İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, “Bir partinin kendi adaylarıyla bir yarışa girmesi bunun heyecanını, kendisine bir motivasyon sağlayarak yeni bir heyecan alanı yaratma çabası yadırganır hale geldi. Evet bunların bir kısmı bilerek yapılıyor İYİ Parti’ye belirli bir yön çizilmeye çalışılıyor biz bunlara kesinlikle karşıyız. Bizim kendi adaylarımızla milletin karşısına çıkma sorumluluğumuz bugün gelinen bu siyasi sıkışmışlığın, alternatifsizliğin yeni bir yolculukla milletimizi aslında yeni bir umuda taşımaktır” dedi.

İYİ Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, bugün partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in dün akşam yaşadığı rahatsızlıkla ilgili bilgi veren Zorlu, “Ülkemizde çok yaygın olduğu belirtilen viral bir enfeksiyon teşhisiyle Genel Başkanımız dün muayenenin ardının bugün evinde istirahata geçti” dedi. Zorlu’nun basın toplantısında dile getirdiği görüşler şöyle:

“Öncelikle bugün vefatının yıl dönümünde andığımız büyük sanatçı Neşet Ertaş’ı saygı ve rahmetle anıyoruz. O sadece sanatı için değil; halkın içinden halkının sesi için yazdı ve söyledi. Millet olarak böylesine karanlık günlerden geçerken onun şu sözü sanırım her bir vatandaşımızın yüreğinde yankı bulacaktır: ‘Özü gülmeyenin yüzü güler mi?’

Türkiye, ekonomik olarak adım adım bir darboğaza sürüklenirken huzur ve özgürlük alanları başta olmak üzere yaşam koşulları da giderek geriye gitmektedir. Bunlardan biri de geçtiğimiz hafta bazı sosyal medya haber sitesi yetkililerinin tutuklanmasıyla sonuçlanan keyfiliktir. Şu ana kadar bize ulaşan resmî bilgiler ve hukukçularımızın değerlendirmeleri çerçevesinde hem ifade özgürlüğünü hiçe sayan hem de ülkemizin en önemli problemlerinden biri olan sığınmacılar meselesini gözden kaçırmaya yönelik ciddi bir keyfilikle karşı karşıyayız.

Dosya içeriği incelendiğinde ortak özelliğinin sığınmacılar konusunda farklı haberlere ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan bir kısmı zaten o dönemde emniyete intikal etmiş konular, bir kısmı ise diğer bazı sitelerin yaptığı paylaşımların tekrarına dayanıyor. Ama ilginç olan o ilk paylaşımın yapıldığı hesaplarla ilgili bir işlem yapılmıyor.

İNSANLARIMIZIN TEPKİSİNİ VE ÖFKESİNİ DAHA DA ARTIRACAK BİR HUZURSUZLUĞA KATKI SAĞLIYORSUNUZ”

Üstelik savunma makamı bu bahsedilenler dışında başka bir isnat var ise onun da açıklanması gerektiğini resmi olarak ortaya koymasına rağmen başka bir iddianın da yer almadığı görülüyor. Bakın buradan seslenmek istiyoruz. Bu anlayışla ülkemize iyilik yapmıyorsunuz, aksine insanlarımızın tepkisini ve öfkesini daha da artıracak bir huzursuzluğa katkı sağlıyorsunuz. Yargıya ve medyaya olan güveni daha da aşağı çekiyorsunuz.

SIĞINMACI VE KAÇAK YABANCILARIN SAYISI BUGÜN YAKLAŞIK 13 MİLYONA ULAŞMIŞTIR”

Oysa ortada bir dakika bile vakit kaybetmeden çözülmesi gereken gerçek bir beka sorunu bulunmaktadır. Sığınmacı ve kaçak yabancıların sayısı bugün yaklaşık 13 milyona ulaşmıştır. Bu gidişle çok değil, 2053 yılında sayıları 30 milyonu aşacak bu kitlenin Türkiye Cumhuriyeti’nin huzur ve birliğini tehdit ettiğini artık tüm vatandaşlarımız derinden hissetmektedir. Ülkesinin, çocuklarının demografik geleceğinden, huzur ve güvenliğinden, işinden, aşından kaygılanan milyonlarca vatandaşımızın bu konudaki haklı isyanı anlaşılıyor ki siyasi iktidarın bugün en büyük korkusu hâline gelmiştir. Zira bu kökleşen problemin membası bizzat kendileridir.

