerine karaburçak, koyun yerine keçi yetiştiriliyor. Biz bunları istatiksel olarak koyduğumuzda farklılaşmayı görebiliyoruz. Bu doğal yaşama uyum sağlamak demek, hayatta kalmak için çaba gösteriyorlar, uyum sağlamaya çalışıyorlar. Ben bunu hep söylüyorum, bugün burada söylemem gerekiyor; aynı bölgede bugün maalesef ayçiçeği ve mısır ekiyoruz. Bir taraftan da kuraklıktan ve iklim değişikliğinden bahsediyoruz. Dolayısıyla buradan almamız gereken bazı dersler var.”
Türkteki, mayalanmış, pişirilmiş ilk ekmek örneğini Küllüoba’da bulduklarını da belirterek, “Mayalanmış pişirilmiş ilk ekmek örneğini Küllüoba kazımız sırasında bulduk. Yanmış bir şekilde bulunan bu ekmek bir ilk olma özeliği taşıyor” dedi.
Türkteki, kendilerine verdiği destek dolayısıyla Büyükşehir Belediye Başkanı Ünlüce’ye teşekkür etti.
Başkan Ünlüce de kentte yapılan kazı çalışmalarının gurur verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Özellikle 2024 yılında Külloba’da pişirilmiş ve işlenmiş halde bulunan, ilk formunu koruyan ekmek örneği, Eskişehirimiz için büyük bir değer taşıyor ve bizleri de son derece heyecanlandırdı. Eskişehir’in bilinen en eski tarihiyle ilgili yapılan bu kazılarda, bu çalışmalarda emeği geçen herkesi kutluyorum. Buradan çıkan o önemli miraslar müzelerimizde hak ettikleri şekilde korunuyor, yerini ve değerini buluyor.
Ekmek biliyorsunuz kadim tarihimizde bize eşlik eden en önemli yol arkadaşlarımızdan bir tanesi. Biz ekmeği yerde görünce alır, öper, korunaklı bir köşeye koyarız. Hayat mücadelemizden bahsederken ‘ekmek kavgamız’ deriz. Kendi inançlarımızdan bahsederken ‘ekmek mücadelemiz’ deriz. Bu ekmeği 5 bin yıldır saklayan bu topraklar Küllüoba ekmeğini bize geçen sene hediye etti ve bize de düşen bu güzel hediyeye bu mirasa sahip çıkarak onu hem bugün korumak hem de gelecek kuşaklara en iyi şekilde iletmek.”
Başkan Ünlüce, “Sizlere bir sürprizimiz var” diyerek, 5 bin yıllık ekmeğin Eskişehir Halk Ekmek AŞ ile birlikte yeniden üretildiğini ve yarından itibaren Üretici Marketlerinde satışa sunulacağını duyurdu.
Ünlüce, şunları söyledi:
“Bugün sizlere bir sürprizimiz var. Murat Hocamla 4-5 yıl önce konuşurken, büyükşehirden nasıl bir sponsorluk sağlayabiliriz diye düşünüyorduk. Bizim 8 şirketimiz var. Bu şirketler kültür, spor ve pazarlama gibi farklı alanlarda faaliyet gösteriyor. O şirketler arasından, nedense içimden Halk Ekmek geldi. Bir sebebi olduğunu 2024 yılında kazı çalışmalarında ekmek bulununca anladık. Demek ki kader ağlarını örmüş. Biz de bunu görev edindik ve biraz önce Murat Hocamızın bahsettiği laboratuvar verileri doğrultusunda ne kadar gernik buğdayı, ne kadar maya ve ne kadar mercimek kullanıldığını belirledik. Bu oranlar ışığında da Halk Ekmek’te Küllüoba ekmeğimizi ürettik. Küllüoba adıyla yarından itibaren üretici marketlerimizde satışa sunulacak. Ne yazık ki fiyatı halk ekmekten biraz pahalı oldu. Çünkü bu buğdayı bulmak gerçekten çok zor. Maliyeti fiyatına, 50 liradan satışa sunulacak. Eskişehir’in bu kadim toprakları 5 bin yıldır ekmeği bağrında sakladı ve bu mirası bizlere emanet etti, bize de gelecek kuşaklara aktarmak nasip oldu.”
