YKS ve LGS Sınav Sorularının Çalınması: Eğitimin İçinde Bulunduğu Paradox ve Çözüm Önerileri

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Son yıllarda Türkiye’de eğitim sistemi ciddi güven bunalımlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ve Liselere Geçiş Sistemi (LGS) gibi merkezi sınavlara yönelik soru çalınması iddiaları, eğitimde adalet ve eşitlik ilkesine gölge düşürmekte, milyonlarca öğrencinin ve ailenin emeğini hiçe saymaktadır. Bu tür olaylar, yalnızca bir sınavın meşruiyetini değil, aynı zamanda tüm eğitim sistemine olan güveni de zedelemektedir.

Eğitim sisteminde yaşanan bu tür krizler, sadece bireysel hataların ya da kurum içi zafiyetlerin sonucu değildir. Sorun daha derin ve yapısaldır. Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir sınav odaklı bir yapıya hapsolmuş durumdadır. Öğrenciler, küçük yaşlardan itibaren rekabet baskısı altında ezilmekte, eğitim bir öğrenme süreci olmaktan çıkıp sadece test çözmeye indirgenmektedir. Bu durum, sınavların adaletli ve şeffaf olmasına dair beklentileri daha da hayati hale getirmektedir.

Sınav sorularının çalınması ya da sızdırılması olayları, sadece bireysel kopya vakalarıyla sınırlı kalmamakta; sistemin merkezinde güvenlik, denetim ve liyakat eksikliklerini de açığa çıkarmaktadır. Özellikle ÖSYM gibi kurumların geçmişte yaşadığı güvenlik zaafları, kamuoyunun hafızasında tazeliğini korumaktadır. Soruların hazırlanma, saklanma ve dağıtılma süreçlerinde yaşanan açıklar, kötü niyetli kişilere alan yaratmaktadır.

Bu çıkmazdan çıkış için sadece teknik önlemler değil, kapsamlı ve bütüncül çözümler gerekmektedir. Öncelikle sınav süreçlerinde dijital güvenliğin artırılması, bağımsız denetim mekanizmalarının oluşturulması elzemdir. Soru havuzlarının güvenliği, şifreleme sistemleri, çok katmanlı denetim protokolleri ile güçlendirilmelidir. Ancak asıl köklü çözüm, eğitimde sınav merkezli anlayışın terk edilmesiyle mümkündür.

Eğitim politikaları, öğrencinin yalnızca sınav başarısına değil; analitik düşünme, problem çözme, yaratıcı beceriler gibi çok boyutlu yeteneklerine odaklanmalıdır. Alternatif değerlendirme yöntemleri – proje bazlı değerlendirme, portfolyo sistemi, öğretmen gözlemi gibi – daha adil ve insani bir eğitim ortamı yaratabilir. Ayrıca eğitimde liyakat esaslı atamaların sağlanması, siyasi etkilerden arındırılmış kurumların oluşturulması, toplumun güvenini yeniden inşa etmek için şarttır.

Sonuç olarak, YKS ve LGS gibi sınavlara yönelik yaşanan güvenlik skandalları, yalnızca sınav sisteminin değil, bütün eğitim yapısının sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır. Eğitimde adaletin sağlanması için yalnızca teknik değil, etik, pedagojik ve toplumsal düzeyde kapsamlı reformlara ihtiyaç vardır. Ülkenin bekası adına eğitimi politize etmeden, siyaset üstü politikalar benimsenerek politikalar üretilmeli. Aksi halde hem ülke bekası riske girecek hem de genç kuşakların geleceği, sistemin güvenilmezliği altında heba olmaya devam edecektir.