SİYASİ İKTİDARIN MEYDANA GETİRDİĞİ VE BÜYÜTTÜĞÜ SIĞINMACI SORUNUNU ÇÖZMEK YERİNE BUNU ELEŞTİRENLERİ SUSTURMAYA ÇALIŞMASI KABUL EDİLEMEZ”

Şimdi de öyle bir çıkmazdalar ki sığınmacılar için; bir göndereceğiz bir göndermeyeceğiz diyorlar. Çünkü zikzaklar ve tavizlerle kendi derinleştirdikleri bu problemi çözme kapasitesini yitirmiş durumdalar. Buradan İYİ Parti olarak uyarıyoruz. Sığınmacı meselesine dikkat çekmek, bu konuda eleştiri ve karşıt görüşler ortaya koymak her Türk evladının hakkı ve aynı zamanda sorumluluğudur. Siyasi iktidarın meydana getirdiği ve büyüttüğü sığınmacı sorununu çözmek yerine bunu eleştirenleri susturmaya çalışması kabul edilemez.

TÜRK VATANDAŞLIĞININ RENGİ DOLAR YEŞİLİ DEĞİL, KAN KIRMIZISIDIR”

Öte yandan sığınmacı sorunu yetmiyormuş gibi son günlerde ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan saygısızca ve haysiyetsizce açıklamaları dikkatle takip ediyoruz. Geçtiğimiz hafta kendine yazar diyen bir yabancı vatandaş bildiğiniz üzere büyük önderimiz Atatürk’e hakaretler yağdırdı. İvedilikle avukatlarımız aracılığı ile kendisi hakkında suç duyurusunda bulundum. Birkaç gün sonra İçişleri Bakanlığı işlem başlattığını söylese de bu yeterli değildir, Adalet Bakanlığı’nın da konuyu ele alıp işlem başlatması gerekmektedir. Buradan Adalet Bakanı’na tekrar seslenmek istiyorum. Geç olmadan soruşturmayı başlatınız. Kimse unutmasın ki İYİ Parti bu Cumhuriyet’in ve ülkenin hassas değerlerinin en büyük savunucusudur. Türk vatandaşlığının rengi dolar yeşili değil, kan kırmızısıdır.

Ekonomik kriz ve her geçen gün artan hayat pahalılığı vatandaşımızı nefes alamaz hale getirdi. Yanlış politikalarla ekonomiyi yönetmeyi beceremeyen siyasi iktidar, biliyorsunuz yeni suçluyu da buldu. Ekonomik sıkıntılarımızın yeni suçlusu psikolojiymiş arkadaşlar.

OKUL MASRAFLARI VELİLERİMİZİN ADETA BELİNİ BÜKTÜ”

Üstelik dünyada ‘kriz ekonomisi’ deyince parmakla gösterilen siyasi iktidar haline geldiler. Okulların açılması ile bu krizden en çok etkilenen kesimlerden biri ise anne-babalarımız oldu. Okul masrafları velilerimizin adeta belini büktü. Yeni eğitim-öğretim dönemi başlarken kırtasiye, yemek, servis derken gerçekten masraflar çok ağır! Ve bu konuda vatandaşımızın sıkıntılarını defalarca dile getirmemize rağmen tedbir alınmadı, ek bir destek sağlanmadı. Genel başkanımız Sayın Meral Akşener hafta içi İzmir’de düzenlediğimiz programda dile getirmişti, ben de tekrar söylemek istiyorum.

BAZI OKUL YÖNETİCİLERİYLE GÖRÜŞTÜĞÜMÜZDE İSE OKULLARIN KIT İMKANLARI SEBEBİYLE HİÇBİR YENİLEME YAPAMADIKLARINDAN YAKINIYORLAR”

Okulların açıldığı 11 Eylül’den bu yana Genel Merkezimizi arayan vatandaşlarımızın sayısı her geçen gün artarak devam ediyor. Vatandaşlarımız siyasi iktidardan ümidi kesmiş olacak ki başa çıkamadıkları okul masrafları için bizlerden destek istiyorlar. Bir de bazı devlet okullarında tadilat vb. gerekçelerle ek ücretlerin talep edildiği yönünde şikayetler var. Bazı okul yöneticileriyle görüştüğümüzde ise okulların kıt imkânları sebebiyle hiçbir yenileme yapamadıklarından yakınıyorlar. Ben de geçtiğimiz gün tüm bu soruları bir önerge ile Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’e sordum. Bakalım, bir cevap gelirse sizlerle paylaşacağım.