Konuşmaların ardından Başkan Ünlüce, Vali Aksoy ve beraberindekiler, Küllüoba kazı çalışmalarında bulunan yanmış ekmek, çömlek, havan gibi tarihi eserleri inceledi.
TBMM Genel Kurulu’nda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nda (RTÜK) AK Parti, İYİ Parti ve CHP kontenjanından görev yapacak üyelerin belirlenmesine ilişkin seçimlerin yapılması gündemiyle toplandı. Grup Başkanvekilleri konuşmalarında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yeni Yol Grubu Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, Kurban Bayramı öncesi emeklilere verilecek bayram ikramiyelerinin yetersiz olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Geçen Ramazan Bayramı’nda 4 bin lira verilmişti. Şimdi de yine aynı şekilde emeklilere 4 bin lira verilecek. Bu çıktığında önce Kılıçdaroğlu gündeme getirdi, hükümet buna karşı çıktı. Ardından hükümet de doğru olduğunu gördü, emeklilere biner lira ikramiye vermişti. O bin lirayla çok rahat bir şekilde kurbanlarını alıyorlardı. Bugün ise Diyanet’in rakamlarında, Kızılay’ın rakamlarında ise 13 bin 500 lirayla 16 bin 500 lira arasında kurban fiyatları. Bu ikramiyeleri yeniden vatandaşları kurban alacak noktaya getirmek lazım. Enflasyon oranlarının çok yüksek olduğu bir yerde 4 bin lira vermeyi de komik olarak değerlendiriyoruz. Memurlara verdiğiniz 8 bin 70 lirayı emeklilere de vermeniz gerekiyordu. Daha sonra muhalefetin gayretleriyle 5 bin lirayı da emeklilerin göbeklerini çatlatırcasına zorla vermiştiniz. Memurlara seyyanen zam yapacaksanız emeklilere de yapmanız gerekiyor.”
“Kurucu iradeye saldırılmasının neticesinde daha büyük bir belayı başımıza açma endişesini taşıyoruz”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, devam eden ”Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ”Terörsüz Türkiye”ye hiçbir milletvekilinin karşı çıkmayacağını belirten Kavuncu, sürecin samimiyeti ve şeffaflığını sorguladıklarına dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Ne kadar farklı konulara değinsek de yürütülmekte olan bir süreçten dolayı gündem şu anda adı Terörsüz Türkiye diye nitelendirilen, herhalde İletişim Başkanlığı’nın da bu konuda katkısı olmuş… Terörsüz Türkiye’ye bu çatı altında ‘hayır’ diyecek bir milletvekili bulamazsınız. O anlamda gerçekten çok düşünülerek ve arkasında baya bir çalışılarak hazırlanmış bir terim olduğu çok açık. Terörü sonlandırmak hepimizin görevi, bu yönde gösterilecek her çaba da elbette ki kıymetli. Öncelikle güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesinde bu konudaki hassasiyetimizi hep gösterdik.
