38,1588$% 0.3
43,6101€% 1.61
50,0663£% 1.39
3.957,73%2,27
6.483,00%1,90
3.236,86%1,97
9.380,95%0,45
3254259฿%1.97006
38.05$%0.01723
12 Nisan 2025 Cumartesi
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında dava açılmasına gerekçe gösterilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına yönelik sözlerinde ne tehdit ne de terörle mücadele eden kamu görevlisini hedef gösterme suçunun unsurlarının bulunduğunu belirterek, bir an önce beraat kararı verilmesi gerektiğini söyledi. Sağkan, son dönemde hakkında soruşturma yürütülen kişilerin şirketlerine “peşinen” kayyum atandığını ifade ederek, “Bir mahkumiyet hükmü olmaksızın soruşturmayla beraber kişilerin mülkiyet hakkını ihlal edecek şekilde bu uygulamalara geçilmesi açıkça Anayasa’ya ve hukuka aykırıdır” dedi.
TBB Başkanı Erinç Sağkan, Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu hakkında dün görülen iki ayrı davaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ANKA Haber Ajansı’na konuşan Sağkan, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ifade etti.
İmamoğlu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili açıklamaları nedeniyle yargılandığı davaya değinen Sağkan, “Açıkçası bu davaya ilişkin ilk andan beri adil yargılanma hakkına dair ciddi ihlaller söz konusu. Biz bunu TBB olarak her platformda dile getirmeye çalışıyoruz. Tabii Türkiye’de artık somut bir dava dosyasını konuşmaktan ziyade hak ve özgürlüklerin koruyucusu, teminatı olması gereken yargı sisteminin artık vatandaşların adil yargılanma hakkını da geçtik, ifade hürriyeti gibi, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı gibi temel hakları üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi gibi çok ağır bir sürecin içerisinden geçiyoruz.” diye konuştu.
“Yurttaşlarımızın yargıya güveni ciddi anlamda sarsılmış durumda”
Türkiye’de hukuk devleti ilkesinin yalnızca kağıt üzerinde kaldığını belirten Sağkan, şu ifadeleri kullandı:
“Biz hep şunu ifade ediyoruz, yargı kendi attığı düğümü kendisi çözmeli. Yargının sorunları olabilir, yargının kararları eleştirilebilir, beğenmediğimiz kararlar olabilir. Bu kararlara karşı itiraz yolları ya da yüksek yargıya dair yollar mevcuttur. Ancak sistemin aslında siyaseten araçsallaştırıldığını gördüğünüzde ve bu sistemin itiraz mekanizmalarının da artık işlemediğini, çalışmadığını gördüğünüzde artık Anayasa’da yazan hukuk devleti ilkeniz sadece bir kağıtta yazan metinden ibaret hale geliyor.
Haliyle Türkiye’de şu anda yargının üzerine düşen çok büyük bir görev ve sorumluluk var. Yurttaşlarımızın yargıya güveni ciddi anlamda sarsılmış durumda. Bu güveni tekrar sağlayabilecek tek mekanizma yargının bizzat kendisidir. Siyasetten bir müdahale beklemeksizin herhangi bir kurumdan, organdan bir müdahale beklemeksizin yargı tekrar vatandaşın nezdindeki güvenini sağlamak zorunda.”
“İmamoğlu’nun sözlerinde suç unsuru yok”
İmamoğlu’nun açıklamalarında herhangi bir suç unsuru bulunmadığını vurgulayan Sağkan, “Sayın İmamoğlu’nun konuşmasındaki sözleri hepimiz duyduk ve biliyoruz. Bunların hiçbirisinde ne tehdit unsuru vardır ne de terörle mücadele eden kamu görevlisini hedef göstermek suçunun unsurları oluşur. Bu suçtan dolayı bir soruşturma sürecinin bile yürütülmesi hukuka tamamen aykırıdır. Ancak bu aykırılığı artık bizlerin dile getirmesi değil, mahkemenin bu aykırılığı tespit ederek hukuka uygun bir şekilde kararla hiç bu davayı uzatmasına gerek yok. Bu davanın uzayacak, araştırılacak bir delili yok. İfadeler ortada. Bu ifadelerin Türk Ceza Kanunu’ndaki herhangi bir suçun unsurlarını oluşturmadığı çok açıkça ortadadır. Haliyle mahkemenin doğrudan beraat kararı vererek bu haksızlığa bir son vermesi gerekir.” diye konuştu.
