39,0334$% 0.29
44,2825€% 0.52
52,7996£% 0.77
4.217,05%2,29
6.877,00%1,84
3.358,59%1,94
9.356,04%-1,26
฿%
$%
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonları eleştirirken, önümüzdeki salı gününden itibaren Fatih Belediyesi’nden başlayarak AK Partili belediyelere yönelik Sayıştay raporlarını tek tek açıklayacağını bildirdi. Özel, “Türkiye Başsavcısı gibi veya böyle işte hukuk devleti olmayan yerde kendince düzen tutturmuş zorbanın temsilcisi gibi iş yapıyorsunuz. Çok net söylüyorum, çok net. Bu kadar haksızlık, milletin vicdandan döndü, dönüyor, dönecek. Her hafta Tayyip Bey’e ve Akın Bey’e inananların sayısı azalıyor. Bize inananların sayısı artıyor. O anketleri de görüyorsunuz. İşte bu yüzden yerin dibine batıyorsunuz, bu yüzden. Beter olun, beter olun” ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi’nde yerine kayyum atanan tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in duruşmasına katıldı ve CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ile görüştü. Cezaevi çıkışında açıklamalarda bulunan Özel, “Esenyurt’un seçilmiş Belediye Başkanı Ahmet Özer’in nihayet yedi ay sonra hakim karşısına çıktığı gün duruşma salonunda kendisinin yanındaydık. Hem de Ekrem Başkanımızı bir kez daha Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettik. Bugün sabahleyin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlarda yeni bir dalga gerçekleşti. Onu da yakından takip ediyoruz” dedi. Özel, şunları söyledi:
“Ekrem Başkanımızın özel kalem müdürü Kadriye Hanım’ı bir kez daha sabahın köründe, oğluyla birlikte yaşadığı konutundan gelip gözaltı yapıyorlar. Kadriye Hanım daha önce gözaltına alındı ve dört gün kaldı. Bırakmışsınız kaçmamış, işinin başında çağırsa savcı, ‘şunu da soracağım’ dese sorar öyle olması lazım. Bütün Türkiye’de hukuk fakültelerinden aldıkları diplomalarıyla mesleklerini yapan birçok sayın savcı, daha önce gözaltına alınmış, emniyet sorgusu yapılmış, savcılığa gelmiş, şu anda serbest olan kişilere yeni bir şey soracaksa çağırıp soruyor. Bu nedir ya düşman hukuku? Sabahın köründe küçücük oğluyla yaşadığı evden, yalnız bir kadını gidip polis ile almak. Kardeşinin şehir dışından yetişmesine bile imkan yok. Evladı başkalarının yanında kalıyor ve şimdi teyzesi yetişecek. Bu kadar vicdansızlık olmaz. Daha önce de dört gün tutulmuş olan Genel Sekreterimiz Akın Bey’i bu yöntemini bir daha alıp dört gün daha tutup sonra yine savcılıktan serbest bıraktılar. Bu zulme ne gerek var? Bundan ne bekliyorsunuz? Bunu yapmanın size faydası ne? İçiniz mi soğuyor? İntikam mı alıyorsunuz? Bu hırs kime? Bu kin kime? Kadriye Hanım gibi görevi Ekrem Başkanın özel kalemi olan birisine zulüm edince ne oluyor? Ne oluyor evladını üzünce, ailesini ağlatınca? Sana ne faydası var? Hukuka ne faydası var? Erdoğan’a ne faydası var? Ne faydası var o çocuğun gözyaşlarının Erdoğan’ın siyasi kariyerine?