Bu süreç, ‘Terörü bitireceğim’ iddiasıyla acaba daha büyük bir belayı ve daha büyük trajedileri bu ülkenin başına açabilme kapasitesi taşıyor mu, bunun endişesini taşıyoruz biz. Sürecin samimiyetine vurgu yaparken şunu sormaya hakkımız olduğuna inanıyorum: Bu konuda en büyük iftiralara uğradık. ‘DEM Parti kapatılsın’ diyenler bizi ittifak ortağımızın yakınında HDP var diye Kandil’den talimat almakla suçladı. Tabii ki bunun samimiyetini sorgulayacağız. Emniyet Müdürlüğü İstanbul İl Başkanı’yken evrak getirdi, ‘Dikkat et kendine’ dedi. Neye dikkat edeceğim dedim, ‘Eve girer çıkarken dikkat et’ dedi. Neye dayanarak söylüyorsunuz dedim, ‘Tekirdağ’da yakaladığımız bir militan, size karşı suikast hazırlığında’ diye bize itiraf etti. Bu samimiyeti sorgulamak, bununla alakalı soru işaretine sahip olmak da kimseyi rahatsız etmeyecek. ‘Tarihteki acılar üzerinden siyaset yapmayalım’ deniyor da bir bakıyorsunuz Lozan Antlaşması’na yapılan atıflarla böyle bir süreç yürütülecek, ondan sonra da ‘Tarih üzerinden birbirimize şunu yapmayalım bunu yapmayalım…’ Sürecin samimiyeti konusunda, bu sürecin plansız, şeffaf olmayan bir şekilde ilerletilmesi ve cumhuriyetimizin kıymetli değerlerine, kurucu iradeye saldırılmasının neticesinde daha büyük bir belayı başımıza açma endişesini taşıyoruz.
Bu kadar gücü düşürülmüş, itibarı zedelenmiş bir Meclis’te komisyon kurma şu anda akla geldi. Can Atalay’la ilgili biz de bugün imza verdik. Seçilmiş, bu koltuklarda oturma hakkına sahip Hatay Milletvekiliyle ilgili gerekli adımı atın madem bu kadar önemsiyorsunuz. AYM’nin kararı ortada. Bu sürecin samimiyetine de bu süreçle ilgili endişelerimizi de söylemeye devam edeceğiz. Bizi barış karşıtı olmakla, barışa karşı duruş sergiliyor olmakla itham etmek hele de terör örgütlerine ağzını açamamış hiç kimse bizi bu konuda itham edemeyecektir.”
Başarır: “İktidar partisinin belediye başkanıysan ya da onun üyesiysen suç işleme özgürlüğün var”
Eski AK Partili Bakanlar ve milletvekillerinin özel ve kamu kurumlarında üst düzey yöneticilik yaptığını gösteren bir tabloyu gösteren CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, işsiz üniversite öğrencilerini hatırlatarak liyakatsızlık vurgusu yaptı. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin Bolu’daki villasının inşaatında belediye işçilerinin çalıştırıldığı iddialarını da gündeme getiren Başarır, “Ekrem İmamoğlu’nun ve arkadaşlarının bir tek böyle bir görüntüsü var mı” diye sordu. Başarır, şunları söyledi:
”Neden AK Partili olup da hiçbir fani açıkta kalmıyor? Üniversite öğrencileri birkaç dil biliyor, hepsi önemli okulları bitiriyor, hepsi ilk 2 binde, dereceye girerek sınavlarını kazanıyor ama bu gençler değil, eski milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanları 3 dönem kuralından sonra önemli görevlere. Bu vicdani mi? Bu 22 yıllık utanç tablosu! Bu isimlere CV’lerinde en az beş misli fark atacak gençler cezaevinde. Hala Boğaziçi’ndeki arkadaşlarımızdan cezaevinde olanlar var. Bu ülkede üniversite sınavlarında ilk 100’e giren arkadaşlarımız demir parmaklıklar arkasında, bakan, milletvekili olup yıllarca görev yapanlar da şirketlerde, kamu kurumlarında yönetici. Bu gerçekten utanç verici bir tablo.