Davanın ertelenmesini eleştiren Sağkan, TBB’nin süreci takip edeceğini söyledi.
Sağkan, “Kamuoyunun gündeminde olan vatandaşın da dikkatini ilgisini çeken ve haksızlık hukuksuzluk olduğuna soruşturma sürecinden itibaren adil yargılanma ilkeleri ihlal edilerek sebebiyet verildiğine şahit olduğumuz dosyaları muhakkak ki takip ediyoruz, raporluyoruz. Buna ilişkin görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bunu yapmaya, muhakkak ki bu hukuksuzluklarla mücadele etmeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
“Bu öğrencilerin hiçbirisinin tutuklanmaması gerekiyordu”
Sağkan, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestolarda birçok öğrencinin 2911 sayılı kanuna muhalefetten tutuklanmasıyla özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini anlattı. Çok sayıda öğrencinin tahliye edildiğini anımsatan Sağkan, “Bu sevinçle karşılanıyor ancak maalesef şunu ifade etmem gerekiyor, ehvenişeri artık sevinçle karşılamamamız gerekir. Bu öğrencilerin hiçbirisinin tutuklanmaması gerekiyordu. 2911 sayılı kanuna muhalefet suçunun unsurları ortada yok. Velev ki unsurları olduğunu kabul edelim, verilebilecek cezalar ortadayken suçsuz, günahsız gencecik öğrencilerin okullarından, ailelerinden mahrum bırakılması, daha da önemlisi en temel haklarının özgürlük ve güvenlik haklarının yargı eliyle ihlal edilmesi, sonra aradan birkaç hafta geçtikten sonra mahkeme kararlarıyla bırakılmalarına sevinemeyiz.
Burada bu haksızlıkları yapanların yargı önünde bu haksızlığın hesabını vermesi, gerekir. Buna bir hukuk devletinde sevinmek mümkün değil. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum. Çünkü bu tür tutuklamalarda bir taraftan bir bireyin temel hak ve özgürlüklerine zarar verirken, onu ihlal ederken bir taraftan da toplumun geneline ifade hürriyeti anlamında bir baskıyı yaratıyorsunuz. Sadece bir kişiyi ilgilendiren bir ihlalden bahsetmiyoruz burada, tüm toplumu ilgilendiren ihlallerdir bunlar.”
“Sabahın erken saatlerinde gözaltı uygulaması tamamen hukuksuzdur”
Son dönemde sabah erken saatlerde yapılan gözaltılar, tutuklama sevkleri ve adli kontrol kararlarının hukuka aykırı olduğunu belirten Sağkan, adli ve idari süreçlerin başlatılması gerektiğini söyledi.
Gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan’a getirilen adli kontrol kararlarına tepki gösteren Sağkan, “Dün ortada hiçbir suç yokken gözaltına alınan iki gazeteciyle ilgili yaşanan süreç. Tutuklamaya sevk edildiler. Tutuklamaya sevk edildikten sonra sevindik. ‘Tutuklanmadılar en azından’ diye sevinmemek gerekiyor. Çünkü bu şekilde sabahın erken saatlerinde gözaltı uygulaması tamamen hukuksuzdur. Ortada hiçbir suça ilişkin unsur bulunmadığı halde tutuklamaya sevk edilmeleri ve üzerine yurt dışı çıkış yasağı şeklinde adli kontrol uygulaması hukuka aykırı uygulamalardır. Bunların hukuka aykırı olduğunun altını ısrarla çizerken, ilgilileri hakkında da gerek adli gerek idari işlemlerin başlatılması ve bunların takipçisi olunması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.
“Soruşturma sürecinde şirketlere kayyum atanması Anayasa’ya ve hukuka aykırıdır”
Soruşturma sürecinde şirketlere kayyum atanmasına da tepki gösteren Sağkan, “Son dönemde yaşanan bir de bu tür soruşturmalarda peşinen soruşturmalara konu kişilerin şirketlerine kayyum atanması gibi tamamen hukuka ve mülkiyet hakkına aykırı uygulamalarla karşılaşıyoruz. Daha önceden gördüğümüz uygulamalarda kişi hakkında bir suç işlediğine dair kesin, somut, inandırıcı delillerle bir mahkumiyet hükmünün tesisiyle birlikte o suçtan kaynaklanan gelirle bir bağı varsa mal varlığının o zaman bu mal varlıklarına veya şirketlere kayyum atanmasına ve tedbir uygulanmasına ilişkin uygulamalar görüyorduk. Ancak, bugün gelinen noktada ise henüz kişi hakkında bir mahkumiyet hükmü olmaksızın soruşturmayla beraber kişilerin mülkiyet hakkını ihlal edecek şekilde bu uygulamalara geçilmesi açıkca Anayasa’ya ve hukuka aykırıdır.” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Konya programı kapsamında TÜYAP Tarım Fuarı’nı ziyaret etti. Dervişoğlu, partisinin Konya Ramada Otel’deki Genişletişmiş İl Divan Toplantısı’na katıldı. Genel başkan yardımcıları ve partisinin milletvekillerinin de eşlik ettiği ziyaret sırasında üreticileri dinledi.