Gelin görün ki her alanda olduğu gibi eğitimde de dikkatler vatandaşın feryadına değil, başka yere çevrilmiş gibi gözüküyor.

HANİ MÜLAKATLAR KALDIRILACAKTI”

Birincisi atama bekleyen öğretmenlerimizle ilgili. Sayın Cumhurbaşkanı seçim döneminde yaptığı açıklamalarda kamuya işe alımlarda mülakatı kaldıracakları ve gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre atanacakları vaatlerinde bulunmuştu. Fakat bugün geldiğimiz noktada öğretmenlerimizin atamalarının, 3 kişiden oluşan jüri tarafından 45 dakikalık mülakatla gerçekleştirileceği açıklandı. Doğal olarak daha önce mülakatların nasıl yapıldığına ve ne ölçüde güvenilir olduğuna yönelik şüpheleri daha da artırdılar.

Hani mülakatlar kaldırılacaktı? Seçimden önce gençlerimize böyle bir algı uyandırıldı. Seçim bitince de ‘Nasıl olsa oy verildi’ denilerek rafa kaldırıldı. Tabii bu tutarsızlıklara artık şaşırmıyoruz.

Ülkeyi yönetenlerin şunu bilmesi gerekiyor ki; burada temel sorun sadece öğretmenlerimizin değil, toplumun farklı kesimlerinin geriye dönük olarak uygulamalarınıza ve adalet anlayışınıza duyduğu güvensizlik. Bu partizan sistem anlayışıyla ne yaparsanız yapın halkın bakış açısını değiştiremezsiniz. Ve gelinen noktada, ülkemizde bu problemin sadece mülakatla sınırlı kalmadığı; öğretmenliğin lisans düzeyindeki alım koşullarından tutun da ülkemizdeki eğitim fakültelerinin sayısı, niteliği, sürekli öğrenme durumlarına kadar baştan aşağı yeniden tasarlanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Buradan bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mülakatlarla ilgili taahhüdünü hatırlatıyor ve gereğini yapması konusunda çağrımızı yineliyoruz.

BAKINIZ SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ADETA BİR MÜJDE VERİRCESİNE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERİMİZLE DALGA GEÇEREK YÜZDE 25 ZAM YAPTIĞINI AÇIKLIYOR”

Gelgelelim, ülkemizdeki atamalarda gerçekleşen mülakat facialarının ardından bir de öğretmen açığını kapatmak için adeta yara bandı gibi kullanılan ücretli öğretmenlik sistemine değinmek istiyoruz. Öyle bir öğretmenler odası düşünün ki birbirinden kıymetli eğitimcilerimizin aralarında ücretli, sözleşmeli, kadrolu gibi ayrımların olduğu ve ücretlerinin açlık sınırının altında olduğu bu insanlar ülkemizin geleceği en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı geleceğe hazırlıyor. Bakınız Sayın Cumhurbaşkanımız âdeta bir müjde verircesine ücretli öğretmenlerimizle dalga geçerek yüzde 25 zam yaptığını açıklıyor.

HAFTADA 30 SAAT DERSE GİREN ÜCRETLİ BİR ÖĞRETMENİN ORTALAMA MAAŞI 10 BİN TL’YE DAHA YENİ ÇIKARILDI”

Haftada 30 saat derse giren kadrolu bir öğretmenin ortalama maaşı 30 bin TL’ye yaklaşırken haftada 30 saat derse giren ücretli bir öğretmenin ortalama maaşı 10 bin TL’ye daha yeni çıkarıldı. Asgari ücretin 11.402 TL olduğu bir ortamda bu kabul edilebilir değildir.

Yaklaşık 600 bin öğretmen adayı atama beklerken 74 bin ücretli öğretmen bu kötü koşullarda görev yapıyor. Bu yanlış sisteme bir son verilmesi gerekliliğini bir kez daha dile getiriyoruz.