Altındağ Belediye Başkanı sendika başkanı yumruklar, greve gelen işçileri döver, belediye memurunu darp eder ama en son Bolu’da bir villa yaptırıyor, 30 belediye işçisini villasının inşaatında çalıştırıyor. Bununla yetinmiyor, kepçesi, hortumu, kazması, küreği belediyenin; tüm malzemelerini oraya götürüyor. Muhalefetten herhangi bir belediye başkanının bu görüntüleri çıksa, bir tek işçiyi götürse, özel iş yerinde ya da villasında çalıştırsa sabah kapısını polis çalar. Hepiniz gördünüz bu görüntüleri, vicdanen rahat mısınız? Niye sabah Altındağ Belediye Başkanı’nı savcılık talimatıyla emniyet görevlileri gözaltına almıyor? Ekrem İmamoğlu’nun ve arkadaşlarının bir tek böyle bir görüntüsü var mı? Bir tek buna benzer bir dosyada delil var mı? Yok. Ama maalesef ki bizim ülkemizde iktidar partisinin belediye başkanıysan ya da onun üyesiysen suç işleme özgürlüğün var.”
Son günlerde 22 ayar gram altının piyasada bulunmadığına dair çıkan söylentilerine kuyumcular açıklık getirdi. Bu söylentinin asılsız olduğunu belirten kuyumcular, düğünlerde en çok talep edilen altının ise 22 ayar gram altın olduğunu söylediler.
Son günlerde 22 ayar gram altının piyasada bulunmadığına dair çıkan söylentilere açıklık getiren Kuyumcu Nasır Amcalar, bu durumun sadece söylenti olduğunu belirtti. Ellerinde 22 ayar gram altın olduğunu vurgulayan Amcalar, “Bulma konusunda hiçbir problem yok. Burası Kuyumcukent, nereye gitseniz ellerinde vardır. Özellikle düğün sezonlarında bu tür altına yoğun talep oluyor. 24 ayar gram altın ile 22 ayar gram altın arasında 250-300 TL fark oluyor” dedi.
“Elimizde 22 ayar gram altınlarımız mevcut bulma konusunda hiçbir problem yok”
Piyasada 22 ayar gram altının bulunmama konusunun sadece söylenti olduğunu belirten Kuyumcu Nasır Amcalar, “Elimizde 22 ayar gram altınlarımız mevcut. Bulma konusunda hiçbir problem yok. Burası Kuyumcukent nereye gitseniz ellerinde vardır. Düğünlerde en çok talep edilen 22 ayar gram altın oluyor. 22 ayar gram altınlar iki türlü paketleniyor. Birincisi 24 ayar gibi paketleniyor, ikincisi ise çeyrek altınlar gibi olan basımı oluyor. Çeyrek altın gibi olan 1 gramlara daha çok talep oluyor. Aralarında bir fark yok. Biri kapalı kutuda bir diğeri ise kulplu takı için daha uygun. 24 ile 22 gram altın arasında da 250-300 TL fark oluyor. 24 ayar gram altın şu anda 4 bin 180 TL, 22 ayar gram altın ise 3 bin 950 TL’den satılıyor. Yatırım açısından 24 ayara talep var takı içinse 22 ayara talep oluyor. Aralarındaki fark tamamen ayarından dolayı oluyor. Sadece 1 gramın altında olan altınları bulmakta zorluk çekiyoruz. Onlarda darphane tarafından basımı yasak olduğu için bulamıyoruz” şeklinde konuştu.
Bodrum Belediyesi tarafından “Denize En Çok MAVİ Yakışır” sloganıyla on bir yıldır sürdürülen deniz dibi temizliği etkinliğinin bu yılki ikinci ayağı Gümbet’te yapıldı.
Bodrum’un koylarında geleneksel olarak sürdürülen deniz dibi temizliğinin bu yılki ikinci etabı, Gümbet sahilinde yapıldı. Bodrum Belediyesi Destek Hizmetleri ve Temizlik İşleri Müdürlüğü organizasyonuyla gönüllü dalış ekibi tarafından yapılan temizlik etkinliğine, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’yi temsilen Belediye Başkan Yardımcısı Kanat Hasan Özsert ve Meclis Üyesi Halil Eser katıldı.