“Rezil oldunuz, rezil”
Neden almış? Telefon bulundu ya. Graham Bell bile telefonu bulduğuna bu kadar sevinmedi telefonun mucidi. AK Partili troller seviniyor, ‘Her şeyi sil baştan, şimdi yeniden başlıyoruz’. Bulduğu da ne biliyor musunuz? Ekrem Başkan’ın savcılık sorgusunda verdiği ilk numara. Beylikdüzü Belediye Başkanlığı bitip İBB Başkanlığı başladığından beri o telefon bilgi işlemdeki bir kişiye verilmiş. ‘Bunu yönlendir, santrale’ denmiş. Beylikdüzü’nden bir arayan olursa, ‘bu numarasını kendi açamıyor. Notunuzu biz alıyoruz’ deyip, Ekrem Bey’e bilgi verilen numara. Hiçbir araması yok. Üzüntüyle ifade ediyorum ki, arama hiç yok. Çok üzülecek troller ama WhatsApp yok. Varsa 5 yıl önce, 6 yıl önce WhatsApp’a ne yazıldıysa o yazılmış. Ekrem Başkan’ı 6 yıl önce aradığım numara o. Avucunuzu yaladınız. Boşuna sevindiniz. Hopladınız, zıpladınız ama bir şeyi itiraf ettiniz; o telefondan bir şey çıkması dışında bir umudunuz yok. Hiçbir şey bulamadınız bugüne kadar. İtiraf ediyor ki o AK Partili telefonun bulunduğu için hoplayıp, zıplayan arkadaşlar, ‘bugüne kadar güvendiğimiz dağlara kar yağdı. Akın Bey deplasmandan puan çıkaramadı’. Rezil oldunuz, rezil. Hiçbir şey yok işte.
“Raylı sistemlerle ilgili iddia ettikleri dosyanın, İBB tarafından ihalenin iptalini Danıştay onaylamış”
Bugün alınan arkadaşlardan raylı sistemleri alıyor. ‘Orada da yolsuzluk yapmışlar’ algısı yaratacak. Aldıkları ihale iptal edilmiş. İptal edilmesine, iptal edilen firma dava açmış. İdare mahkemesinde reddedilmiş, Danıştay’da onaylanmış. Şu anda üzülerek söylüyorum ki, raylı sistemlerle ilgili iddia ettikleri dosyanın İBB tarafından o ihalenin iptalini Danıştay onaylamış. Mahkeme kararıyla sabit yapılan işlemin doğru olduğu. O yüzden fasarya işlerle uğraşıyorlar.
“Ne bulursanız bana yazın iki katını”
Mustafa Bey’i tutukluyorlar, gözaltına alıyorlar. İşte, ‘koruma müdürünü aldık’. Ne yapmış Mustafa Bey? Ne bulursanız bana yazın iki katını. Bu kadar söylüyorum. Devletin polisinden, devletin memurundan, geçmişin başarılı emniyet müdüründen, yıllardır Ekrem Bey’in bir adım yanından ayrılmayan arkadaşı Ekrem Bey’e koyduğum kefaleti koyuyorum. Sadece algı yönetimi, başka hiçbir şey yok.
“TRT’nin, Anadolu Ajansı’nın marka değerini Tayyip Erdoğan bile düşüremez”
Silivri’de neye tanık olduk? TRT talebimiz. Anadolu Ajansı burada da. Biz TRT’den ne bekliyoruz? O ne yapıyor? Neredesin TRT, neredesin? Gel şu davaları canlı ver. Erdoğan’a diyorum ki, ‘ben Başkanlarıma güveniyorum. Gel yargılamaları canlı verelim’ diyorum TRT’de. Anadolu Ajansı canlı versin, ona da razıyım. Cepheden haber versin diye Atamın kurduğu ajans bu. Kimin yönettiğine bakma. Bütün çalışanları çok kıymetli. O yönetenlerin neler yaptığına bakmayın. TRT’nin, Anadolu Ajansı’nın marka değerini Tayyip Erdoğan bile düşüremez. O itibarlı günlerine geri dönecekler.
“İddia makamındaki savcı santim santim makama gömülüyor”
Bakın Ahmet Özer’in yargılaması keşke yayınlansaydı da millet artık nelerin olduğunu gözüyle görseydi. Dört ay iddianame bekledi adamcağız. Üç ay mahkeme günü bekledi. Yedi ayın sonunda hakim karşısında ve her konuştuğu kelimede bu kadar da olmaz dedirtti. İddianame böyle tel tel döküldü. İzleyen heyet için hiçbir şey diyemem. Onlar da mutlaka çok şaşırdı. Ama iddia makamındaki savcı, biri yazmış, o da kabullenmiş. O iddianameyi savunacak şimdi o. İddia makamındaki savcı santim santim makama gömülüyor.