ÖĞRETMENLERİMİZE ‘EĞİTİME HAZIRLIK ÖDENEĞİ’ ADI ALTINDA VERİLEN ÖDENEĞİN BU YIL 1.400 TL OLDUĞU AÇIKLANDI”

Ayrıca her yılın başında öğretmenlerimize ‘Eğitime hazırlık ödeneği’ adı altında verilen ödeneğin bu yıl 1.400 TL olduğu açıklandı. Aynı ödenek 2022 yılında 1.325 TL idi. Oysa sadece bir yılda bu masraflara yüzde 100’e yakın zam yapılmış. Verilecek para ile eğitim materyallerinin yarısı bile karşılanamaz. İvedilikle bu konu gündeme alınmalı ve bu ücret gerçekçi bir tutara çıkarılmalıdır.

İYİ Parti olarak başından beri söyledik. Öğretmenlik bir unvan mesleği değil, itibar mesleğidir. Mesleğin saygınlığını yeniden oluşturmak zorundayız. Bunun yolu da adaleti ve güveni sağlamak, öğretmenleri hak ettiği yaşam koşuluna ulaştırmaktır.

MAAŞINI KİRA ÖDEMEK İÇİN Mİ YOKSA; DOĞAL GAZ, ELEKTRİK VE SU FATURALARINI ÖDEMEK İÇİN Mİ KULLANACAK ARKADAŞLAR”

Bugünlerde hangi konuya değinirsek değinelim maalesef altından ekonomik sıkıntılar çıkıyor. Siyasi iktidar ne kadar toz pembe bir tablo çizse de Sayın Cumhurbaşkanı’nın tabiriyle psikolojik olduğu varsayılsa da vatandaşımızın acı tecrübelerle yaşadığı ekonomik bunalım ortada…

Bunun en somut ifadesi de milyonlarca emeklimizin durumudur. Üzülerek söylüyorum ki artık emeklimiz çay simit hesabı yapıyor. Bugün bir çay, bir simit olmuş 20 TL. Üç öğünde 60 TL. Bir karı koca emeklinin iki çocuğu da var ise ayda 7 bin 500 TL ediyor. Maaşını kira ödemek için mi yoksa; doğal gaz, elektrik ve su faturalarını ödemek için mi kullanacak arkadaşlar?

TÜM EMEKLİLERİMİZİN KADEMELİ OLARAK MAAŞLARINA DÜZENLEME GETİRİN”

Ya mutfağına kalan maaşı ile ne alacak? Yıl sonunu, ay sonunu falan bırakın. Yarından tezi yok hemen en düşük emekli maaşını asgari ücretten az olmamak üzere artırın. Asgari ücreti insan onuruna yakışır bir seviyeye getirin ve tüm emeklilerimizin kademeli olarak maaşlarına düzenleme getirin.

Ülke ekonomisinin düzeltilmesi için gerekli reçeteleri İYİ Parti olarak biz her platformda dile getiriyoruz. Ne yazık ki mevcut siyasi iktidarın ilk 4 aylık performansı tam bir faciadır. Akaryakıt zamları başta olmak üzere iğneden ipliğe her şeye zam gelmeye devam etmekte ve insanımızın umutları giderek azalmaktadır. İktidar ise farklı gündemler yaratarak gizlemeye çalıştığı bu sorunlar karşısında şöyle bir tutum içerisindedir. ‘Biz konuşmadıktan sonra ülke güllük gülistanlıktır.’

YAKLAŞAN YEREL SEÇİMLER, MİLLETİMİZ İÇİN ÖNEMLİ BİR MESAJ VE SİYASİ İKTİDARIN BECERİKSİZLİĞİNE YÖNELİK UYARI ATIŞI OLACAKTIR”

İşte böyle bir tabloda umudu yeniden yeşertmek için yaklaşan yerel seçimler, milletimiz için önemli bir mesaj ve siyasi iktidarın beceriksizliğine yönelik uyarı atışı olacaktır. Biz İYİ Parti olarak bu dikkatle yerel seçimlere hazırlanıyoruz. Halkımızın desteğini alacağımıza inanıyoruz. Yerel seçimler konusunda bir de hatırlatma yapmak istiyoruz.

31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde oy verme günü bulunacağınız yerde oy kullanabilmek için adres değişikliklerinizi e-devlet uygulamasından veya nüfus müdürlüklerinde 1 Ekim gününe kadar yapabilirsiniz. Yani son bir haftanın içerisindeyiz.