Dervişoğlu, genel başkan yardımcıları ve partisinin milletvekillerinin de eşlik ettiği ziyaret sırasında üreticileri dinledi. Ayrıca Konya’da gündemde büyük yankı uyandıracak bir konuşma yaptı. Burada konuşan Dervişoğlu, yeni çözüm sürecinin uzun bir süredir rafta olduğunu belirterek, “ABD Başkanı Trump ‘Ben Tayyip Erdoğan’ı severim o da beni bilirim ki çok sever’ dedikten sonra o proje raftan indirildi. İmralı ulaklarının ‘Devletin bir an önce adım atması gerekir’ açıklamalarına da saraydan çağrı geldi. Terörist Öcalan’ın ulakları Recep Tayyip Erdoğan’la buluştu. İmralı’da Abdullah Öcalan’la buluşanlar dün sarayda Recep Tayyip Erdoğan’la buluştu” diye konuştu.
“Özlemiyor musunuz?”
Dervişoğlu, “Söylemesem olmaz.. Özlenenleri, size hatırlatacağım. Soracağım mesela; az önce yüksek sesle sordum yine soracağım: Siz rahmetlik Süleyman Demirel’in samimiyetini özlemiyor musunuz? Siz rahmetli Bülent Ecevit’in nezaketini özlemiyor musunuz? Siz rahmetlik Erbakan’ın imanına olan bağlılığını davasına olan sadakatini özlemiyor musunuz? Siz ülküsüne kurban olmuş Muhsin Yazıcıoğlu’nu özlemiyor musunuz? Siz davaya sadakati, devlete olan bağlılığı, hepimizin büyüğü, ailelerimizin de büyüğü, davamızın da büyüğü, liderimiz merhum Alparslan Türkeş’i özlemiyor musunuz? İşte ben size söylüyorum: Merkez siyaseti nedir biliyor musunuz? Süleyman Demirel’i, Bülent Ecevit’i, Turgut Özal’ı, Necmettin Erbakan’ı, Muhsin Yazıcıoğlu’nu özlemiyor musunuz?” diyerek parti üyelerine ve tüm vatandaşlara seslendi.
Dervişoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
“Uzunca bir zamandan beri askıya alınmış, soğumaya yüz tutmuş gibi görünen bir proje vardı ve o projenin düşünceden eyleme dönüştürülememesi içinde İYİ Parti’nin bir karşı duruş sergilemesi ve millet tarafından da bu duruşun kabul görmesi hali söz konusuydu. Sayın Devlet Bahçeli’nin ‘Abdullah Öcalan Meclise gelsin, DEM kürsüsünde konuşsun, PKK’yı tasfiye edeceğini söylesin, PKK denen örgütün silah bırakmasını temin etsin’ sözleri ile başladı bu süreç. Bunlar bu lafı ettiği andan itibaren de biz İYİ Parti olarak dedi ki ‘Abdullah Öcalan Ankara’nın Aşağı Ayrancı semtinde oturmuyor, Abdullah Öcalan İmralı’da ağırlaştırılmış müebbet hükümlü bir cani başı, dolayısıyla Türkiye’de TBMM’de konuşabilmesinin temin edilebilmesinin bir tek yolu var, o da Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasıdır. Türk milleti buna izin vermez‘. Ama bütün bu süreci yumuşatmak amacına matuf bir biçimde bunun bir milliyetçi partinin genel başkanına telaffuz ettirilmesi elbette ki başka başka sonuçlarda beraberinde getirecektir. Öyle ya bu ülkede binlerce evladımızın katili, askerlerimizin, polislerimizin katili, şehitlerimizin celladı bir örgütün başına eğer ‘TBMM’de gel kürsüde konuş ve örgütünü feshet’ diyen şayet bir milliyetçi partinin genel başkanı ise o zaman millet değerlerini de sorgulamak durumuyla karşı karşıya kalacaktır.
