38,0974$% 0.15
42,9887€% -0.56
50,3982£% 0.51
3.951,02%0,63
6.494,00%0,71
3.227,13%0,62
9.393,79%-0,32
฿%
$%
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan İklim Kanunu’na karşı çıkma nedenini açıkladı.
Erbakan’ın açıklaması şöyle:
Yeniden Refah Partisi olarak; 6 sebepten ötürü İklim Kanunu’na karşı çıkmaktayız:
1- CO2 emisyonu miktarı ve Küresel Isınma konusu maksatlı olarak abartılmaktadır
Bilim bize, daha fazla atmosferik CO2’nin ısınmayı artıracağını söylemektedir. Evet bu doğru. Ancak burada ısınmanın düzeyi önemlidir.
Atmosferik CO2 seviyelerinin iki katına çıkması durumunda dahi sıcaklık 1c bile artmamaktadır.
NASA uydu verilerinin 1995-2015 yılları arasındaki ortalama küresel sıcaklık değişikliklerini gösteren haritaları atmosferik CO2 seviyelerinde yüzde 13’lük bir artış olsa da, bu yirmi yıllık dönemde atmosfer yalnızca 0,05c ısınmıştır.
Yani bu verilere göre atmosferdeki CO2 seviyesi bu oranla artmaya devam etse dahi, tam 400 sene sonra dünya sıcaklığı sadece 1c artmış olacaktır…!!
Dolayısıyla ortada felaket senaryosu yazacak bir durum yoktur…
AYRICA;
Günümüz atmosferindeki her bir milyon hava molekülünün yaklaşık 400’ü CO2’dir. Bize felaket sınırı olarak gösterilen bu miktar asla bir felakete işaret etmemektedir.
Çünkü havalandırılmayan sınıf, tren, otobüs gibi kalabalık ve kapalı alanlardaki CO2 seviyeleri tehlikeli denilen 400 ppm’den 5-6 kat yüksek seviyelere ulaşabilmektedir. Üstelik 2000-2400 ppm’lerdeki CO2 oranlarının insanlar üzerinde klinik olarak belgelenmiş olumsuz hiçbir etkisi yoktur.
Denizaltılarda günlerce denizin dibinde kalan mürettebatın teneffüs ettiği CO2 seviyesi ise 5000 ppm civarlarındadır…!!
2- Bilimsel verilerin, karbon emisyonunun ne sorumlusunun ne de çözüm coğrafyasının Türkiye olmadığı gerçeğini gösteriyor olmasıdır.
Global Carbon Atlas’ın ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2023 yılı verilerine göre;
Dünya’nın en çok karbon salınımı yapan ilk 3 ülkesi toplam salınımın %52,6’sını yapıyor.
Türkiye’nin dünya karbon salınımındaki payı ise %1,1
Gelişmiş ülkelerin “kişi başına Karbon Salınım ortalaması” 15 tonCO2, gelişmekte olan ülkelerin kişi başına ortalaması ise 5 tonCO2’dir. Bu istatistik bile, karbon emisyonu sorununun gelişmekte olan ülkelerden değil, gelişmiş ülkelerden kaynaklandığının açık bir göstergesidir.
Türkiye’nin ise kişi başına karbon emisyon ortalaması 5 tonCO2’in de altındadır.
Dolayısıyla biz “sözde iklim değişikliğinin ve bu karbon emisyonlarının asıl müsebbipleri kimse, önce onlar belirgin ölçüde bu önlemleri alsın, salınımlarını azaltsın, bunun için de Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere karbon vergisi adı altında yeni vergiler tanımlanmasın” diyoruz.
3-Dünyanın Paris İklim Anlaşması ile ilgili samimiyetsizliğidir.
− ABD, Paris İklim Anlaşması’ndan çekiliyor,
− Çin, Anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiyor,
(Dünyadaki toplam karbon salınımının %52,6’sını yapan 3 ülkeden 2’si)
Ama her nedense;
Dünya’yı asıl kirleten ülkeler yerine Türkiye pilot ülke seçiliyor…!!
Bu tamamen mantıksız ve adaletsiz bir durumdur.
4-İktidarın; çevre kirliliğinin önlenmesi, yeşil alanların artırılması, atık yönetimi gibi hususlardaki samimiyetsizliğidir.
Yanan ormanların, yeniden orman vasfına dönüştürülebilecek alanların 2B arazisi olarak imara açılması, verimli ovalara ve tarım arazilerine imar verilmesi, HES projesi şartnamelerindeki çevreyi koruma ile ilgili şartlara uyulmaması, çevreyi kirleten ama iktidar yandaşı olan firmalara göz yumulması, başlı başına “Kanal İstanbul Projesi”nin kendisi,
Yeniden Refah Partisi olarak iktidarı İklim Kanunu konusunda samimiyetsiz bulmamızın nedenleridir.
Siz iktidar olarak bu kadar CO2 salınımına yol açacak, çevreyi kirletecek adımları atıp, sonra da dış güçler istiyor diye “İklim Kanunu” çıkarıyorsunuz.
Bu sebeple Hükümet’in dış güçlerin isteğini yerine getirerek Dünya Bankası’ndan ve uluslararası kuruluşlardan para bulabilmek için bu İklim Kanunu’na sarıldığına ilişkin şüphelerimiz var.
5-Aziz milletimizin 1 milyonun üzerinde rekor imza ile İklim Kanunu’na itiraz etmiş olması ve buna rağmen sürecin iktidar tarafından şeffaf olarak yürütülmemesidir.
1 yıl önce vatandaşlarımız CİMER üzerinden 1 milyonun üzerinde imza toplayarak bu Kanuna karşı çıktılar, Kanunun TBMM’ye gelmemesi ve yasalaşmaması için itirazda bulundular ancak her zaman olduğu gibi iktidar bu itirazları duymazdan geldi. Süreci şeffaflaştırma yönünde de herhangi bir çaba içerisinde girmedi.
6-Son olarak;
– İşletmelerimize karbon vergisi adı altında yeni vergi yükleri getirilecek. (Üretim maliyeti ve dolayısıyla fiyatlar artacak)
– Vatandaşlarımız da enerji tükettikleri, atık oluşturdukları için karbon vergisi ödeyecek.
– Merkez Bankası ile TÜBİTAK ortaklığında dijital Türk Lirası (yani dijital para) projesi devam ediyor. Buna geçildiğinde insanların tüm tüketimleri şeffaf hale gelecek ve karbon ayak izleri tam olarak hesaplanabilir hale gelecek.
Bu yolla hem şirketlerin hem de vatandaşların karbon kotalarını aşmaları halinde seyahat, tüketim, enerji kullanımı gibi hürriyetlerinin kısıtlanması söz konusu olacak.
– DAVOS’ta dünya nüfusunun azaltılması yıllar öncesinde konuşuldu. Bunun Küreselcilerin en önemli planlarından bir tanesi olduğunu biliyoruz.
Karbon ayak izi gibi uygulamaların da bu plana alet edilmesinden endişe ediyoruz.
Örneğin; “karbon salınımının azaltılması için çocuk yapmanın sınırlandırılması” gibi.
– Bu süreç sera gazı üreten büyükbaş hayvanların itlaf edilmesi, bunun yerine yapay et tüketimine geçilmesine kadar gidecek tehlikeler içermektedir.
Bütün bu sebeplerden ötürü Yeniden Refah Partisi olarak; TBMM’de görüşülmekte olan “İklim Kanunu’na karşı olduğumuzu ve RET oyu vereceğimizi ifade ediyoruz.
CHP Lideri Özel’den İmamoğlu’na bir ziyaret daha!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.