GEREK ELDE ETTİĞİ ZAFER VE GEREKSE VARILAN ANLAŞMALAR DOĞRULTUSUNDA AZERBAYCAN’IN ANAYASAL ÇERÇEVEDE BURADA DÜZENİ SAĞLAMASI EN TABİ HAKKIDIR”

Son olarak Karabağ’da yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Azerbaycan 10 Kasım 2020 tarihindeki ateşkes anlaşmasının gerekliliklerini ve toprak bütünlüğünü sağlamak için Hankenti ve civarına yönelik bir antiterör operasyonu gerçekleştirmiştir. Bölgede huzur ve istikrarın sağlanabilmesi adına önemli kabul ettiğimiz bu adıma karşı bazı çevrelerde haksız eleştirileri de görmekteyiz. Şunu vurgulamak gerekir ki burası da Karabağ’ın içerisinde yer alan ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün bir parçasıdır. Gerek elde ettiği zafer ve gerekse varılan anlaşmalar doğrultusunda Azerbaycan’ın anayasal çerçevede burada düzeni sağlaması en tabi hakkıdır. Ayrıca söz konusu operasyon sivillere yönelik değil gayri meşru silahlı yapılanmalara yöneliktir. Hal böyleyken Türkiye’den kendilerine hak savunucusu diyen bir grubun imza koyduğu karşı bildiri ise son derece tutarsız ve hakkaniyetten uzaktır. Bir defa gelinen aşamada Dağlık Karabağ değil artık bütünleşik bir Karabağ toprağı söz konusudur ve Azerbaycan’ın sınırları içerisinde yer almaktadır. O metinde imza koyucuların kullandığı “biz Türkiyeliler” ifadesi de arka plandaki bulanıklığı gözler önüne sermektedir. Elbette barış ve huzurun sağlanması, sivillerin zarar görmemesi son derece önemlidir. Ancak bu metni hazırlayanlar işte bu operasyonun yapıldığı alanda bulunan ve 31 yıl önce vahşi bir katliamın yaşandığı Hocalı’yı neden hatırlamamaktadır?”

KENDİ ADAYLARIMIZLA MİLLETİN KARŞISINA ÇIKMA SORUMLULUĞUMUZ MİLLETİMİZİ ASLINDA YENİ BİR UMUDA TAŞIMAKTIR”

Kürşad Zorlu, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Bir basın mensubunun Zorlu’nun, “Yerel seçimler, milletimiz için önemli bir mesaj ve siyasi iktidarın beceriksizliğine yönelik uyarı atışı olacaktır” açıklamasını hatırlatarak 31 Mart 2024’teki yerel seçimlerde İstanbul, Ankara gibi şehirleri iktidarın kazanması olasılığında “Nasıl bir uyarı atışı” olacaktır sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bir partinin kendi adaylarıyla bir yarışa girmesi bunun heyecanını, kendisine bir motivasyon sağlayarak yeni bir heyecan alanı yaratma çabası yadırganır hale geldi. Evet bunların bir kısmı bilerek yapılıyor İYİ Parti’ye belirli bir yön çizilmeye çalışılıyor biz bunlara kesinlikle karşıyız. Bizim kendi adaylarımızla milletin karşısına çıkma sorumluluğumuz bugün gelinen bu siyasi sıkışmışlığın, alternatifsizliğin yeni bir yolculukla milletimizin aslında yeni bir umuda taşımaktır. İzmir’de Ümit Özlale aday gösterildi. İzmire iyi gelecek. Hizmet gelecek özgürlük gelecek. O isim Özlale olacak.”

ERDOĞAN MİLLETİN ÇEŞİTLİLİĞİ DEDİ BU NE DEMEK HANGİ MİLLET. BİZE GÖRE TÜRK MİLLETİ”

Zorlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni anayasa ile ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine; “Anayasa konusu tartışılıyor sebep şu 154 maddeye düştü 58 maddeye dokunulmamış yüzde 30 kısım değişikliğe uğramamış. Erdoğan milletin çeşitliliği dedi bu ne demek hangi millet. Bize göre Türk milleti. Değişmeyecek maddeler var kırmızı çizgi ortaya koyuyoruz. Yerel seçim öncesi rekabette ölçüsüzlük yaratacağı endişesi ile görüşümüz netti bu tartışma yerel seçim sonrasına kalmalı” diye yanıt verdi.

Zorlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla ilgili açıklamaları üzerine sorulan soruya da, “Açıklamayı okumak isterim titiz olmak lazım. Böyle bir fotoğrafla polemikle meselenin buraya gelmesi doğru değil önemli olan hukuk üstünlüğü” diye yanıt verdi.

Daha Fazlası

+ Yorum Yok

Yorum ekle