“Soğumaya alınmış gibi görünen çözülme süreci aniden raftan indirildi”
Soğumaya alınmış bir süreçti. Devlet Bey bunu söyledikten sonra biliyorsunuz İmralı ziyaretleri vesaire yapıldı, İmralı’ya ziyarete giden ulaklar da dönüşlerinde birtakım siyasi partileri ziyaret ettiler. TBMM’de grubu bulunan bütün siyasi partilere giderek cani başının kendileriyle siyasi partilere gönderdiği mesajı paylaştılar. İYİ Parti onu da kabul etmedi. Abdullah Öcalan denen cani başının yol göstericiliğinde yapılmış hiçbir projenin tarafı olamayız. Süreci biraz askıya aldılar, ondan sonra dediler ki ‘Biz yapılması gerekeni yaptık’. Tabii ‘Önder’ falan da diyen oldu orada, Abdullah Öcalan’a hatırlıyorsunuz. ‘Biz üzerimize düşeni yaptık, artık devlet yapması gerekeni yapmalıdır’ dediler. Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Devlet Bahçeli’nin sözü yetmez, sadece Bahçeli’nin ismindeki devlet bu işi çözmez. Türkiye’yi yönettiğini zanneden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının da devletin görüşleri olarak bugün yapılması gerekenleri kamuoyuyla paylaşmaları gerekir’ diye hep vurgu yaptılar. Cumhurbaşkanı düne kadar sustu, soğumaya alınmış gibi görünen çözülme süreci aniden raftan indirildi. ABD’den sevgi mesajları gelmeye başladıktan sonra indirildi. Ne zaman indirildi ABD Başkanı Trump ‘Ben Tayyip Erdoğan’ı severim o da beni bilirim ki çok sever’ dedikten sonra o proje raftan indirildi ve İmralı ulaklarından devlet bir an önce adım atması gerekir açıklamalarına da saraydan çağrı geldi. Terörist Öcalan’ın ulakları Recep Tayyip Erdoğan’la buluştu. İmralı’da Abdullah Öcalan’la buluşanlar dün sarayda Recep Tayyip Erdoğan’la buluştu. Gerçeğin altını çizmek ve bu millete doğruları hatırlatmak için ifade ediyorum. Çünkü İYİ Parti’yi bu sürecin baltalayıcısı olarak göstermek istiyorlar. Terörle, terörizm arasındaki farkı idrak edemeyenler; teröristlerle masaya oturarak terörizemden kurtulacaklarını zannediyorlar. Türkiye’de terörle mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yapan bir geçmişten gelen kardeşiniz olarak söylüyorum: Hayatımın her döneminde terörle mücadele benim boynumun borcudur. 1 saat 25 dakika civarında konuştular, görüştüler. Ulaklar görüşmeden ziyadesiyle mutlu ayrıldılar. Çıkışta da basın açıklaması yaptılar. Bu okyanus ötesinde hazırlanmış, PKK denen cani örgütü besleyen ve arka çıkan herkesi memnun eden bir açıklamaydı bu”
“Bu proje şayet yaşama geçirilirse, büyük Türk milletinin felaketine sebep olur”
İmralı Heyeti’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin ardından yapılan açıklamanın Türk milleti hariç herkese faydası olduğunu savunan Dervişoğlu, “Bunların yaptığı görüşmelerin, yaşama geçirilen sürecin büyük Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne hiçbir faydası yoktur. Bu, Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir parçasıdır. Bu proje ABD’nin işine yarar. Bu proje İsrail’in işine yarar. Bu proje Batı emperyalizminin işine yarar. Bunun yaşama geçirilmesine izin verilirse de büyük Türk milletinin felaketine sebep olur. O sebeple biz bu zamana kadar tarihi sorumluluğun icaplarını yerine getirerek; Türkiye’nin milli birlik ve beraberliğini teröristlerle masaya oturmaktan azade bir şekilde Türkmen’in Kürt kardeşliğiyle inşa etmeye karar verdiğimizi milletle paylaşmalıyız. Yoksa terörsüz Türkiye’yi kim istemez? Efendim diyorlar ‘Bunlar terörsüz Türkiye’yi istemiyorlar’. Kim istemez terörsüz Türkiye’yi? Ben sizin gibi analar ağlamasın deyip anaların gözyaşlarının denizler gibi akmasına sebep olan bir siyasi geçmişten ve gelenekten gelmiyorum ki. Ben zaten bu topraklarda devlet kurma iradesiyle bir araya gelmiş, bütün farklı unsurların birleşerek Cumhuriyeti kurduğunu o cumhuriyete Türkiye Cumhuriyeti dediğini, o cumhuriyeti kuran millete de Türk milleti dediğini söyleyen söyleyen gelenekten geldim.