Arkasında durulamayacak bir durum. Diyor ki Ahmet Özer savunmasında, ‘birilerine para yollamışsın’ diyorlar, terör örgütü ile ilişkili isimlere. Tek tek çıkarttı, ‘İsim bu, damadımız. Parayı yolladım, dekont bu. Altında yazıyor kurban parası’. İki kurban parası yollamış biri benim için, diğeri eşim için kurban kes diye. 1600 lira yollamış birisine, ‘Terör örgütüne yardım yaptın’ diyor. ‘O birisi Van’ın Beko Bayisi. İşte sana faturası. Almışım elektrik süpürgesi’. Çıldırır insan. Birisine yüklü miktarda para yollamış. 2 bin 500 liradan 4 aylık aidat birikmiş. Ev sahibi olduğu sitenin profesyonel yöneticisi. Teker teker koydu, ispatladı. Böyle yani deyim yerindeyse iddianameyi böyle uçak yaptı, attı savcıya doğru. Başının üstünde geçti, fiilen değil. Yapılan iş o. İddianameyi uçak yaptı, yolladı. Gemi yapsaydı yüzmez, batar. İddianamede 17 yıl boyunca görüştüğü kişileri taramışlar. 610 kişi hakkında adli işlem varmış, 14 tanesi milletvekili çıktı Zeynel Emre ile görüşmüş, önceki dönem milletvekilleri ile görüşmüş, Mahmut Tanal ile görüşmüş. Hakkımızda fezleke oluyor ya, bizi de suçu sayıyorlar Onun gibi teker teker görüştüğü kişileri söyledi. Hesap veremediği hiçbir şey yok.
En çok söyledikleri, ‘En çok görüştüğü Remzi Kartal, 14 kez. Terör örgütü yöneticisi.’ Ne çıktı? İki kez görüşmüş. 12’sinin yanında sıfır yazıyor. Savcı bey görmemiş. O şu demek; aradığında bağlantı kuramayınca sıfır yazıyormuş. Dıt dıt dıt yapıyor ya. Ya da çalarsa açmazsa. O hiç aramamış. Remzi Kartal anlaşılan onu aramış. İki kez görüşmüş, ama ilk görüşme 3-5 saniye yine düşmemiş. İkincide görüşmüş. Remzi Kartal ile 14 görüşme bire iniyor. O bir görüşmenin yapıldığını da Ahmet Özer bilmiyor, ‘Tut ki yapıldı’ diyor. ‘Çünkü aramıştır beni, ‘Hocam ben filanca…’ Bir konuda bir şey söylemiştir, davet yapmıştır, şunu yapmıştır. Hatırlamıyorum kim olduğunu’ diyor. 10 yıl önce, bir görüşme. 12 kere arıyor, düşmüyor. 13’üncüde birkaç dakika bir şey söylüyor. Ama bu kişiyle AK Parti Milletvekili Hüseyin Yayman oturmuş, yemek yemiş. Hüseyin Yayman’ın savunması şu: ‘Evet oturduk ve yemek yedik. Ama ben o dönem siyasetçi değildim, akademisyendim’ diyor. Ahmet Özer de o görüşmenin yapıldığı gün akademisyendi. Sen doçentsin, o profesör. Ahmet Özer’in 10 yıl önce akademisyenken yaptığı görüşmeyi soruyorlar. Bunun dışındaki bütün görüşmeleri tel tel döktü. Ben o iddianameyi yazan savcı olacaktım. Vallahi, billahi her şeyi bırakırdım. Her işi bırakırdım. Hukuk diplomasını bana veren hocalarımdan özür dilerdim. Gider başka bir iş yapardım.