Etkinlik kapsamında gönüllü belediye personelinden oluşan dalgıç ekibi, denizden toplam 43 kilogram atık çıkarttı. En dikkat çekici atıklardan biri ise çamaşır makinesi oldu. Etkinlik sonunda toplanan atıklar, farkındalık oluşturmak amacıyla Gümbet sahilinde sergilendi.
Yapılan deniz dibi temizlik çalışmaları ile ilgili Belediye Başkan Yardımcısı Kanat Hasan Özsert, “Belediye ekiplerimizce gerçekleştirilen deniz dibi temizliği etkinliklerinde denizden çıkan atık miktarında azalma gözlemliyoruz. Bu da çevreye olan duyarlılığın giderek arttığını gösteriyor. Denizlerimizi ve koylarımızı korumak, gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz” diye konuştu.
Deniz dibi temizliğinin bir sonraki durağı, 28 Mayıs Çarşamba günü Bitez mahallesi olacak.
Adalet Bakanlığınca, 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi cinayetinde kullanılan bıçağın yasak bıçak olmamasına yönelik tespite ilişkin yapılan açıklamada, 6136 Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a göre “bıçakların silah sayılabilmesi için belli bir ölçünün üzerinde olması gerektiği ve bunun teknik bir konu olduğu” belirtilerek, “Sonuç olarak evde kullandığımız ekmek bıçağı 6136 kapsamında suç değildir. Eğer ekmek bıçağı ile birini öldürür veya yaralarsanız buradaki silah suç aleti olarak kabul edilir” dedi.
İstanbul Kadıköy’de alışveriş yapmak için gittiği bit pazarında bıçaklı saldırıya uğrayan 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’nin ölümüne ilişkin yargılama sürüyor. Bu kapsamda, suça sürüklenen çocuk B.B’nin cinayette kullandığı bıçağa ilişkin kriminal incelemede, bıçağın “yasak niteliği taşıyan bıçaklardan olmadığı” belirlenerek, B.B. hakkında “Bıçak veya diğer aletleri izinsiz olarak satın alma, taşıma veya bulundurma” suçundan takipsizlik kararı verildi.
Adalet Bakanlığı, bu karara yönelik eleştiriler üzerine yapılan yazılı açıklamada, cinayette kullanılan bıçağın yasa dışı sayılmaması ve kovuşturmaya yer verilmediğine ilişkin çıkan haberlere dair yanlış anlaşılan bir konuya açıklık getirmek istendiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Öncelikle uçun işlenmesi sırasında kullanılan bütün aletler silahtır. Örneğin bir kişi bir başkasına taş atsa, taşla yaralanma meydana gelse buradaki taş silah sayılır. Bu durum TCK’nın 6. maddesinde belirlenmiştir. Bunun dışında 6136 Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 4. maddesi suç unsuru sayılan silahları ihtiva eder. Bu kanuna göre bıçakların silah sayılabilmesi için belli bir ölçünün üzerinde olması gerekir. Aynı şekilde ateşli silahların da ruhsatsız olması, mermilerin de belli bir sayıda ele geçirilmiş olması gereklidir. Belli uzunluk ve şekildeki bıçakların suç teşkil etmesi hususu tamamen teknik bir konudur ve 6136 sayılı kanunda açıkça belirtilmiştir.”
Açıklamada, kanunun 4. maddesindeki, “Ülke içinde kama, hançer, saldırma, şişli baston, sustalı çakı, pala, kılıç, kasatura, süngü, sivri uçlu ve oluklu bıçaklar, topuz, topuzlu kamçı, boğma teli veya zinciri, muşta ile salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel nitelikteki benzeri aletlerin yapımı yasaktır” hükmü nakledilerek, “Eğer kişi bu maddede sayılan silahları bulundurursa otomatik olarak 6136’ya aykırı hareket etmiş olur. Sonuç olarak; evde kullandığımız ekmek bıçağı 6136 kapsamında suç değildir. Eğer ekmek bıçağı ile birini öldürür veya yaralarsanız buradaki silah suç aleti olarak kabul edilir.” denildi.