“İYİ Parti’yi Türkiye’nin geleceğinin teminatı ve sigortası olarak görüyoruz”
Benim karşı çıktığım bu cennet coğrafyanın, bu cennet vatanın bölünme projesidir. O bölünme projesine sonuna kadar direnç göstereceğim, Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğim. Cumhuriyeti yıktırtmayacağım. Birlik ve beraberlik içerisinde Allah’ın izniyle barışı, huzuru, mutluluğu ve kardeşliği birlikte inşa edeceğim.”
Kendilerini Türkiye’de kardeşliğin sigortası saydıklarını belirten Dervişoğlu, “O sebeple İYİ Parti’yi ikaz etmeye, tehdit etmeye çalışan, istiskal etmeye çalışan artık aklını başına devşirmelidir. İYİ Parti öyle sıradan insanların tehdit ve tahkir edeceği bir siyasi yapı değildir. Öyle her önüne gelenin itham edeceği bir siyasi parti de değildir. Bu memleketin gerçek sahipleri şehit anaları, şehit ailelerinin duaları yeter bizlere Allah’ın izniyle. O sebeple bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.” dedi.
“Bunlar Anayasa’nın ilk 4 maddesini ve 66’ıncı maddesini değiştirmek istiyor”
Dervişoğlu, şöyle devam etti:
“Bunların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan beklentileriyle alakalı bir paylaşımda bulunmuşlar. Diyorlar ki ‘Abdullah Öcalan’ın tecridi kaldırılsın, iletişim özgürlüğü güvence altına alınsın, umut hakkı yasa teklifi gündeme getirilsin ve serbest bırakılması teklif edilsin.’ Yani terörist başının serbest bırakılmasının şartları oluşturulsun ve olgunlaştırılsın.”
Sözlerinin devamında salondakilere “Abdullah Öcalan serbest bırakılsın mı?” diye sorduğu Dervişoğlu, “Hayır” denilmesi üzerine, şunları kaydetti:
“İşte Konya’daki cevabı Cumhurbaşkanının ve Devlet Bahçeli’nin dikkatine sunuyorum. Saray rejiminin başındaki zatın iki dudağının arasından çıkacak kelama ve o kelama el pençe divan duracak kişilere büyük Türk milletinin kararını çiğnettirmeyeceğiz. Allah da şahit, siz de şahit olun. ‘PKK’nın silahsızlandırılma süreci için özel bir yasa çıkarılsın’ diyor. Yani ‘PKK devletle masaya otursun, bu silahsızlanma süreciyle ilgili TBMM’de bir yasal düzenleme yapılsın’ diyor. Yine Konya’ya soruyorum PKK’nın beklentilerini karşılamak üzere TBMM’de kanun çalışması yapmaya Konyalılar evet diyorlar mı? Duy bu sesi Recep Tayyip Erdoğan, duy Devlet Bahçeli. Konya’dan Türk milleti haykırıyor. Eşit ve özgür yurttaşlık ilkesi yasalarca güvence altına alınsın. Yani şu anda böyle bir yasal güvenceye ihtiyaç var mı? Hangi kökten gelirse gelsin, böyle bir yasaya ihtiyaç duyulsaydı, bunu önerenler nasıl gelip de TBMM’de milletvekili olacaklardı, Recep Tayyip Erdoğan’a da bu teklifleri götürebileceklerdi? Eşit yurttaşlık olmasaydı, etnik köken ve azınlıklar üzerinden milletleşme tezahür etmiş olsaydı, yani Türkiye’de yaşayan insanlar hür ve eşit vatandaş olmasaydı bunlar olabilir miydi? Bu hakkı bunlara büyük Türk milleti verdi ama bunlar bunu isteyerek aslına bakarsanız Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek ilk 4 maddesi ve vatandaşlık tanımının yapıldığı 66’ıncı maddesinin değiştirilmesini istiyor. Yine Konya’dan soruyorum, Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk 4 maddesi ve vatandaşlık tanımının yapıldığı 66. maddesinin değiştirilmesine Konyalının ve Türk milletinin rızası var mıdır? İşte Türk milletinin kararı budur.”