“Suçları Kürt olmak ve bize oy getirmek”
“Olacak iş değil. Bu kadar kul hakkına giren bir iddianame olmaz. 7 aydır Ahmet Özer burada diye, Esenyurt’a yapılamayan hizmetlerin de vebali hepsi boynunda senin. Ahmet Özer neden tutuklu? Belediye başkanı seçilmeseydi, 10 yıl önceki görüşmeleri didikleyecekler miydi? Esenyurt’u aldı diye tutuklu. Esenyurt’u AK Parti alamıyor, kayyım atamak istiyor diye tutuklu. Neden tutuklu? Kürt diye tutuklu. Ben olsaydım Esenyurt Belediye Başkanı, Namık Tan olsaydı tutuklu olacak mıydık? Esenyurt’u kazanma suçundan yatırıyorlar adamı. İddianameye yazmış, ‘Kürtler Doğu’da belediye kazanabiliyor’, oralara da kayyım atıyorlar. ‘Batı’da belediye kazanamadıkları için belediye meclislerine Kürtler’den birer temsilci konulmak suretiyle onlara belediyede temsil hakkı tanınması suçu.’ Bizim belediye başkanlarımızı bununla suçluyorlar. Ben bu suçun mucidiyım, sahibiyim. Ben Esenyurt’ta Kürtler’den en iyi oyu alabilecek adayı belirleme fikrinin sahibiyim. Esenyurt’u almak için yapıyorum bunu. Suçu Kürt olmak adamların, suçu bize oy getirmek. Çatır çatır kazandık mı belediyeleri? Kazandık. Yenebildin mi bizi? Yenemedin. Şimdi ne yapıyorsun? ‘Kürtler’i aday göstermek suretiyle oylarını almak.’ Bu suç değil, bu siyaset. Bu politika. Bunun için yapıyoruz, bu başarı, bu bükemediğin bilek. O fikrin sahibi benim, ben. Ben Türkiye İttifakı’nın mucidiyim, icat etmişim, adını koymuşum, hayata geçirmişim. Övünüyorum ben bununla. Beni yarın alsan buraya yatırsan, 50 sene hapis yatırsan, 51’inci sene ben yine bununla övünürüm. ‘Nasıl yendim Tayyip Bey’i’ derim. ‘Nasıl kazandık, nasıl aldık Esenyurt’u’ derim. Tayyip Bey bunu yapınca, efendim Kürtler’in ikinci partisi olmakla övünüyordu bir ara. Bir ara Kürtler’in en çok oy verdiği kişi olmakla övünüyordu. Şimdi benim o. Ekrem Bey o. Biziz, bizim belediye başkanlarımız o. Niye şişiniyorsunuz, niye hasetlik yapıyorsunuz? Niye sonra insanların namusuyla oynuyorsunuz, iftira atıyorsunuz? Kazanacak adayı AK Parti bulursa Gabar’da petrol bulmuş gibi sevinecek, ona hepimiz seviniyoruz. Özgür Özel bulursa dövünecek, çatlayacak, iftira atacak. Ya yolsuzluk diyecek, ya terör diyecek. Millet bunu görmeyecek, değil mi? Görmeyecek. Bu zulüm ne kadar sürerse sürsün, bir yerde bitecek. Millet eline o oy vereceği gün mührü alacak, bu vicdansızlıkların inadına doğru yere mührü basacak, basacak, basacak. O zaman göreceğiz bakalım nasıl kaçacaksın sandıktan. O yüzden darbeciliğe kalkışan ve cuntacılığa girişen bir iktidarla karşı karşıyayız.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ‘Şu ihale dosyalarını bir yolla’ diyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi hepsini birden yolluyor. ‘Dur ya bu çok, 2019 öncesini istemiyorum.’ Niye istemiyorsun sen? Sen adalet mi arıyorsun? Yoksa bulduğun kişiye suç mu arıyorsun, içeri attığın kişiye suç mu arıyorsun? 2019 öncesinde yolsuzluk görse, görmeyecekmiş. Baksa, bakmayacakmış. Ya sen Cumhuriyet’in savcısı mısın, AK Parti’nin savcısı mısın? Niye bakmıyorsun? Sonra ‘Şu şirketleri getir, bunu getirme.’ Aynı ihalede. Niye? ‘Getirme’ dedikleri AK Parti’ye yakın ve AK Parti’den de iş alan, koruyup kolladıkları şirketler. ‘Getir’ dediklerinde de öylesi var. AK Parti’ye yakınken gelip buralarda ihaleye girmiş diye. Acaba. Onları da sorguluyor. Ama bakanlıklarda duran, AK Parti’ye yakın ‘Şu şirketleri istemiyorum, bunu istiyorum.’ Niye? ‘CHP’li, İYİ Partili, DEM Partili, MHP’li görüşlü olan müteahhit yolsuzluk yaptıysa yakalayayım, AK Parti yaptıysa yakalamayayım.’ Senin yeminin nerede, vicdanın nerede, insafın nerede? Belli bir yıldan sonrasına. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarımıza suç bulabilmek için tane tane tane bakıyor. Açıkça söylüyorum. Belediyelerin nasıl denetleneceği belli. Sayıştay denetliyor, mülkiye müfettişleri denetliyor, iç denetçiler denetliyor. Suç bulursa, suç duyurusunda bulunuyor. Bulunduğu suç duyurusuna göre savcılık harekete geçiyor. Suç varsa soruşturma, iddianame, kabul edilirse kovuşturma. Bitti. Senin işin bu. Ama koskoca İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı şu anda ne yapıyor? İBB denetimi. Denetlenmiş dosyaları suç bulabilmek umuduyla yeniden denetliyor. Senin işin bulunmuş suçun üstüne gitmek. Sayıştay bakmış ‘Bir şey yok’ demiş. Sayıştay bakmış ‘Bir dosyada bir şey var’ demiş. Ne demiş? Dijital Deney Müzesi’nde. Bak orada senin işlem yapman lazım. Yaptın mı? Yaptın. Ne yaptın? Sayıştay kusur bulunca Ekrem Bey iç denetçi görevlendirip de Dijital Deneyim Müzesi’nde hatalar bulup, kusurlar bulup, bununla ilgili gereğini yaptığı dosyada, gereğini yaptığı kişiye itirafçılık imkanı tanıyor. Anladık mı? Ben Akın Gürlek’ten iki satırlık açıklama bekliyorum. ‘Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden dosya istedik, tarih vermedik. Tarih vermeyince hepsi geldi, 2019 öncesini geri yollamadık’ diye açıklama yapsın. Bütün vatandaşlarımıza, vicdanlarına suç duyurusunda bulunuyorum. Partizanlık yapıyorlar, sadece CHP dönemine bakıyorlar. Hırsızlık, yolsuzluk AK Parti döneminde ise bakmıyorlar.
“Tayyip Bey ve Akın Bey’e inananların sayısı azalıyor”
Önümüzdeki Salı Sayıştay’ın ‘İşlem yapın’ deyip, bunların yapmadığı İstanbul’daki belediyeleri teker teker kanıtlarıyla açıklayacağım. Salı’ya kadar AK Partili belediyelere operasyon yaparsa, Fatih Belediyesi’nden başlayacağım. Fatih. Fatih Belediyesi üç yıldır, iki yıldır bunlara operasyon yapılması gerektiği halde beklettiğiniz dosyaları haftaya Salı açıklayacağım. Bak yine benim tavsiyem. Belediye Başkanını çağır gelsin. Öyle evine gitme, çoluğunu çocuğunu ürkütme, korkutma. Annesinin, babasının canına kast etme kimsenin. Çağır, ifadesini al, orada ismi geçen herkesi gözaltına al. Getir, hadi bakalım bir gün şurada onları tutuklu yatır göreyim. Fatih’ten başlıyoruz. Açık oynuyoruz Akın Bey. Fatih Belediyesi’nin Sayıştay raporları elimde. Üç senedir söylüyorum bir şey yapılmıyor denilen raporlar elimde. Fatih Belediyesi’ni alıyor musun, almıyor musun göreyim. İnsan gibi çağır ama. Öyle insanlık onuruna aykırı muameleyi Fatih Belediye Başkanına da yapman doğru değil. Hiçbir belediye başkanına yapma. Biz yönetiyor olsak ülkeyi sana bunu yaptırmam zaten de. Yönetenlerde iş yok. Seni Türkiye Başsavcısı gibi veya böyle işte hukuk devleti olmayan yerde kendince düzen tutturmuş zorbanın temsilcisi gibi iş yapıyorsunuz. Çok net söylüyorum, çok net. Bu kadar haksızlık, milletin vicdandan döndü, dönüyor, dönecek. Her hafta Tayyip Bey’e ve Akın Bey’e inananların sayısı azalıyor. Bize inananların sayısı artıyor. O anketleri de görüyorsunuz. İşte bu yüzden yerin dibine batıyorsunuz, bu yüzden. Beter olun, beter olun.”
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu Karabük’e gidiyor
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.