Dervişoğlu ayrıca Kıbrıs’ta yaşanan son gelişmelerin Türkiye’nin zararına olduğunu, Kıbrıs ile ilgili Türkiye hariç herkesin görüştüğünü belirtti ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na yapılanların FETÖ döneminde yapılanlara benzediğini ifade etti.
Konuşmanın ardından Dervişoğlu’na hediye taktim edildi. Salondan çıkarken engelli vatandaşlarla tokalaşan Dervişoğlu ile partililer fotoğraf çektirdi.
İşte o anlar:
Ekranların kısa sürede efsane haline gelen dizilerinden “Avlu”, yoğun istek üzerine yeniden çekiliyor. Dizinin yeni kadrosunda Demet Evgar başta olmak üzere hangi eski oyuncuların yer alacağı merak konusu oldu.
Altı yıl önce Star TV’de ekranlarında yayınlanan ve büyük bir beğeni kazanan Avlu dizisi geri dönüyor.
Demet Evgar’ın başrolünü canlandırdığı Limon Film imzalı yapım, yoğun istek üzerine yeniden çekiliyor. Dizinin geri dönüşü, usta oyuncu Rüçhan Çalışkur’un seslendirdiği bir tanıtımla duyuruldu.
CHP’nin 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nda seçilen Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında ilk toplantısını yaptı. Yaklaşık altı saat süren toplantı sona erdi. Toplantıda, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na ziyaretlerin PM üyelerinin de katılımıyla devam etmesi kararlaştırıldı.
CHP’nin 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nda seçilen Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında ilk toplantısını yaptı. Yaklaşık altı saat süren toplantı sona erdi. Toplantıda, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na ziyaretlerin PM üyelerinin de katılımıyla devam etmesi kararlaştırıldı.
CHP’nin 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nda seçilen Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında ilk toplantısını yaptı. PM’de Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyeleri belirlendi. Yeni MYK’da sadece iki isim değişti. Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na İlhan Uzgel yerine Namık Tan ve Ticaret Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na Volkan Demir yerine Mehmet Necati Yağcı getirildi. PM toplantısı yaklaşık altı saat sürdü.
Edinilen bilgiye göre, mitingler artarak devam edecek. Samsun’da yarın yapılacak mitingin ardından gelecek hafta sonu Yozgat’ta miting yapılması da değerlendirildi. CHP Lideri Özel’in toplantıda yol haritası hakkında bilgi verdi.Toplantıda, Silivri Cezaevi’nde tutuklu CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmaamoğlu’na ziyaretlerin PM üyelerinin de katılımıyla artarak devam etmesi kararlaştırıldı.
Öte yandan, Özgür Özel’in ”Gölge Kabine” ile ilgili de ”Cumhurbaşkanlığı Ofisleri kuracağız. Gölge Kabine’nin çalışmalarını da buraya alacağız. Bu şekilde kampanya sürecine odaklanacağız” dediği öğrenildi. ”Gölge Kabine”’nin çalışmalarının ne zaman Cumhurbaşkanlığı Ofisleri’ne alınacağının ve burada kimlerin görev yapacağının da ilerleyen süreçte netleştirileceği kaydedildi.
İran ve ABD heyetleri, Umman’ın ev sahipliğinde yapılan dolaylı müzakerelerin ilk turunu tamamladı. Görüşmelerin önümüzdeki hafta devam etmesi bekleniyor.
İran ile ABD arasında Umman’ın arabuluculuğunda yürütülen dolaylı müzakerelerin ilk turu sona erdi. İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, görüşmeler yapıcı ve karşılıklı saygıya dayalı bir ortamda gerçekleşti. İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ve ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff başkanlığındaki heyetler arasında yürütülen temasların gelecek hafta da devam etmesi konusunda taraflar uzlaştı.
İran’ın müzakere heyetinde yer alan ve ismi açıklanmayan bir yetkili, yarı resmi Tesnim Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, görüşmelerin olumlu bir atmosferde sürdüğünü ifade etti. Yetkili, “İran ile ABD arasındaki mesaj alışverişi sürüyor. Müzakereler henüz tamamlanmadı ancak yarına sarkması pek olası görünmüyor,” dedi.